Son günlerde, uyuşturucu kaçakçılığı Türkiye'nin gündemine oturdu. Geçtiğimiz yıl haziran ayında yapılan Bataklık operasyonları sonrası önemli gelişmeler yaşandı. Kolombiya'dan Türkiye'ye gelecek olan 4,9 kokain yakalandı. Ardından Kocaeli Dilovası'nda 540 kilogram kokain ele geçirildi. Geçtiğimiz günlerde ise Panama polisi, Türkiye'ye gitmek üzere Ekvador'dan yola çıkan 616 paket kokain yüklü bir geminin yakalandığını duyurdu.
Organize suç örgütü lideri Sedat Peker de çektiği videolarda uyuşturucu ilişkileriyle ilgili çarpıcı iddialar ortaya attı. Mehmet Ağar, Süleyman Soylu ve Binali Yıldırım'ın oğlunun bulunduğu iddiaların odağında yine kokain kaçakçılığı yer alıyordu.
Mukavemet Tartışmaları adlı YouTube kanalında, Bilge Sayıcı'nın moderatörlüğünde gazeteciler Cüneyt Akman, Cengiz Erdinç ve Özgür Karaduman; Sedat Peker'in iddiaları sonrası uyuşturucu konusunu ele aldı.
Kontrgerilla-uyuşturucu ticareti ilişkisi
Dünyadaki kontrgerilla yapılanmaları ile uyuşturucu kaçakçılığı arasındaki bağlantıya dikkat çeken Cüneyt Akman, şu ifadeleri kullandı:
Afganistan'da Taliban geldiğinde, uyuşturucu imalatını büyük ölçüde yok etti. Şimdi ABD ve Batı gücü var orada. Niye şimdi toplam afyon üretiminin yüzde 82'si orada yapılıyor? Kimin izniyle yapılıyor? Savaş lordları var. Buna göz yumuyorlar. Hiç Amerikan uçaklarının afyon tarlasını bombaladıklarını duydunuz mu? O kadar düğünü yanlışlıkla bombaladıklarını duyuyoruz.
Myanmar'a bakın. Toplam eroin üretiminin yüzde 6-7'si burada. Myanmar'da berbat bir askeri rejim var. Eskiden beri Türkiye gibi Soğuk Savaş'ın en önemli bölgelerinden biriydi. Mao iktidara geldiğinde, eski komüntank'ın üssüydü orası. İçeride de uyuşturucu işini yapanlar milliyetçi bir Antikomünist Kurtuluş Ordusu denilen orduydu. Bunlar da resmi raporlarda var. Bunları o dönemde CIA grupları destekliyordu. Tayland'da bunların en önemli adamı vardı. Eroinin en önemli bölgesi "Altın Üçgen" denilen bölgedir. Burma-Tayland-Laos sınırı. Tayland'da polisin başındaki adam bu bahsettiğim örgütün Tayland'daki temsilcisiydi. Aynı zamanda CIA'nin kayıtlı ajanıydı ve uyuşturucunun en önemli adamıydı.
İç pazar olduğu için ithal ikamesi yapılabildi
Türkiye'nin eroin ticaretindeki rolünü de anlatan Akman, 1990'lı yılların başında yaşanan değişikliği işaret ederek "Türkiye çok ilginç bir şey yaptı ve ithal ikameye başladı" ifadelerini kullandı.
Akman şöyle devam etti:
Bazı işten anlayan ustaları bütün Türkiye'de dolaştırdılar. Atölye kurdurulup bir de onun kalite kontrolü yaptırılıyordu. Duyulan öyle. Türkiye orada enteresan bir iş yaptı. Bir ithal ikamesi yaptı. Türkiye o zamana kadar morfini alıp Marsilya'ya doğru gönderirken, ciddi bir miktarı burada üretmeye başladı. Araba ithal ikamesi, buzdolabı ithal ikamesi yaparsanız, yani ithal ettiğiniz malı katma değeri yükseltmek için ülkede üretirseniz, o zaman onun muhakkak iç pazarı olmak zorundadır. İç pazarı olmayan bir şeyin ithal ikamesini yapamazsınız. Tesadüfen değil bakın, bunun iç pazarı geliştirilmiştir.
Bugün sadece eroin değil ki, bonzai diye bir şey de var. Bonzaiden başka 50 çeşit esrar var. Bugün sıradan bir mahallede neredeyse içmeyen genç kalmayacak duruma geldi. Konuşuluyor mu bu? Çünkü bunu yapmak zorundasınız eğer uyuşturucu üretiyor ve geçiriyorsanız. Bunu yapanlar da kasıtlı yapıyorlar, öyle yanlışlıkla olmuyor.