Can Atalay'dan tepki: Hatay için görevimi yapamıyor olmanın çaresizliği içerisindeyim!

TİP Hatay milletvekili ve Gezi tutuklusu Can Atalay, "Pazar günü Hatay'da prefabrik evde çıkan yangında iki çocuğun hayatını kaybettiği haberini gördükten sonra hücrede geçirdiğim en zor gecelerimden biriydi."

Hapsedildiğim ortamda Hatay'da kaybedilen canların sorumluluğunu yerine getiremediğim için çaresizlik içerisindeyim. Depremin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen insanlar hâlâ hayatta kalma mücadelesi veriyor... Söz konusu Hatay'ın Samandağ ilçesi'nde, 6 Şubat depreminden sağ kurtulan Zeynep Hüzmeli'ın Sutaşı Mahallesi'nde bahçe içinde evini kurduğu ve 3 çocuğuyla birlikte yaşadığı panel evde yangın çıktı. İtfaiyenin müdahalesiyle söndürülen yangında İsacan ile kardeşi Doğa'ın hayatını kaybettiği ortaya çıktı. Doğa ve Duru'nun ikiz olduğu öğrenildi. Çocukların cenazeleri Hatay Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. TİP Hatay milletvekili ve Gezi tutsağı Atalay, X hesabından şu paylaşımı yaptı: "Pazar, haberleri gördükten sonra departmandaki en zor gecelerimden biriydi. Hapsedildiğim ortamda Hatay'da kaybedilen canların sorumluluğunu yerine getiremediğim için çaresizlik içerisindeyim. Depremin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen insanlar hâlâ hayatta kalma mücadelesi veriyor...'' 

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Can Atalay'ın kararını bir kez daha görmezden gelerek milletvekilinin görevden alınması için TBMM'ye bir yazı daha gönderdi. Yerel mahkemenin belgeyi gönderdiği Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) Can Atalaya hakkındaki hak ihlali kararına baktı. Heyet, 3 Ocak'ta açıklanan kararda, "İhlal kararının hukuki değeri bulunmadığını" belirterek, kararın uygulanmamasına karar verdi. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa'nın 153/6 maddesi. Kararın madde uyarınca infaz edilemeyeceğini ve Aymand'ın kararının "yargısal" olduğunu savundu. Bunun bir davranış olduğunu iddia etti. Anayasa Mahkemesi'nin Atalaya hakkındaki ilk kararına uymayan Yargıtay 3. Ceza Dairesi, "Aleyhindeki davanın durdurulması ve serbest bırakılması" gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu.

Anayasaya aykırı davrandıklarını öne süren Anayasa Mahkemesi'nin ikinci kararında verilen "Kararlarımın icrası zorunludur" mesajına sert tepki gösterdi. Kararı hukuken geçersiz sayan ve karara uymaya gerek olmadığını belirten bakanlık, Atalay'ın tahliye talebini bir kez daha reddederek görev süresinin azaltılması için TBMM'ye yazı gönderdi.

 Yargıtay, 3. Ceza Dairesi, Can Atalay'ın kararını bir kez daha görmezden geldi ve Anayasa Mahkemesi'ni kınadı: "Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanı'nın meşruiyetini bile sorgulayabilir." Yerel mahkeme AYM'i bir kez daha dinlemedi: Atalay'ın dosyası ikinci kez Yargıtay'a gönderildi Anayasa Mahkemesi'nin mükerrer ihlal kararının gerekçelerinin açıklanmasının ardından toplanan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, Anayasa Mahkemesi'nin Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalayad hakkındaki kararını uygulamadı.

TEKRAR YARGITAY'A GÖNDERİLDİ.

Anayasa Mahkemesi ikinci kez "Haklarının ihlal edildiğine, tahliye edilmesi gerektiğine" karar verdi. Kararı alınan TİP müdür yardımcısı Can Atalay'ın düğümü yine çözülemedi. Yargıtay'ın ilk kararının ardından İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, dosyayı Yargıtay'a gönderen görevini sürdürdü. Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin Atalay kararıyla "suç işlemek" suçundan suçlanan ve kararı uygulamayan AYM'ın yine ihlal lehine karar vermesi, yerel mahkemenin sorumlu olduğunu açıkça ortaya koydu. ihlali çözmesi durumu değiştirmedi. Anayasa Mahkemesi'nin kararının ardından ilk olarak gerekçeli karar beklediğini söyleyen ve bugün açıklanan gerekçeli karara rağmen 11 saat süren müzakere yapan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, kararını bildirdi.

"ANAYASA MAHKEMESİ'NİN YETKİLİ MERCİ HAKKINDA KARAR VERMESİ GEREKİYOR. YEREL MAHKEME KARAR VEREMEZ."

Atalay, dosyasını tekrar Yargıtay 3. Ceza Dairesi'ne gönderdi. Hem Yargıtay'ın hem de Yargıtay'ın bu yerel mahkeme kararı karşısında nasıl bir tavır sergileyeceği merak konusuydu. İkinci ihlal sonucunda AYM'ın mahkemeye yaptığı savunma "Gerekeni yapın" oldu. dedi Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu, 21 Aralık'ta 18 yıl hapis cezasına çarptırılan Türkiye İşçi Partisi (TİP) temsilcisi Can Atalaya de Hatay hakkında ikinci kez hak ihlali kararı verdi. Gezi'de Yargıtay'ın hakaret kararına uyulmamasından kaynaklanan ikinci talebi değerlendiren Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın 67. maddesinde güvence altına alınan "seçilme ve siyasi faaliyetlere katılma hakkı" ile "hak" hakkının Anayasa'nın 67. maddesinde güvence altına alındığını tespit etti. Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliğinin ihlal edildiğine oy çokluğuyla karar verildi.

