Karşı-gerçekçi Bir Roman; “Çöplüğün Generali”
Biçimlendirme Araçları
Aziz Çalışlar, Kültür Sözlüğü adlı yapıtında yazma yollarına Biçimlendirme Araçları der. Daha sonra şu saptamayı yapar, “Edebiyattaki Biçimlendirme Araçları arasında şunlar yer alır. Çeşitli anlatı durumları (birinci kişi anlatısı, anlatı ortamı, ismenoloji, anlatı düzlemlerde kaydırma (Geriye dönüş, vb.) / Peki Biçimlendirme Araçlarının ideolojik yanı var mıdır. Biçimlendirme Araçlarının ideolojik yanı yoktur. Söz gelimi çeşitle Biçimlendirme Araçlarını karşı gerçekçiler de kullanabilir.” Ancak Aziz Çalışlar şu önemli saptamayı yapar. “Bir sanat yapıtının modernliğini o sanat yapıtında kullanılan Biçimlendirme Araçlarıyla bağlı tutarak soyut nitelik ölçütleri yaratmaya çalışan anlayışlar modern estetiğe tamamen yabancıdırlar.” (1)
Anlatı biçimlerinin birbirinden üstünlüğü yoktur. Ancak olay anlatımına dayalı romanlarda üçüncü tekil daha elverişlidir.
Oya Baydar’ın romanı da üçüncü tekil yazılmalıydı.
Çöplüğün Generali birinci tekil yazıma uygun değildir.
Bu bir yana tek öykücüklerden oluşan yapıta roman denmiyor.
Karakterler
Bir yapıt için karakterlerin işlenişi son derece önemlidir. Engels şöyle der “Gerçeklik benim anlayışıma göre ayrıntı doğruluğundan başka tipik koşullardaki tipik karakterlerin doğru olarak yeniden yaratılmasını da gerektirir.” (2)
Tipikleştirmede önemli olan tikelle genelin diyalektik birliğini kurabilmektir. Her insan bilse de bilmese de tekildir, bireydir, bir de onun genelliği vardır. İlkin o genelde bir insandır. Üstelik toplumsal bir konumu vardır.
Karakter yaratmak zordur. Çöplüğün Generali’nde daha zordur. Neden böyledir. Çöplüğün Generali’nde uzam bizim uzamımız değil.
Zaman bizim zamanımız değil dedim, hava taksileri var Çöplüğün Generali’nde, şöyle “Erken uçakla gidersem rahat rahat yetişebileceğimi hesaplamıştım. ‘Niye kendini yoruyorsun, biraz daha pahalı olur ama bir hava taksisi çağırsan, uçağa kadar onca yolu gitme zahmetine katlanmazdın’ demişti karım…” (y. 10)
Zaman değişmiş… uzam değişmiş ama kişi değişmemiş… kaç yüzyıl geçmiş aradan evlilikler sürüyor.
Oya Baydar’ın geleceği düşleme gücü zayıf.
Zaman değişmiş ama iktidar muhalefet değişmemiş, bakın, “Ekranın sağında akan haberlere gözü ilişince bir an duraksadı. ‘Son günlerde esrarengiz olaylara bir yenisi eklendi; kentin çöp alanlarından birinde ihbar üzerine yapılan aramada çok sayıda bomba, silah, mermi ve apoletlerinden bir generale ait olduğu anlaşılan askeri üniforma ceketi bulundu. Flaş… flaş…. Flaş. Ceketin bir süre önce ailevi nedenler yüzünden intihar eden yüksek rütbeli subaya -o subayın adı da belirtilmişti haberde- ait olup olmadığı araştırılıyor. Ana muhalefet partisi sözcüsü, gelişmelerden hükumeti sorumlu tuttu…’” (y. 51-52)
Değişmeyenler
Zaman değişmiş… hava taksileri var. Ama insan değişmemiş, toplum değişmemiş.
Bizler bugün nelerle uğraşıyorsak, neler bizi üzüyorsa, gelecekte de hiçbir şey değişmeyecek…
İnsanoğlu boş bir kavga veriyor, aydınlanma için.
Oya Baydar zihnindeki zifiri karanlığı romana aktarıyor. İnsanları uykularında bile rahat bırakmıyor… Bakın nasıl “Rüyasında yan yana dizilmiş beyaz ceset torbaları gördü Hacker. Bunların ceset torbası olduğunu, birkaç yıl önce ülkenin uzak bölgelerinden birinde yaşanan deprem felaketinden sonra televizyonlara yansıyan görüntülerden biliyordu. Rüyasındaki torbalar büyük, sonsuz, dipsiz bir çukurun etrafına dizilmişti. Karanlıkta beyaz beyaz parlıyorlardı, canlıydılar, kıpırdanıp duruyorlardı.” (y. 56)
Erkeklerin karılarını aldatma yöntemi de değişmemiş, “Bakanlık Müsteşarı karısına sabaha kadar sürebilecek önemli bir toplantısı olduğunu söyleyip, o geceyi metresinde geçirmeseydi…” (y. 67)
Evliliklerde hiç değişmemiş, sıkıntılar paylaşılıyor evlilikte.
