Prof. Dr. Sait Yılmaz
Prof. Dr. Sait Yılmaz - Yazar

Balkanlarda yeni harita çalışmaları..

Balkanlar bizim tarih, dil ve din ortaklığımızdan öte ortak kaderimizin olduğu bir bölge; savaş ve göç. İnsanların olduğu kadar milletlerin hatta evrenin de bir hafızası var. 1994 yılında, Türk Barış Gücü Birliği’nin Zenica’ya yerleşmesi için Bosna-Hersek’e öncü olarak gittiğimde savaş bir yandan devam ederken, şehir meydanında (çarşı) ateşli konuşmalar yapan bir siyasi vardı. Şöyle diyordu; “Osmanlıyı burada yeniden kuracağız.”

Türk Birliği geldikten sonra bir gün barış gücü karargahında çalışırken, kat görevlisi bir Sırp ve bir Boşnağın ağız dalaşına girdiğini duydum. Önce müdahale etmedim. Sonra Boşnak görevliye ne olduğunu sordum. Sırp demiş ki “Sen Türksün”, aklınca hakaret ediyormuş. “Sen ne dedin?” diye sordum. Dedi ki “Türkler buraya geldiğinde yanlarında karıları yoktu, senin de benim de babam Türk’tür.” İşte millet hafızası böyle bir şey.

NATO’da iken ne zaman NATO üyesi ya da NATO Ortaklığında Balkan ülkelerinin subayları ile birlikte bir masaya otursam Yunanlı dahil başlarının öne eğildiğini görürdüm. Sanki 500 yıl önceki savaşı yeni kaybetmişler gibi. Her yıl ülke yemekleri gününde bütün ülkeler kendi yemeklerini tanıtan bir masa kurarlardı. O gün Yunanlı subay ile baklava, Makedonla tulumba tatlısı için sizin-bizim kavgası yapar, gülerdik. Ortak kültür böyle bir şey.

Balkanların bir türlü değişmeyen bir kaderi var. Bir yanda yoksulluk, öte yandan bitmeyen etnik sorunlar ve her an bir savaş çıkma ihtimali. Bu yüzden, sık sık “pandoranun kutusu” ya da “barut fıçısı” tanımlaması yapılan bir bölge. Bugünlerde her ne kadar virus illeti ile uğraşıyor olsak da Balkanlarda çok önemli senaryoların konuşulduğu bir dönemdeyiz. Bu makalede Balkanların dünü, bugünü ve geleceği ile ilgili bir değerlendirme yapmak istiyoruz.

Balkan senaryoları..

19. yüzyılda Balkanlar bir barut fıçısı idi. 1990’larda büyük güçlerin etkisi kalkınca eski düşmanlıklar yüz üstüne çıktı. 1995’den beri Batı Balkanlarda devam eden ülke inşası çalışmaları başarılı olamadı. Taşlar yerine oturmadı. İşe yeniden başlamak belki de eskiye dönmek gerekiyor.Balkanlardaki durum 1991’den pek farklı değil.

Dış güçlerin tetiklemeleri ya da radikallerin komploları ile Bosna-Hersek’te önce Boşnaklar ve Sırplar sonra Hırvatlar ile yeni bir iç savaşa başlayabilir.

Sırbistan ve Bulgaristan’ın Makedonya’nın kendilerine ait olduğuna ilişkin iddiaları var. Arnavutluk ise hala Büyük Arnavutluk peşinde. Bütün ülkelerin içinde de etnik gruplar var. Örneğin Kuzey Makedonya’da 500 bin kadar Arnavut yaşıyor.

Makedonya, Arnavutluk ve Kosova her an kendi içinde ve Sırbistan ile yeni bir çatışma dönemi içine çekilebilir. Kosova ile Makedonya arasında sınır problemi var.

Vahabi ve diğer radikal grupların da dolduğu vekilli savaşların perdesi her an açılabilir. 1990’lardan beri olanlar için hesap ödeyecek pek çok kişi var.

Yani başladığımız yere dönebiliriz. Yeni sınırlarla yeni devletler ortaya çıkabilir.

Balkanlarda pek çok “Büyük” devlet olma hayali var;

- Büyük Arnavutluk; Arnavutluk, Kosova’nın çoğu, Makedonya’nın bir kısmı, Sırbistan’ın Bujanovac and Presevo şehirleri, Karadağ’dan Ulcinj bölgesi.

