Erdoğan’ı Şah Cihan’a benzetti

Ömer ŞAHİN / Ankara

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı Babür Hükümdarı Şah Cihan’a benzetti. Eşi Mümtaz Mahal için dünyanın 7 harikasından birisi kabul edilen Taç Mahal’i yaptıran Şah Cihan’ın hikayesini anlattı.
Dünyanın en iyi mimarlarına görkemli bir yapı yaptıran Şah Cihan bir gün kubbeden aşağı bakınca eşinin mezarını görüp ahengi bozuyor gerekçesiyle kaldırttığını hatırlattı ve “ İşte bu aynı zamanda Şah Cihan’ın değil Erdoğan’ın da hikayesi. Erdoğan da külliyenin tepesine çıktı ve ‘yıkın bunu’ diyerek kendisini oraya taşıyan demokrasiye gözünü dikti. Erdoğan sözünden döndü. Yola ne için çıktığını unuttu.”
DEVA Partisi’nin  22 farklı başlıktaki Eylem Planları Ankara Atatürk Spor Salonu’nda kapsamlı bir şekilde tanıtıldı.  
Salonu tıklım tıklım dolduran DEVA Partililer, Ali Babacan’ı Cumhurbaşkanı adayı olarak görmek istediklerini belirten pankartlara yer verdiler ve bu yönde sloganlar attılar.
Salonda, “Eşitlik, Adalet, Demokrasi”, “Bizim Adayımız Tamam”, “Be Ziman Jiyan Nabe”, “KHK’lar iptal edilsin” pankartları asıldı. 
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan eşi Zeynep Babacan ile salona giriş öncesi bahçede toplanan kalabalığı selamladı ve kısa bir konuşma yaptı.

Salona turlayarak partilileri eşi ile birlikte selamlayan Babacan daha sonra kürsüye çıktı. Ceketini çıkarıp konuşmaya başlayan Babacan’ın hedefinde Cumhurbaşkanı Erdoğan vardı. “Her şey bir yüzükle başladı Külliye’de bitecek” diyen Erdoğan, AK Parti’nin ilk yıllarını savundu ve başarılı işlere imza attıklarını vurguladı. Erdoğan’ın değiştiğini, sözünden döndüğünü savunan Babacan, “Vur vur inlesin Erdoğan dinlesin” sloganlarına, “Bizde vurmak yok. Damlaya damlaya vuracağız” karşılığını verdi. 

“Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak çünkü DEVA Partisi var” diyen Ali Babacan şu mesajları verdi:

2 büyük krizi çözdüm

Siyasete adım atalı 7825 gün olmuş.  
21 yıl 5 ay 2 gün. En genç bakan bendim. Ekonominin tüm yükünü, önceki hükûmetlerin yıllarca biriktirdiği o ağır yükü üstlendim.
Hazine Bakanlığıyla beraber Avrupa Birliği Başmüzakerecisi de oldum.
Gecenin 2’sinde randevu veriyorduk insanlara gündüz 2’de geliyorlardı. ‘Gece 2’de randevu mu olur?’ diyorlardı. Böyle çalıştık işte. 

Erdoğan’a: Keramet imzadaysa at imza enflasyon düşsün!

İki büyük krizi, 2002 ve 2009 krizlerini çözen ekibin başındaydım. 2002’den 2013’e milli gelirimiz yaklaşık 3 kat arttı. 3.600 Dolardan 9.700 Dolara çıktı. Bunlar dolar enflasyonundan arındırılmış rakamlar. Biz ayrıldıktan sonra ise milli gelir neredeyse yarı yarıya düştü. 9.700 Dolardan indi 5.800 Dolara. Birisi de çıkmış, ‘Ben imza atmasaydım yapamazdın’ diyor. Ben de diyorum ki, ‘Hikmet imzadaysa, at bir imza da enflasyonu bir düşür bakalım’. 

O dönemlerde emekliler maaşından artırdığında tatile giderdi, öğrenciler KYK burslarıyla Avrupa turu yapardı. Kafelerde restoranlarda yemek yemek sıradanlaşmıştı. Başmüzakereci olarak, Avrupa Birliği istikametinde rekor sürede reformlar yapan ekibin sessizce koordinasyonunu yaptım. İnsan haklarında atılım yapıyorduk. Özgürlükleri büyütüyorduk. Hep beraber ‘Avrupa Avrupa duy sesimizi, işte bu Türkiye’nin ayak sesleri’ diyorduk. O yıllarda milletin derdi neydi, biliyor musunuz? ‘Avrupa Birliği’ne gireceğiz ama kokoreç yiyebilecek miyiz?’ diye soruyorlardı. O dönemde Türkiye kavgaların parçası olmadı. Ama devletler arası, milletler arası arabuluculuk yapıyordu. 

