Tuğrul Keskin
Tuğrul Keskin - Bir merhaba ve hançer

Bir merhaba ve hançer

Hepimiz bir yolu, bir ömrü yürüyoruz. Aklı bâli yaşayanlar için ömür, ileriye doğru yürünen bir zaman dilimidir kuşkusuz. Her zaman sorgulayarak, daha da ileriye! Bu yürüyüşü mutlu olmak, daha da yeni şeyler öğrenmek için ve barış içinde yapmayı isteriz çoğu zaman, bütün kötülüklerden uzak bir barış!

Fakat her nasılsa “hesaplaşma”, “kavga” gibi kavramlardan uzak durmaya çalıştıkça, bizim gibi bütün kavram ve sözcüklerin içiçe geçtiği ve hatta birbiriyle yer değiştirdiği memleketlerde, bu kavramların ağırlığı ve tarihselliği zorla dayatır kendisini size ve kaçamazsınız.

“Hayatı ileriye dönük yaşarız, doğru! Fakat geriye dönüp baktıkça anlarız.” Ama yazık ki bu yeni yazın ortamlarının kalemşorlarıyla “gelenek” konusunda anlaşmak da pek mümkün görünmüyor. Çünkü bir kısım aşırı geriden gelen yazıcı, bu geriye dönüşü, bir gelenek dönüştürümü değil de, geleneğin taklidi olarak anlıyor ve adına da “muhafazakâr sanat” diyorlar. Bilenleriniz vardır, aynı adla bir manifesto yayınladılar ve önümüzdeki dönem o manifestonun içeriğini de didikleyeceğimiz açıktır.

Hal böyle olunca, kendilerine “Yeni Osmanlıcılar” diyen ama pek de yeni bir yanları bulunmayan kesimlerle; edebiyatı ve şiiri aklın dedikodu kahvesinde üretilmiş hayat dışı metinler gibi sunanlarla; toplumsalcı şiiri ve kavrayışı yaşamın dışına itmekle uğraşanlarla; kötülerle, zalimlerle, ırkçılarla,  kültürel alanda hesaplaşmadan bir ömrü ve yolu yürümek de mümkün görünmüyor... 

Öyleyse her hafta “HANÇER” adlı bu köşede, dilimiz döndüğünce edebiyatın ve sanatın dilinden ve duruşundan olabildiğince kopmadan bu hesaplaşmaya katkı koymaya çalışacağız. 

Doğal ki kültürel planda hesaplaşma bir kültürel birikimle diğeri arasında olur. Üzülerek söylüyorum ki, bu “Osmanlıcıların” ne böyle bir kaygısı var, ne böyle bir saygısı ne de gerçek anlamda birikimleri… 

Evrenin yeni yüzyılda ulaştığı sanatsal/ kültürel birikimden ve üsluptan uzak oldukları için, öteki gördükleri kültür insanlarının yazdıkları üstünden değil de, kendi kafalarında oluşturdukları kimi kimlikleri küfürler eşliğinde dillendirerek, işlem görüyorlar. 
Aşağıdaki satırlarda okuyacağınız ilkellik bu köşedeki ilk yazımın konusu olsun istemezdim ama öyle oldu. 

Efendim 28 Eylül-7 Ekim tarihleri arasında 2. Manisa Kitap Fuarı düzenlenmiş. Manisa Büyükşehir Belediyesi de bu fuara katkı koyacağını söylemiş. Fakat öğrendiğim kadarıyla ne söz verdiği otobüsleri vermiş ne de başkaca bir katkıda bulunmuş. 

Yani yazı insanları Manisalı kitapseverlerle buluşacak. Bir belediyenin buna katkı koymasından daha doğal bir şey olabilir mi, vay sen misin katkı koyup buluşturan?
Yeniakit’ten Ali Karahasanoğlu, 30 Eylül’de bir yazı kaleme almış; “Manisa’yı MHP mi, HDP mi kazanmıştı?” Hemen hemen katılan bütün yazarları “öteki/düşman/hain” ilan ederek, MHP’li belediyenin sözde desteğini Bahçeli abisine şikayet etmiş. 
Şikayet etmekle kalsa iyi, Ahmet Ümit’i, Şükrü Erbaş’ı, Metin Karausta’yı, Cezmi Ersöz’ü, İsmail Saymaz’ı, Tuğrul Keskin’i, Bülent Üstün’ü, Mustafa Balbay’ı, Ot Dergisi yazarlarını ciddi ciddi hedef göstermiş… 

Hedef gösterdiği yazarlardan bir tekinin, bir tek cümlesini bilmeden ve muhtemelen merak etmeden. Peki bizler korkar mıyız bundan? Elbette ve asla korkmayız, çünkü bizlerin hayatı bu gibi fikirsizlerle boğuşmaktan geliyor…

Peki neden bu ilk yazımın konusu oldu diye sorarsanız, ha işte soru bu olur. 
Biz bu köşede böyle bir yazı erbabı olmayacağız. Bir yazı insanına ilişkin söyleyeceğimiz her şey, o yazı insanı yahut şairin yazdıkları üstünden olacak. Gayrısı bizi ilgilendirmeyecek. Hangi partiye oy vermişti, kiminle arkadaşlık eder, hangi imam hatipten mezun ve hangi kumarhaneye gider, bunlar bizim ve bu köşenin cümlelerinin dışında kalacak. 

Fakat “Komünizme ve kapitalizme inanan insanların meydana getirdiği topluluk, ancak bir sürüdür. Ama Müslümanlardan meydana gelen topluluğun adı cemaattir, ümmettir’’ diyorsa bir “şair” işte bu insanın kim olduğu ve söylediklerinin ağırlığı bizim konumuz olacak. Yukarıdaki sözü söyleyenin kimliği ve diğerleri, haftaya…

Not: 6/7 Ekim’de, saat 14’den itibaren Manisa’da söz konusu fuar alanında kitaplarımı imzalayıp, dostlarla sohbet edeceğim, beklerim efendim! 


 

Toplam 1129 defa okunmuştur.

Tuğrul Keskin diğer yazıları:

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.