İrfan Fidan, Muhterem İnce ve Muammer Topal bu karara karşı oy kullandı. Anayasa Mahkemesi, oybirliğiyle Anayasa'nın 1 8. maddesinde güvence altına alınan "bireysel başvuru hakkının" ihlal edildiğine karar verdi. Yargıtay'dan da 100 bin lira para belirlendi.

Yargıtay, suçların kaldırılması, yeniden yargılama başlatılması, infazın durdurulması, tahliyenin sağlanması ve yeniden yargılama yapılması için İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne karar gönderilmesine oybirliğiyle karar verdi. Ayrıca tazminat ödenmesine de karar verildi. Can Atalayan'ın avukatları Fikret İlkiz ve Deniz Özen, AYM'ın hükmünün mahkemeye gönderildiğinin öğrenilmesi üzerine harekete geçerek 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne itiraz etti. Avukatlar, Anayasa Mahkemesi'nin kararına göre yürütmenin durdurulmasını ve serbest bırakılmasını mahkemeden talep etti. Gerekçeli karar: "Yargıtay Türk hukukuna aykırı bir karar verdi" Anayasa Mahkemesi, 21 Aralık'ta 27 Aralık'ta aldığı ikinci ihlal kararının gerekçesini açıkladı. Resmi yayında yayımlanan kararın gerekçesinde Yargıtay, 3. Bölge Mahkemesi yer alıyor. Ceza Dairesi'nin, Anayasa Mahkemesi'nin kararına uymadan "Türk hukukunda olmayan bir karar verdiğini" kaydetti. Yargıtay, Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvurulardaki ihlal kararlarının hiçbir merci tarafından inceleme ve denetime tabi tutulamayacağını vurgulayarak, Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin kararını "istisnai" olarak nitelendirdi. Mahkemeler hiçbir şekilde Anayasa Mahkemesi kararının uygulanmasından kaçınamaz ve "keyfi kararlara izin verilemez". Anayasa Mahkemesi, yasal otoritelerin Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığını inkar edemeyeceğini vurguladı. İstanbul 13. Anayasa Mahkemesi daha önce belgeyi Yargıtay'a göndermişti. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay'a böyle bir yetki vermediğini vurgulayarak, yerel mahkeme ve Anayasa Mahkemesi'nin kararını dikkate almayan heyetin, Anayasa Mahkemesi üyelerini "suç işlemekle" suçladığını vurguladı.

"AÇIKÇA ANAYASAYA AYKIRI DAVRANDI"

Anayasa Mahkemesi kararında "Mahkeme, usul mahkemesinde kendisine tanınan yetkiyi kullanarak ihlal kararının gereklerini yerine getirmekten kaçınarak dosyayı Yargıtay 3'üncü Ceza Dairesi'ne gönderdi." "Heyet ayrıca 'Anayasa Mahkemesi kararına uyulmaması gerekir' diyerek Türk hukukunda olmayan bir karar verdi. AYM ve Yargıtay'ın ilk ihlal kararında vurgulanıyor Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, "kişi hürriyeti ve güvenliği" hakkına sahip olan Atalay'in "seçimlerinin ve siyasi faaliyetinin" iptaline karar verdi. Haklarının ihlal edildiği tespit edilen Atalayand'a, ödenmemesi nedeniyle 50 bin lira tazminat ödenmesine de karar verildi. Yargıtay'ın 27 Ekim tarihli gerekçeli kararında, Atalay'ın 28. Senato seçimlerinde milletvekili seçildiği ve yasama dokunulmazlığına sahip olduğuna dair herhangi bir şüphe bulunmadığı belirtildi. Kararda, Atalay'ın yargılamasının devam ettiği ve durumunun Anayasa'nın 83. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen istisna kapsamına girdiği ve Atalay'ın Türkiye Cumhuriyeti Milli Meclisi'nde yemin edemediği gerekçesiyle tutuklandığı hatırlatıldı. Toplantı Riigikogu üyesi olarak görevini yerine getiremedi ve yerine getiremeyeceği söylendi.

Yargıtay 3. Gerekçede, Ceza Dairesi'nin, Atalay'ın yasama dokunulmazlığını kullanamayacağı sonucuna vardığı, "Devlet Bölge Mahkemesi 3. Ceza Dairesi'nin Anayasa Mahkemesi uygulamasına aykırı hareket ettiği, Anayasa Mahkemesi'nin öngördüğü düzenlemelere uymadığı" belirtildi.

Bu görev, benzer ihlalleri önlemek ve tam tersine Anayasa ile parlamentoya verilen adayın anayasal haklarını kullanarak "kısıtlayıcı bir şekilde yorumlayarak bu hakkı ihlal etmiştir" gözleminde bulunuldu. Yerel mahkeme, Anayasa Mahkemesi'nin kararını dikkate almadı.