Fransa: Sağı sağ değil, solu sol değil

Fransa: Sağı sağ değil, solu sol değil

Fransa: Sağı sağ değil, solu sol değil Sami GünalSiyasal zemin üzerinde ideolojik kanatlar diye adlandırabileceğimiz iki ana eğilim olan sağcılık ve solculuk, politik terminolojiye 1789 Fransız Devrimi’yle girmiştir. Devrim sonrası oluşturulan Meclis’te yeni (ileri)...

Sami Günal

Siyasal zemin üzerinde ideolojik kanatlar diye adlandırabileceğimiz iki ana eğilim olan sağcılık ve solculuk, politik terminolojiye 1789 Fransız Devrimi’yle girmiştir. Devrim sonrası oluşturulan Meclis’te yeni (ileri) düşüncelerin savunucuları başkanlık kürsüsüne göre solda, eski düzenden yana olan kralcılar ise sağda oturmuşlardır. Sağın ve solun terimleşmesi işte bu şekli düzenden sonra oluşmuştur. Terimlerin orijininden hareketle çıkarımda bulunmak zor olmasa gerek: Sağ, gericiliği; sol, ilericiliği ifade eder.

Gel gör ki sağın-solun patentini elinde bulunduran, tarihi geçmişinden ve modern zamanlardaki toplumsal hareketlerinden dolayı “Devrimci bir halk'' olma gibi bir şana sahip olan Fransız halkı, son cumhurbaşkanlığı seçimine ideolojik zemin kayganlığı içinde girdi. Ne, solcu diye bilinen aday solcu ne de aşırı sağcı-ırkçı diye bilinen aday ırkçı ve sağcı(!) Verilen görüntü ne kuş, ne deve; kuştan deve gibi bir şey.

Aşırı sağcı ve ırkçı diye anılan ulusal egemenlik yanlısı Marie Le Pen’in söylemine bakar mısınız:

“Bu seçim, ''vahşi küreselleşme’ üzerinedir. AB para birimi euro öldü; Fransa’nın ulusal para birimi olan frank’a dönülmesi gerekir.'' Daha moderniteyi kapsayan “ulusalcı'' bir programla, “milli ekonomi'' diyor.

Kendisinden beklenenin aksine ırki bir terminoloji kullanmadan partisine oy verilmesi için çağrıda bulunurken de “tüm yurtseverlere'' diye sesleniyor.

Sosyolojik seslenişindeyse, ideolojik orijinine daha sadık bir şekilde “milli kimlik'' istiyor.

Seçim sloganıysa “Halk adına'' şeklinde bir çağrıdır.

Bu programın ne kadarı sağ, ne kadarı sola benzer? O kadar iç içe (girift) ki duraksamadan söylemek zor.

Marie Le Pen’in politik rengi grileşmiş gibi bir hal arz etmektedir. Ah, bir de partisi olan Ulusal Cephe’nin şimdilerde geride kalan tarihsel çizgisi ve Avrupa’nın faşizme karşı bilinçaltındaki travması olmasa ya! Yoksa bu kadar terör ve mülteci akınından sonra şimdi kim takardı sert görünen kimi millici söylemlerine?

Şansızlığının, bu konjonktürde sırf “babasının kızı'' olmasından kaynaklandığını ileri sürenler bile var. Babası, Ulusal Cephe Partisi’nin kendisinden önceki lideridir. Daha keskin, ürkütücü, ırkçı geçmişi ve söylemi olan bir adamdır. Oysaki evlat Le Pen’in, Fransızların temel değerlerinin başında gelen laik cumhuriyetle bir derdi yok, aksine sahiplenmektedir. Bununla birlikte Le Pen, aşırı sağcı, ırkçı denen partisinde her türlü rengi barındırmaktadır. LGBT’liler bile var ve etkinler. Yahudiler, Müslümanlar da var. Dolayısıyla daha gelenekçi diğer partilerden daha ilerici olduğunu ileri sürenler de yok değil.

Fransızların Tony Blair’i (İngiliz İşçi Partisi’nin serbest piyasacı eski başbakanı) Emmanuel Macron ise politikaya “girdiği evden/sosyalist partiden'' çıkıp çıkıştığını ayan beyan etmiş olarak ortalıktan gezinirken ekonomide ve kimlik vurgusunda “dışa açık'' olmayı savunarak, “Politikaya giriş tandansımın sosyalist olduğuna bakmayın aslım liberasyondan yanadır.'' diyordu. (Kaldı ki sosyalist partide aktif görevdeyken bile, ne içinde ne dışında, yama gibi bir halde bulunuyordu.)

O, ne sağcı ne solcu! Merkezciyim demeye özen gösterirken hem hükümeti içinde yer aldığı Sosyalist Partililerin hem de muhafazakâr sağın tepkisini çekip “Kuş musun deve misin, yerinde dursana!'' çıkışlarına aldırış etmeden “Yürüyüş''ünü (En Marche) başarıyla tamamladı.

Macron’un, Le Pen’e karşı kazanmasının altında yatan temel destek Avrupa’nın tarihsel bilinçaltındaki Nazizm travması olsa gerek. Çünkü alt ve orta sınıf Fransızların, neoliberal politikaları gereği Macron’u pek de sevemeyeceği ve desteklemeyeceği sosyo politik ve ekonomi politik irdelemeler dâhilindeydi.

