Prof. Dr. Sait Yılmaz
Prof. Dr. Sait Yılmaz - Yazar

Espiyonaj (casusluk) işleri..

Oyun o kadar büyük ki,

bir kişi bir seferde ancak,

 küçük bir parçasını görebilir.

(Rudyard Kipling)

            Bazen fiziki alana sızlamadığı için dışarıdan bir ortak duvar delinerek dinleme cihazı (böcek) monte edilir. Duvarı delmek çok hüner isteyen bir iştir, iki önemli riski vardır; gürültü ve istenmeyen kırmalar. Birden fazla böcek yerleştirileceği için duvar delme zaman alıcı olabilir. Bazen 8-20 cm.ye kadar duvarı delmeniz gerekebilir ancak duvarın kalınlığından emin olmalısınız. Siz otelde komşu odanın duvarına delme işini yaparken, yabancı diplomat odanız da çok gürültü yaptığınız için şikâyete gelebilir. Yapmanız gereken duvarınıza resim astığınız sahnesini oynamaktır.

Bu seferki görev, gizli bilgileri çalmak olsun. Bu tür bilgilerin saklandığı yerler genellikle fiziken iyi korunmakta ve pek çok emniyet tedbiri (güvenli kapılar, şifreli dolaplar, alarm sistemleri) ile desteklenmektedir. Bu yüzden anahtarın kopyasını yapmaktan, duvar kırmaya kadar pek çok teknik ile odaya girilmeye çalışılır. Operasyon esnasında bir yakalanma olayı meydana gelirse, yakalanan kişi hırsız olduğunu söyler. Bu makalede, espiyonajın dünü ve bugününü ele alacağız.

Espiyonajın evrimi..

Avrupa’da bugünün modern anlayışına benzer casus ve istihbarat operasyonları ilk defa Rönesans İtalya'sının etkili devletleri olan Venedik Cumhuriyeti ve Vatikan’da başlamıştı. Venedik daha çok ticari ajanlar, Vatikan ise dini ajanlar ile küresel bir ağ kurmuştu. İspanya, İngiltere, Fransa ve çok sonra Rusya gibi büyük ve merkezi monarşilerin ortaya çıkışı ile espiyonaj haritası dolmaya başladı.

İkinci Dünya Savaşı bittiğinde ortada gizliliği silah olarak kullanan bir düşman vardı; Sovyetler Birliği. CIA’nın ajanları diğerlerinden farklı olarak teknolojiyi kullanacaktı. Uydular gizliliği kaldıracaktı ve üstelik ajanlar gibi ihanet etme özellikleri yoktu. Diğer tarafta casuslar kamera ve mikrofon ile dolaşacak, her şeyi kaydedecekti. Ama uydular gizli yazışmaları okuyamaz, yastığın içine saklanan dinleme aletleri soru soramazdı.

            Soğuk Savaş’ın sona ermesi ile birlikte istihbarat ortamı da değişti. Artık eski dostlar birbiri aleyhinde endüstriyel espiyonaj yapmaya başlamıştı. Üstelik bu espiyonaj ‘açık-gizli’ bilgi topluyordu. 2001 yılında ağırlık terörle mücadelede istihbarata dönse de ekonomik istihbarat sürekli genişleyen bir endüstri olmaya devam etti. Bugün istihbarat çok daha önemli bir dönüm aşamasında; gittikçe daha askeri hale geliyor, özelleşiyor ve kendine yeni yeni alanlar bulurken istihbarat, istihbaratçıların işi olmaktan çıkıyor.

            Gizli dinlemeler..

Soğuk Savaş döneminin gerçek savaşının ön cephesinde bulunan gizli dinleme memurları dünya genelinde sürekli hareket halinde bulunuyordu. Bunlar çeşitli ülkelerdeki evlere, elçilik binalarına ya da resmi devlet dairelerine sızarak dinleme yapıyorlardı. Kendilerine iş adamı, askeri personel ya da macera arayan gezginci gibi maskeler vermişlerdi. Bu teknisyenler binaların bodrum katından girer, telefonlara dinleme cihazlarını yerleştirir, kablo hatları çeker, duvarı gizlice delerek dinleme aleti yerleştirir, tüm geceyi tavan arasında geçirirdi.

