Yazma cesareti
Uzunca bir zamandır dost sohbetleri yahut yazı ortamlarında, kültür dünyamızdaki sığlıktan söz ediyoruz. Bu öylesine bir sığlık ki ilk gençlik yıllarımızdan bu yana, eşini menendini görmedik! Sığınaklarımız bile, küreselleşme ve onun kültürel alandaki uzantısı post modernin işgali altında. Bu işgallerle gelen sığlık, aynılaşmış, tek tipleşmiş bir sanat/kültür ortamı sağlıyor. Böylesine can alıcı bir alanda hem yazar hem de okur açısından giderek soluklanma alanları da tükeniyor elbette.
Ekonominin (para) ağır müdahalesi altındaki kültürel ortamlarda, artık yazarın ne ürettiğinden daha çok, artı değer üretip üretmediğine bakılıyor. “Kaç baskı yaptı, ne kadar sattı” içeriğin bile önünde bir sorudur artık. Elbette okur da bundan payına düşeni alıyor. İş buraya indirgenip, böyle olunca, genç yazar adayları da doğrudan bu aynılaştırma, tek tipleştirme baskısının altında, sanatın itiraz ve muhalif diliyle hiç tanışmadan, hatta çoğu zaman hiç ilgilenmeden, doğrudan vitrinde olma, görünebilme çabası içine giriyorlar. Bu bağlamda da hemen her şeyi sadece güncellikle ilişkilendirip, tüketiyorlar. Bu da gelecek imgesini büsbütün yaralı hale getiriyor. Gelecek imgesi durmaksızın kanayan bir toplumsa, ışığa çıkan bütün yollarını balçıkla sıvayıp, yüzünü hiç bilmediği bir karanlığa dönebiliyor.
Kültürel alanının büyük bir gelenek olduğu ve büyük bir birikimi taşıdığını, bu birikimle ilişkilenmeden yürünecek yolun kaba bir tekrar olacağını durmaksızın söylemek gerekiyor.
Büyük halk kültüründen gücünü alarak günümüze akan o “karşı” durma ve öncü olma dili bugünlerde daha sık anlatılmalı, vurgulanmalı. Hem yazarın yapıtına karşı sorumluluğu açısından hem de okura yeniden toplumsal duyarlığını kazandırmak açısından neler yapmak gerektiği konusunda kafa yorulmalı…
Odaklandığım bu kültür erozyonu ve buna karşı nasıl bir arayış içinde olmalıyız üzerinden geçirdiğim sıkıntılı günlerde yazar/şair Aydın Şimşek’in “Yazma, Yaratma ve Okuma Cesareti” adlı yeni kitabı geliverdi. Aradığım pek çok sorunun karşılığını buldum kitapta. Daha ilk giriş cümlesiyle hem yazarlara, hem yazar adaylarına hem de yazmanın dinamiklerine sesleniyor, şöyle söylüyor:
“...Uzun soluklu bir yolculuğa çıkıyorsun, üstelik bu yolculuğa seni kimse davet etmemişken... Yol ayrımlarının bol olduğu bir ormana doğru... Patikalar da senin, geniş yollar da... Yemyeşil göl kıyılarında dinlenmek de suya hasret kalmak da seni bekliyor... Ateş içinde yanarken birden buza kesmek de... Bu yolculukta en yakın dostlarının usta birer hançer taşıyıcısı olduğunu, en çok da onlara sırtını döndüğünde öğreneceksin…”
Giderek dijitalleşen bir dünyaya evrilirken, eski-eskimiş yargı ve önkabullerle “yeni okura” ulaşmanın zorlaştığı bir süreçten de geçiyoruz. Yeni okurun dünyasını keşfetmek aynı zamanda gelmekte olan yeni dünyayı da keşfetmekle neredeyse özdeşleşmiş durumda. Bu nedenle de hem yazar hem de yeni yazmaya başlayanların dünyaya daha içeriden bakması, çoklu ve çeşitlenmiş anlamların içine yönelmesi kaçınılmaz oluyor…
Aydın Şimşek, kitabına verdiği adlandırmayla da dikkat çekiyor. “Yazma, Yaratma ve Okuma Cesareti” bir bakıma sıradanlıktan uzak durmanın, daha derin okumanın ve keşfedilmemiş yazarlarla onların yapıtlarına ulaşmanın ipuçlarını da veriyor. İyi bir yazarın, iyi bir okur olmakla gerçekleşeceğini bu nedenle de “okur/yazarlığın” öneminin altını ısrarla çiziyor. Yeni yazar adayları için “geleceğin meslekleri” önerisini de şüphesiz dikkate almak gerekiyor. Çünkü son derece önemli bir sonucu aktarıyor yazar:
Dünya Ekonomik Forumu’nun “Geleceğin Meslekleri” raporuna göre, şu an ilkokula başlayan çocukların %65’i henüz var olmayan mesleklerde çalışacak. Bu mesleklerden bazılarını anımsatmak isterim: Veri Analistleri ve Veri Güvenlikçileri, Yaratıcılık Danışmanları, Nesnelerin İnternetçisi (yakında nesneler arasında doğrudan bağlantıların gerçekleşeceği öngörülmekte). Nano Teknoloji Mühendisliği, Biyokimya-Biyomedikal ve Genetik Mühendisliği, Robot Mühendisliği, Mikro Cerrahi Tıp, Sanal Güvenlik Sistemleri, Sanal Ekonomi ve Sanal Para Yöneticiliği, İş Sürekliliği Uzmanlığı, Siber Müşteri Analistliği ve Siber Konsiyerj, Bloggerlık, İçerik Yöneticisi, Online Politik Kampanya Yöneticiliği, Video Gazetecilik, Okul-Ev İlişkiler Uzmanlığı, Çevre Yenileme Uzmanlığı, Yeşil Pazarlamacılar, Enerji Brokerları, Gaz Toplama Sistemi Operatörleri, Molekül Biyoloji Uzmanlığı, Yapay Zeka Yazılım Uzmanlığı, Yapay Organ Tasarımcıları, Ekologluk, Ergonomi Mühendisliği, Gıda Mühendisliğindeki yeni tasarımlar, Uzay Mühendisliği, Enerji, Medya ve Eğlence sektöründe beklenen güçlü değişimler… Bu gibi yüksek teknolojik atılımların klasik eğitimi, hukuk içeriklerini, etik-estetik değerleri hızla aşındırdığını da görmeye başladık…”**
Aydın Şimşek; “Yazma, Yaratma ve Okuma Cesareti” adlı bu kitabında “gelecek imgesini” kirletebilecek her tür kültürel mikroba karşı bir koruma kalkanı oluşturmak istemiş sanki...
İşte bütün bunlarla ve paranın şiddetine karşı yazınsal düzlemde baş edebilmenin ve içlerimizdeki insani özü korunmanın yöntemlerinden biri de ve belki de en vazgeçilmezi, tozlu raflardan indirip derinlemesine okuyacağımız başkaldıran, lirik metinler olacak. Yeniden yaratmanın cesareti, belki de bu okuma cesaretinde gizli!
*Aydın Şimşek, Yazma Yaratma ve Okuma Cesareti, Destek Yayınları, Ekim 2018.
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.