- Büyük Sırbistan; Sırbistan, Bosna Sırp Cumhuriyeti, denize çıkış için Karadağ’dan Novi Hersek bölgesi, Kuzey Mitrovica dâhil Kosova’daki Sırp bölgeleri.

- Büyük Hırvatistan; Hırvatistan, Bosna-Hersek’teki Hırvat Federe devleti (Hersek-Bosna).

Bunlara Büyük Bulgaristan, Büyük Yunanistan (Megali İdea) hayallerini de eklersek durum oldukça değişiyor. En kötü durumda Makedonya, çünkü en çok toprak kaybedecek ülke konumunda bulunuyor.

Balkanların temel güvenlik sorunlarının başında farklı etnik grupların farklı devletler içinde yer alması geliyor. Bu etnik grupların bazıları bulundukları devletten ya memnun değil ya da kendilerini güvende hissetmiyorlar. Huzur ve istikrarı barışçı bir şekilde sağlamanın yolu ya yeni sınır ayarlamaları yapmak ya da bazıları için nüfus değişimi uygulamak. Belki de istikrarı sağlamanın yolu daha fazla entegrasyon, işbirliği ortaklık ya da diğer devlet şekillerine (federasyon, konfederasyon, Balkan Birliği vb.). Ancak, bugünkü yapay sınırların sürdürülmesi ile geleceğin şekillenmesini beklemek zor gözüküyor. Bu yüzden, bir süredir Balkanları içinden ve dışından pek çok aktör uzun vadeli bir çözüm için resmi olmayan görüşmeler yapıyor. Bunların başında İngiltere ve Rusya geliyor.

Makedonya topraklarında Yunanistan, Bulgaristan, Arnavutluk ve Sırbistan’ın gözü var. Bu yüzden, Makedonya için Bulgaristan ve Sırbistan ile bir konfederasyon projesi konuşuluyor.

Bosna-Hersek için mevcut Bosna-Hersek Federasyonuna Hırvatistan, Sırbistan ve Karadağ’ın da katıldığı bir Konferderasyon kurulması düşüncesi var. Sancak bölgesi Bosna-Hersek’e katılmak isterken, Karadağ’ın Sırbistan tarafındaki Sancak bölgesine sahip olma hayali var.

Eski İngiliz Diplomat Timothy Less, 2016 yılının sonunda Balkanlarda etnik sınırların yeniden çizilmesi ile ilgili bir uluslararası konferans toplanması önerisi yapmıştı. Ruslar da bunu kaçınılmaz görüyor. Nitekim Ocak 2019’da Sırbistan’ı ziyaret eden Putin’in görüştüğü konulardan biri de Balkan sorunlarına muhtemel bir uluslararası paket çözüm formatı oldu. Bu aynı zamanda Pandora’nın Kutusunun açılması yönünde ilk adım olabilir.

Rus Uluslararası İlişkiler Konseyi (RIAC) tarafından ortaya konan senaryolar şunlar;

(1) Çoktaraflı genel bir Balkan çözümü için “Balkan Konseyi” kurulması ve konseyde Rusya, ABD, İngiltere, Türkiye, Fransa, İtalya, Slovenya ve Almanya’nın uluslararası gözlemci olarak yer alması, görüşmelere BM ve AB’nin de aracı olarak katılması, Batı Balkan ülkelerinin de temsilcilerinin yer alması.

(2) İkinci senaryoda AB’nin liderliğinde, ABD ve Rusya’dan yüksek temsilcileri bulunduğu aracılık görüşmeleri için Daimi Balkan Konferansı kurulması var. Bu halen AB’nin devam eden görüşmelerine Arnavutluk ve Sırbistan’ın da katılması anlamına geliyor.

(3) Üçüncü senaryo ise Daimi Balkan Konferansı’nın genişletilmiş versiyonunun BM Güvenlik Konseyi liderliğinde yürütülmesini öngörüyor. Bu formatta Balkan görüşmecileri arasına çıkarları olan diğer ülkeler de katılabilir.

(4) Son senaryoda ise AB içinde bir Balkan Birliği kurulması ve Türkiye’nin de buna dışarıdan katılması önerisi var.

Türkiye ve Balkanlar..

Makalenin devamı ve geniş versiyonu için;

Prof. Dr. Sait Yılmaz

Toplam 3150 defa okunmuştur.

Prof. Dr. Sait Yılmaz diğer yazıları:

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.