Dinleme cihazları mobilyaların içinde, kitapların arasında, traş kremi içinde hatta kepinizin içinde bile olabilirdi. Dinleme cihazı (böcek) üretmek yaratıcılık ister; yemek masasındaki karabiber kutusu, araba süsü ya da çalışma masasındaki lamba olabilir. Bunlar size satıcı tarafından muhtemelen çok uygun fiyata teklif edilmiştir. Örneğin küçük bir çocuğun hediye ettiği ve yakaya takılan hatıra eşya sayesinde, Sovyetler yıllarca CIA’yı dinlediler. İngilizler, şemsiyenin içine dinleme aleti yerleştirirdi. Daktilolar genellikle böcek yerleştirme için uygun araçlar olduğundan raporların el ile yazılması istenirdi.

          Ajan kimdir, nasıl olmalıdır?

Ajanlar; genel merkez, tali merkez, gizli yerler, kanallar (gizli geçiş bölgeleri) ve okullardan oluşan bir teşkilat zinciri içerisinde çalışırlar. İstihbarat servisleri tarafından genel olarak ajanlar dört ayrı sınıfta değerlendirilmektedir;

(1) Resmi ajanlar (Resmi bir vazife ile başka bir ülkede o devletin izni ile bulunan ajanlar),

(2) Milli ajanlar (Milli duygu ve yurt sevgisi ile kendiliğinden ajanlık yapanlar),

(3) Adi ajanlar (Para hırsı, kariyer, kin ve garez, macera veya korku gibi nedenler ile ajanlığa itilenler),

(4) Profesyonel ajanlar (Ajanlığı meslek, sanat ve geçim aracı olarak seçenler).

Terörle mücadele görevindeki Batılı ajanlar son 20 yılda Mi-17 helikopterlerine, Predator insansız hava araçlarına, M4 tüfeklerine, Glock 19 model tabancalara, seramik kaplı zırhlara, aşılara, yalan makinelerine, gizlenme araçlarına ve maskelere aşina oldular. Bugünün ajanları teknoloji ile barışık olmaktan öte daha üstün teknolojiyi kullanabilmelidir. İstihbarat teşkillerinin uygun ajan bulmada her zaman en büyük sorunu gidilen ülkenin dilini bilen eleman olmuştur. Örneğin çevrilen pek çok James Bond filmine rağmen, CIA, bütün Soğuk Savaş boyunca Kremlin’in içine tek bir casus dahi sokamadı.

            Ajan temini..

11 Eylül 2001 öncesi CIA, yeni işe alacağı kişileri kendine özgü geçmişi olan ve (boş ve temiz sayfa) fazla hayat tecrübesi olmayan kişilerden seçiyordu.  Yeni ajanlar eğitim için çiftliğe götürülür ve burada şifreli mesajlar, sabit draplar, takip ve kontr-takip konularındaki eğitim yanında yaya ve araçla takip uygulamaları yapılır. Bir ajanı işe almanın ve kullanmanın beş genel kategorisi şunlardır;

(1) Değerlendirme,

(2) Örtü ve sahte kimlik (yeni bir yaşam biçimi görüntüsü),

(3) Eğitim (kılık değiştirme, casusluk taktikleri ve malzemelerinin kullanımı vb.),

(4) Gizli takip,

(5) Örtülü haberleşme.

Casusluk her zaman hileli ve kurnazlık isteyen bir iştir. İyi bir hikâyenin içine gizlenmeniz gerekir. Hikayeniz kadar espiyonaj da ‘sahne yönetimi’ de önemlidir.

            Espiyonaj dünyasında kural, ahlak ve kanun yoktur. Yapılması gereken casuslara karşı casuslar ve güçlü bir kontr-espiyonaj sistemi kurmak yani casuslukla mücadeledir. Bunun için kurulacak teşkilat bağımsız bir yapıda olmalı ve dezenfekte olmuş bir teşkilat gerekirse sıfırdan teşkil edilmelidir. Aksi taktirde kendi kuyruğunu yakalamaya çalışan bir espiyonaj teşkilatı asıl işleri ile uğraşamaz.

Makalenin devamı ve geniş versiyonu için;

Toplam 3509 defa okunmuştur.

Prof. Dr. Sait Yılmaz diğer yazıları:

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.