Türkiye‘ de hayaller bitti, şimdi gerçeklerin zamanı
Müthiş bir politik kutuplaşma, işsizliğin, enflasyonun, muhaliflere, seküler kesime baskının arttığı ve cumhuriyetin tüm kazanımlarının bir bir kaybedildiği bir ortamda Türkiye yine yeni bir seçime gidiyor.
Ne yazık ki bu kez de partiler 31 Mart’ta da eşit şartlarda yarışamıyorlar.
Bir yanda medyanın yüzde doksanını kontrol eden, yanına alan, devletin tüm imkanlarını kullanarak sahaya inen bir AKP ve lojistik destekçisi MHP, öte yandan kısıtlı imkanlarıyla propaganda yapan CHP ve devamlı dışlanan, itibarsızlaştırılan, en önemli vekilleri, eski eşbaşkanları hapiste olan, ölüm orucuna yatan vekilleriyle HDP.
CHP’nin adaylarını geç açıkladığını ve bazı isimler üzerinde yoğun tartışma yaşandığını görüyoruz.
Tartışmaların odak noktasında olan adayların çoğunluğunun projelerini, somut seçim vaadlerini göremiyoruz. Şehirlerde yaşam kalitesini yükseltecek, rüşvet almayan, torpil geçmeyen modern, çağdaş belediyecilikle ilgili programları okuyamıyoruz.
Almanya’da ki belediyecilikle kıyaslamak istemiyorum çünkü çalışma ahlakı, kamuoyunun kontrol hakkı, gücü, hizmet anlayışı, kuralların uygulanması çok farklı.
Belediye Başkanlığı ama uğurlama, ağırlama sadece varlıklıların çıkarlarını koruyan, onlara çalışan makamlar olmamalı diye düşünüyorum.
Bu aşamada diğer dikkatimi çeken şey de CHP’de aday kadın sayısının azlığı. En çok kadın aday HDP’de gösterilmiş.
Halkın bir bölümünde ‘’seçimler bir şey getirmez, yine Erdoğan kazanacak’’ müthiş bir bıkkınlık ruh hali olsada önemli bir seçim bu seçimler.
Türkiye’de şu an tüm olumsuz koşullara rağmen SHP’nin(Sosyal Demokrat Halk Partisi) 1989 yılında bir çok metropolde seçimleri kazandığı bir hava, atmosfer var. Kamuoyu araştırmalarında; İstanbul, Ankara, İzmir, Adana gibi büyük şehirlerde AKP kaybediyor görünüyor.
Ancak hiç bir şehir, ilçe veya belde çantada keklik değil.
Yerel seçimlerde AKP-MHP yeniden ittifak için anlaştı. CHP de, İYİ Partiye takılmış gidiyor. Oysa ki CHP metropollerde seçim kazanmak istiyorsa HDP’yi, seçmenini, soldaki tüm küskünleri gözardı etmemeliydi.
CHP’nin, İzmir’de Tunç Soyer’ i , Adana’da Zeydan Karalar’ı, Beyoğlu’nda Alper Taş’ ı aday göstermesi son derece doğrudur. Şahsen ben olsam Mersin’de eski Kültür Bakanı Fikri Sağlar’ı , Şişli’de de halkta karşılığı olan Mustafa Sarıgül’ ü aday gösterirdim ama yapmadılar.
İstanbul’da Ekrem İmamoğlu genç ve dinamik bir yerel politikacı. Ankara’da Mansur Yavaş bu kez kazanacak gibi görünüyor.
AKP’nin bu seçimleri kaybetme şansı yüksek. Çünkü AKP tek başına toplumu konsolide edemiyor. AKP’nin oyları Erdoğan’ın oylarının gerisinde. Bu nedenle de MHP’nin oylarına ihtiyacı var.
AKP iktidarı sallanıyor. Bu nedenle yerel seçimler onlar için çok önemli. Hatırlarsanız AKP’lilerde bu işe 25 yıl önce başta İstanbul’da olmak üzere yerel seçimleri kazanarak başlamışlardı. AKP itidara geldiğinden beri ilk defa bu kadar zayıflamış olarak giriyor seçimlere. Artık AKP ve Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan eski gücünde değil. İkna gücünü yitirmiş islamcılığa hapsolmuş, MHP’ye mecbur kalan, Ortadoğuda sıkışan, ABD ile arası açılan bir Erdoğan var. Dileğimiz bu seçimlerin adil, hakkaniyetli, şeffaf olmasıdır.
Toplumun geniş kesimlerinde sistemin, AKP iktidarının siyasal araçlarına, kurumlarına güvenleri, inançları çok azalmış durumda. Türkiye’de devlet artık tanzim satış noktalarında sokakta sebze, meyve satıyor.
Bu ülkenin geldiği durumu göstermiyor mu?
Bu sürdürülebilir bir durum değil.Toplam 65 tanzim satış yeri ile koskoca İstanbul ve Ankara’da tüketimin ne kadarını karşılayabilirler?
Bunlarla iktidar sadece psikolojik olarak bir kaç günlüğüne fiyatı aşağıya çeker gibi görüntü veriyor.
İşte bu ekonomik krizin bedelini ödemek istemeyenlerin, toplumsal kutuplaşmaya hayır diyenlerin, seküler sisteme sahip çıkanların ve barış, huzur isteyenlerin seçeceği partiler ve adaylar bellidir.
Bu yerel seçimler tüm haksızlıklara, baskılara karşı mücadeleyi büyütmek için önemli bir fırsattır.
Şu an asla seçimleri protesto, küskünlük, kızma, oyları bölme zamanı değildir.
31 Martta tercih vatandaşların...
Nasıl bir Türkiye istiyorsunuz, istiyoruz?
Türkiye’nin düzlüğe çıkması, uygar dünyadan kopmaması, demokrasinin yeniden tesisi ve yurt dışında insanlarının itibar görmesinden yana mı?
Yoksa ‘’Araplaşan’’, halkları birbirine düşman, komşularıyla ihtilaflı, işsizlikle boğuşan, umutsuz, mutsuz, tren kazalarında, iş cinayetlerinde onlarca suçsuz insanın öldüğü ama suçluların cezalandırılmadığı, hukukun ayaklar altına alındığı muhaliflere en ağır baskıların uygulandığı bir ülke olması için mi oy vereceksiniz?
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.