Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları, yani kısa adıyla TCDD.
Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasında büyük önem taşıyan ve Cumhuriyet döneminde borçlarından arındırılarak ülkemize kazandırılan güzide kurumumuz.
Ne yazık ki çiftlik gibi yönetiliyor. Hatta çiftlik gibi yönetilse yine iyi...
Bilerek söylüyorum bunu. Yıllardır demiryolları ve bağlı şirketler ile ilgili raporları okuyorum. Hani bir kurumu batırmak için ne yapılır diye sorsak cevabını TCDD'de bulabiliriz.
Amaç özelleştirmeden önce değerini düşürmek mi?
Anlatayım...
TCDD'nin 2020 yılı faaliyetleri sonucunda, 13 bin 494 personel istihdam edilerek 1.8 milyar TL personel gideri yapılmış, 444 milyon TL alım gerçekleştirilmiş, üretimi gerçekleştirilen hizmet karşılığında 4 milyar TL üretim maliyeti yapılmış, satışı gerçekleştirilen muhtelif hizmetler karşılığında 1.1 milyar TL de satış hasılatı elde edilmiş. 9.6 milyar TL tutarında ise nakdi yatırım harcaması gerçekleştirilmiş. TCDD'nin 2020 yılı üretim ve satış faaliyetleri sonucunda toplam 3.8 milyar TL dönem zararı oluşmuş.
Yani kurum 2020 yılında 3.8 milyar TL zararda. Akıl alır gibi değil...
Neden zarar ediyor sorusunun cevaplarını arayalım gelin hep birlikte.
TCDD'nin İstanbul'da toplamda 100 bin metrekareyi aşan taşınmazları var. Bu taşınmaz araziler 107 adet parsele bölünmüş. İmar uygulaması sonucu araziler nerede, ne durumda diye bakıyorlar.
Ne görsünler? Arazi üzerinde başka taşınmazlar var. Adamlar gelip bedava arazilerin üzerine kurulmuşlar. Ne kira, ne ecrimisil hak getire. Öyle gecekondu falan da değil hani. Bildiğin organize sanayi merkezi kurmuşlar. Yüzlerce fabrika kurulmuş. Hatta yetmemiş petrol istasyonu da açılmış.
Bu araziler üzerinden yasal kesintiler yapılmış ve TCDD hissesine 76 bin metrekare imar parseli hakedişi doğmuş ve TCDD adına 26 Şubat 2018 tarihinde de tescil edilmiş. Tahsis edilen hisselerden 81 adedi 100 ile 1000 metrekare arasında 26 adedi ise 1000 ile 2500 metrekare arasında.
İmar uygulaması sonucu oluşan parseller, sanayi ve ticaret alanlarında kalırken, 107 adet parselin 106 adedinde üçüncü şahıslara ait yapılar çıkmış. Üzerlerinde üçüncü şahıslara ait bir adet benzin istasyonu, 104 adet fabrika bulunmasından dolayı an itibariyle kurum tarafından kullanılması da mümkün değil. Dediğim gibi TCDD'ye ödenen kira filan da yok. Babalarının malı gibi konmuşlar.
Haliyle kurum tarafından 14 Nisan 2018 tarihinde bir gayrimenkul değerleme şirketine yaptırılan değer tespitindeki 107 adet taşınmazın satış bedelinin yaklaşık 162 milyon Türk Lirası olduğu da tespit edilmiş.
Peki, TCDD arazine Organize Sanayi Bölgesi kurulurken, hatta ve hatta üzerine benzin istasyonu kurulurken, kurum yetkilileri neredeydi?
Sadece bu bölge mi söz konusu?
TCDD 1. Bölge Müdürlüğü bünyesinde bulunan 472 bin metrekare değerli araziye belediyeler yeşil alan vs. gibi imar düzenlemeleri yapmış.
Bu taşınmazların karşılığında herhangi bir bedelin ödenmediği ve TCDD Genel Müdürlüğü'nce bu yönde herhangi bir hukuki girişimde de bulunulmadığı Sayıştay raporlarına girmiş.
Yani anlayacağınız TCDD arazilerini, taşınmazlarını yağmalayan yağmalayana. Kurum sahipsiz bırakılmış.
Gelgelelim toplamda 51.8 milyon lira sadece alınmamış kira gelirinin olduğu anlaşılmış.
Dahası var.
2017-2020 yılları arasında üç senede bu kurum, Hazine tarafından yatırım giderleri ve cari giderler farkı için 39.6 milyar TL nakit para almış. Buna rağmen 2020 yılı sonu itibarıyla da TCDD'nin 7.4 milyar TL devreden KDV alacağı bulunmakla birlikte, 2021 yılı başı itibarıyla yaklaşık 4,5 milyar borç stoku oluşmuş.
Kurumda adam kayırma ve liyakatsizlik de had safhada. Zaten bu kadar batırmanın sebebi liyakatsizlik.
Çünkü "Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliğine" tabi olmayan kadrolara atama yapıldıktan kısa bir süre sonra, görevde yükselme sınavına tabi olan kadrolara sınavsız olarak atama yapıldığı tespit edilmiş.
Tablodaki söz konusu atamalar incelendiğinde, mühendis, şef, memur, tekniker, teknisyen vb. kadrolarda yer alan söz konusu kişilerin, önce görevde yükselme sınavı ile atama yapılacak kadrolar arasında yer almayan yöneticilik kadrolarına atandığı görülüyor. Akabinde bu kişilerin uzun süre geçmeden görevde yükselme sınavı ile atanabilecek müdürlüklere sınavsız olarak atandığını görüyorsunuz.
Mesela bir kişi önce "Misafirhane Müdürü" yapılıyor. Sonra aynı gün "Koruma ve Güvenlik Müdürü" olarak başka göreve atanıyor. Sınav? Hak yeme? Liyakat?
Yine aynı tabloda biri "Teslimalma Müdür Yardımcısı" olarak atanıyor sonra aynı gün "Şube Müdürü" olarak atanıyor.
TCDD Taşımacılık A.Ş.'de de durum aynı.
Atama yapılan ve sonrasında atanılan müdürlüğün atama tarihlerine dikkatlice bakın.
Sonra KPSS'den bölüm birincisi olup. Mülakatta puanı düşürülerek elenen kişileri düşünün.
Uzun lafın kısası…
ÇAYKUR, TEİAŞ, şeker fabrikaları, termik santraller ve devletin elindeki diğer halkın malı olan kurumlar adeta bir bir batırılıyor.
Bakın raporlar bunu bize söylüyor, göz göre göre batırılıyorlar. Amacın ne olduğunu siz çok iyi biliyorsunuz.