Avusturya örneğini anımsayacak olursak, Avrupa’nın ortak bilinçaltındaki faşizm travması tüm Avrupa’yı hop kaldırıp hop oturtmuştu. Nazi bir aileden gelme ve kendisi de Nazi politikalar peşinde koşan sağcı popülist söylemlerin sahibi Haider’e (bizim Haydar) hükümet kurdurmadı AB ailesinin ortak bilinçaltı travması. İş, politik yol ayrımlarına gelindiğinde politikaya halen bu Nazi-faşizm travması yön verebilmektedir.

Nitekim Fransa’daki seçimin ikinci turunda bu saflaşma yine belirginleşmiştir. İşte bundandır ki Le Pen, geride kalmış; Macron ileri çıkartılmıştır. AB’nin isteği de buydu.

Henüz bir partisi bile bulunmayan geçmişi üç beş zamanlık, tek hüneri popülist söylem olan ve ipleri Avrupa halklarının pek de yüzünü güldürmeyen neoliberalizmin küreselci ağababalarının elinde olan bir ortaya karışık adam, neden bu kadar hızlı başarı elde etti ki?

Elbette başarıyı tek bir nedene bağlamadığımızı da buraya not düşüyoruz.

Türkiye’yle ilişkilerini, ne sağ ne de sol klasik ideolojiler belirleyecektir. Yeni Dünya Düzeni diye adlandırılan Küresel düzenin öngördüğü roller (BOP’u da unutmayalım.) çerçevesinde ağababalarının gözlerine bakarak aldığı talimatlı repliklerle yürütecektir.

Şunu da unutmayalım: Macron’un içinde çıkageldiği sermaye grubu Fransa’da eski kamulaştırmacı sosyalist hükümete dahi geri adım attırabilmiştir. “Adamlığını'' yaptığı güçlere dikkat etmek gerek.

"Fransa: Sağı sağ değil, solu sol değil" haberi, 15 Mayıs 2017 tarihinde yazılmıştır. 15 Mayıs 2017 tarihinde de güncellenmiştir. ABC Kritik kategorisi altında bulunan Fransa: Sağı sağ değil, solu sol değil haberi 2017 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Fransa: Sağı sağ değil, solu sol değil 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. ABC Kritik konusunda 02 Mayıs 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.

Hubbard Editör

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON HABERLER
  1. 17:16 Kritik görüşme başladı: Erdoğan-Özel, AKP Genel Merkezi'nde görüşme yapacak
  2. 17:13 IMF Türkiye Masası Şefi: Türkiye'nin Ekonomik Reformlarına Olumlu Değerlendirme
  3. 17:09 Yağmur Taktaş Cinayeti: Mezar Açılacak, Sır Perdesi Aralanıyor
  4. 16:53 Eurovision'da Filistin Bayrağı Girişi Yasak: İsveç'te Protestolar Başlıyor
  5. 16:47 Erden Timur:'Mayıs Şampiyonluk Ayı, Suni Gündemlerden Uzak durun’
  6. 16:42 Beşiktaş, Yeni Teknik Direktör Arayışında: Şenol Güneş ve Hansi Flick GündemdE
  7. 16:36 TFF, İstanbulspor'un Olağanüstü Genel Kurul Talebine Yanıt Verdi: İmza Sayısı Tartışma Yarattı
  8. 16:32 Kahramanmaraş'taki Ebrar Sitesi Faciası: Adalet Arayışı Devam Ediyor
  9. 15:52 Trabzonspor'un Transfer Çalışmalarında Yeni Adım: Muhammed Cham İmza İçin Gün Sayıyor
  10. 15:51 İsrail Cumhurbaşkanı Herzog, ABD Üniversitelerindeki Gazze'ye Destek Eylemlerini Eleştirdi
  11. 15:48 Nvidia'nın ChatRTX Uygulaması 0.3 Sürümü Yayınlandı: Yeni Özelliklerle Geliyor!
  12. 15:41 Yanlışlıkla Yetişkin Kabul Edilen Çocuklar: Birleşik Krallık'ta Ruanda Tehlikesi
  13. 15:37 Galatasaray Başkanı Dursun Özbek: Sporcuların Emeklerini ve Birliği Vurguladı
  14. 15:35 Süreyya Karabulut: Otopsi Fotoğraflarına Şüpheyle Yaklaşıyor
  15. 15:31 BoJ, Dolar/Yen Dalgalanmasına 3,5 Trilyon Yenlik Müdahale Yaptı
  16. 15:28 Rus Saldırısı: Odessa Limanında Nova Post Şirketine Füze İsabet Etti, 14 Yaralı
  17. 15:25 Altınbaş Petrol, Zeren Group'a Satıldı: Türkiye Akaryakıt Sektöründe Dev Bir Değişim Başladı
  18. 15:20 İstanbul'da Enflasyon ve Yaşam Maliyeti Artıyor: Vatandaşlar Zor Durumda
  19. 15:17 Wisconsin'de Okula Silahla Gelen Öğrenci Polis Tarafından Öldürüldü
  20. 15:14 Antalya'da 3,800 İşletme Denetlendi: Fiyatsız Menülere Cezalar Kesiliyor
ABC Kritik Haberleri