Örge
“Bir olayın ya da birçok olayın nedensel ilişkiler gözetilerek örülmesine örge denir. Yapıttaki konuşmalar, eylemler örgeden çıkar. Roman ya da öykü yaşamın düzene sokulması, disiplin edilmesidir. Yaşam böyle değildir. Raslantılar vardır. Yaşamda bizi ilgilendirenler vardır, ilgilendirmeyenler vardır. Birçok olay vardır ama o olaylar yine birçok kişi için konu dışıdır / Yazar örgeyle konu dışı olanı, konusunun dışında tutar.” (3)
Yazar, Oya Baydar, Çöplüğün Generali’nde örgeyi sağlam kuramamıştır. Örge gevşektir. Raslantısaldır. Bunun nedeni yazarın ideolojik baskısıdır.
Karakterler örgeden ötürü hareket etmiyor, yazar hareket ettiriyor.
Karakterler cansızdır… yazarın isteğine göre dolaşır dururlar… yeri geldikçe görünür, sonra yok olurlar.
Nesnelerin Birliği
Lukacs, nesnelerin birliği için şöyle der, “temaya ait olan her önemli nesneyi olayı ve yaşam alanını içermezse o yapıt tamamlanmamıştır, eksiktir.” (4)
Romanda nesneler belirgin değil, şu anlatıma bakın, “…Hepsi ülkenin üstüne çökerttikleri uydurma terör senaryoları yüzünden; inanan inanmayan, hepimizi manyaklara, paranoyaklara dönüştürdüler. Halkın gözü açılmasın, hesap sorulmasın diye yapmayacakları yok bunların.” (y. 29)
Örtücü dil yüzünden nesneler belirsiz… “Bunlar” denen kişiler kim… hangi sınıf. “Bunlar” denilen kişiler ne yapmışlardır, nasıl yapmışlardır…
Neler oldu o ülkede… söz gelimi “Deprem ya da büyük patlama sırasında ne olduğu konusunda ya da başka türlü ifade edecek olursam, bütün bir bölgeyi yerle bir eden patlama neden olmuştu, büyük bir deprem kaydedilmiş miydi gerçekten, yoksa deprem sadece bir yakıştırma mı?” (y. 188)
Oya Baydar, olayları anlatıyor, göstermiyor bile… nesnel gerçekliği olgularla kapatıyor.
Nesnel Gerçeklik
Bu ülkede yaşıyoruz. Kahramanmaraşlar… Çorumlar… 1 Mayıslar… daha sonra kazılan topraklar… bulunan bombalar… silahlar…
Sermaye sınıfının bir ülkeyi yönetme yöntemi değil mi bunlar…
Kimi olaylardan örnekler
Sıkıyönetim Komutanlığı Dikkat başlığı altında arananlar yayımlandı
- 547 Aydın gözaltında
- Dikkat yukarıda fotoğrafları görülen 5 şaki 25-30 Kasım gecesi cezaevinden kaçmışlardır. Gören veya yerlerini bildirerek yakalanmalarını sağlayanlar nakten mükafatlandırılacaktır.
Mahir Çayan, Ulaş Bardakçı, Cihan Alptekin, Ömer Ayna, Ziya Yılmaz
Gazi Mahallesi’nde başlayan olaylar 34 kişinin ölümüne neden oldu.
Romanda belirli olaylar yoktur. Ne olduğu belirsiz olaylar vardır… Gerçeklik dille örtülmüştür. Roman karşı gerçekçidir… aydınlanma karşıtıdır. Bu romanda insan tarihsel özne değildir. Dolayısıyla gelecek kötümserdir.
Yazar, bu kötümserlikle, toplum birey ilişkisini görememiştir. Türkiye insanı olayları unutmamıştır. Ama içselleştirmemiş kendisi kılmıştır.
Veysel Batmaz bu konuda şöyle der, “En iyi pratik teoridir diyen Lenin gibi 1990’ların başlarında Türkiye’nin muhalif, marjinal ve aykırı ‘entelektüel’ genç kesimi volta attığı yer olan Beyoğlu’nun orta yerinde Nazi subayı üniforması giymiş Ferhan Şensoy’un durup dururken onlarca kişiyi tek bir ‘yere yat’ komutuyla saatlerce sokağa yüzü koyun yatmış beklettiği bir ülkede 1 Mayısları, Maraşları, Çorumları, Sivasları, Trabzonları yaşamış bu memlekette (…)”
Oya Baydar bu gerçekliği göremiyor.
Cengiz Gündoğdu, Estetik Kalkışma, İnsancıl Yayınları, İstanbul, 2011.
Gündoğdu, a.g.e.
Gündoğdu, a.g.e.
Prof. Dr. Veysel Batmaz, Otoriteryen Kişilik ve Uyma, Salyangoz Yayınları, İstanbul, 2006.
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.