Aytunç Erkin yazdı: Mahir Ünal’dan Pervin Buldan’a

“Cumhuriyet; bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi hasılı bütün düşünme setlerimizi yok etmiştir”

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan dedi ki:

“Cumhuriyetin 99. yıl dönümünü geride bıraktık. Kuruluşundaki ademi merkeziyetçilik ve demokrasi fikrinin terk edilerek, yerine Kürtler ve Aleviler başta, tüm farklılıkların ret ve inkarına dayalı tekçilik sisteminin devreye sokulmasıyla yaşanan 100 yıllık bir yıkım sürecinden bahsediyoruz.”

Ne farkı var AKP'li Mahir Ünal'ın “Cumhuriyet; bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi hasılı bütün düşünme setlerimizi yok etmiştir” cümlelerinden!

Bu açıklamaları okuyunca 7 yıl öncesine döndüm.

Hatırlayın!

28 Şubat 2015'te, Dolmabahçe'de bir masa kurulmuştu. Masada, dönemin Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, İçişleri Bakan Efkan Ala, AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal, HDP'den Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan ve İdris Baluken yer alıyordu. Sırrı Süreyya Önder, 10 maddelik bildiriyi okudu ve “çözüm süreci”nde yeni aşamaya geçildi.

“Yüz yıllık yıkım sürecine” karşı kurulan ittifakın ete kemiğe büründüğü yerdi Dolmabahçe! Sonra süreç sonlandı vs… Ünal ve Buldan'ın ortaklaştığı alanın adı, “Ceberrut Cumhuriyet” değil mi? Unuttukları ise şu: Her ikisini de o kürsülere çıkaran 1923'te kuruluan Cumhuriyet'ti! Kuruluş aşamasında, ulus-devlet sürecinde zaman zaman tarihsel hatalar yapıldı ve kimse bunu inkar etmiyor!

Ancak…

Feodaliteye, ağalığa karşı köylüsünü savunan…

Padişah/bir avuç saray yöneticisine karşı yurttaşlığı ve kula kul olmamayı savunan Cumhuriyet'in kazanımlarına karşı bu kadar öfkeli olmak! İşte Ünal ve Buldan'ı buluşturan çizgi! Siyasal İslam ile etnik kimlik üzerinde yapılan siyasetin buluştuğu alan!

Yusuf Akçura'yı okuyun!

Dönelim Cumhuriyet'in ilk yıllarına…

Mustafa Kemal Atatürk, 1 Kasım 1928'de şu tespiti yaptı:

“… Şark vilayetlerimizin bir kısmında ihdas edilen umumi müfettişlik isabetli ve faydalı olmuştur. Cumhuriyet kanunlarının emniyetle sığınılacak yegane yer olduğunun anlaşılması bu havalide huzur ve inkişaf için esaslı bir mebdeydir. Yeni faaliyet devremizde gerek bu havalide, gerek memleketin diğer kısımlarında toprağı olmayan çiftçilere toprak tedarik etmek meselesiyle ehemmiyetli olarak iştigal buyuracaksınız. (TBMM Açılış Konuşması)”

Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Akçura, “Birinci Türk Tarih Kongresi'nde, ırkçılığın emperyalizmden kaynaklandığını anlatmıştı:

“… Irk nazariyelerini müstemlekeci [sömürgeci] milletler, emperyalist devletler icat ettiler… Bu nazariyenin taraftarları Arya ırkından başka ırkların aşağı, pes olduklarını ve Allah tarafından Aryalılara mahkûm ve hizmetçi olmak üzere halk edilmiş [yaratılmış] bulunduklarını neşir ve telkin ediyorlardı. Biz, hakka ve hakikate mugayir [aykırı] yaratılmış olan bu noktai nazarı [bakışı] asla kabul etmiyoruz.”

Türkçü Yusuf Akçura'dan alınacak ders yok mu?

Toprağı olmayan köylüyle toprak veren, emperyalizmin ırkçılığı kışkırttığını anlatan Kemalizm!

Bitmedi… “Solcu” ya bu arkadaşlar!

Mehmet Ali Aybar'ı okuyun!

Türkiye İşçi Partisi (TİP) lideri Mehmet Ali Aybar bakın Kurtuluş Savaşı ve Atatürk için nasıl bir tespit yapmış:

“… Tam bağımsızlık için dövüşen, emek ilkesine dayalı bir halk devleti. Kurtuluş Savaşı Türkiyesi'nin siyasal, ekonomik, sosyal doktrini bu idi. İdeolojisi Kemalizmdi. Anadolu harekatının ilk günlerinde Batılı düşmanlarımız koymuştu bu adı ona. Onların karşısında bir Bolşevizm vardı bir de Kemalizm. Emperyalistler, Anadolu'da başlayan savaşın bir başka tür savaş, Asya'nın, Afrika'nın boyunduruk altındaki halklarına yol gösteren, ilk ulusal bağımsızlık ayaklanması olduğunu kavramakta gecikmemişlerdir. Tam bağımsızlık için ölüm kalım savaşı… Kemalizm bir sol ideolojisiydi. Mustafa Kemal Paşa'nın ve arkadaşlarının solculuğun bilincinde olup olmamaları önemli değildir. Tuttukları yol, solda olan, sola giden bir yoldu.” (Mehmet Ali Aybar/Türkiye İşçi Partisi Tarihi/İletişim Yayınları/ Sayfa 114)

Mehmet Ali Aybar'ı da mı okumadınız?

Devam edelim.

Tarih 20 Temmuz 1920… Mustafa Kemal Atatürk, Hakimiyet-i Milliye'de düşmanın kim olduğunu net anlatır: “En büyük düşman, düşmanların düşmanı, ne falan ne de filan milletler. Bilakis bu, adeta her tarafı kaplamış ve saltanat halinde bütün dünyaya hakim olan kapitalizm afeti ve onun çocuğu olan emperyalizmdir.”

Bitmedi…

Atatürk'ün şu tespitine bakın: “Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerine milletler arasında hiçbir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği çağı geçecektir. (Atatürk'ün Bütün Eserleri, cilt 26, Kaynak Yayınları, sayfa 144)

SONUÇ: Taraf Gazetesi manşet atmıştı 26 Temmuz 2008'de: “1923'te kuruldu, 2008'de arınıyor.” Siyasal İslamcısı, etnikçisi, liberali, cemaatçisi… Kurdukları ittifak, 1923'le hesaplaşmak istedi ve bugün de hesaplaşmak için fırsat arıyorlar!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.