Hayatım boyunca onur olacak

Hatasıyla sevabıyla tam 14 sene, sadece halkımız için çalıştım. Türkiye’nin o güzel günlerine baktığımda, başarının bir parçası olmak hayatım boyunca benim için bir onur olacak.

Endişeye mahal yok!

İnsanlar hayatından, sevdiklerinin hayatından endişe duyuyor. İnsanlar ülkesinden, siyasetten endişe duyuyor. Evet herkes endişeli. Endişeli öğrenciler. Endişeli kadınlar. Endişeli Kürtler, endişeli Aleviler. Endişeli gençler, anneler, babalar. Endişeli muhafazakârlar, endişeli sekülerler. Her birini çok iyi anlıyor, o duyguyu tam şuramda hissediyorum. Fakat buradan, Ankara’nın ortasından sesimin ulaşabileceği herkese seslenmek istiyorum. Büyüklerim, arkadaşlarım, kardeşlerim; endişeye mahal yok! Bu iktidarın hoyrat politikalarından, yaptığı haksızlıklardan, yaşam tarzlarına yaptığı baskıdan, fakirliği mecburi istikamet haline getiren icraatlarından, eğitimi hallaç pamuğuna çevirip çocukların yarınlarını mahvetmesinden endişe etmeyin.

Asıl bölücüler “beka,beka” diye milleti ayrıştıranlardır

Türkiye Cumhuriyeti’nin her bir vatandaşının eşit ve onurlu vatandaş olmasına sağlayana dek; biz buradayız. Bizim birleştirici tutkalımız demokrasidir. Devlet insan için var. Tabii ki devleti güçlü tutacağız ama önce insan.  Hepimiz eşitiz. Herkes göz hizasında olacak. “Beka, beka” diye bu ülkeyi kutuplaştıran, ayrıştıranlar var ya asıl bölenler onlar. Bu ülkeyi biz birleştiriyoruz.

Cemevi ibadethanedir. Anadil haktır

Kürtçe öğretmenliği okuyan, ama senede sadece bir adet öğretmen ataması yapıldığı için göreve başlayamayan Azad kardeşim! Biraz sabır. Anadili bir hak. Atamaların önündeki fiili engelleri kaldıracağız. İnancı kültürel bir aktivite olarak görülen Hüseyin kardeşim! Az kaldı. Cemevleri ibadethanedir ve bu statüye kavuşacaktır, hiç merak etme. Tekrar ediyorum: Endişeye mahal yok.
Hayatlarınız hayallerinize benzemiyorsa beğenmeyin

Genç arkadaşlarım, ‘beğenmediğiniz’ her konuda haklısınız. Bugün hayatlarınız, çocukluk hayallerinize benzemiyorsa; beğenmeyeceksiniz. Beğenmek zorunda değilsiniz. Bugün yaşadıklarınız, çocukluğunuzdan daha zorsa beğenmeyeceksiniz. Biz de beğenmiyoruz. Sizinle beraber yeni bir hikâye yazmak istiyoruz. DEVA Partisi sizin eviniz. DEVA Partisi sizin yurdunuz.

AK Partililere çağrı

Vaktiyle Erdoğan’a destek olmuş, oy vermiş dostlarım: Sizlere parmak sallayanlara aldırmayın. Siz, 28 Şubatçı Perinçek’in ve Bahçeli’nin tahribatına ortak değilsiniz. Mafyalarla kol kola yürüyenlerin suçlarına ortak değilsiniz. Ekonomiyi tarumar eden, topladıkları vergileri çıkar gruplarına peşkeş çekenlerden sorumlu değilsiniz. En önemlisi, mecbur değilsiniz! Bu adaletsiz siyasete, kişiliğinizi yok sayan düzene, kişisel çıkarlara odaklanmış iktidara mecbur değilsiniz. Çıkış yolunuz hazır. Onurlu mücadelenin adresi hazır.

Ülkeyi yönetmeye hazırız

Biz bu ülkeyi yönetmeye hazırız. Bugün burada, bu salonu dolduran DEVA kadroları Türkiye’yi yönetmeye hazır Çok net iddia ediyorum: Cumhuriyet tarihinde böylesine hazır bir siyasi program olmadı.22 eylem planımızı aynı anda uygulamaya koyduğumuz gün, Türkiye’nin 6 ayda geçirdiği dönüşüme inanamayacaksınız. İlk 90 dakikada; nefes borumuzu açacağız. Derin bir özgürlük nefesi alacağız. İlk 6 ayda ekonomik kriz iklimini ortadan kaldıracağız. 

Türkiye’nin Yeni Yüzyılına damgamızı vuracağız. Özgürlük damgamızı, demokrasi damgamızı, adalet damgamızı, zenginlik damgamızı vuracağız! Oylar DEVA olsun, Kazanan Türkiye olsun! Damga damlaya, oylar DEVA’ya diyoruz!”