Süper Kupa’nın galibi bölünmüşlük

Ali Kaya Soysal

Dün gece Samsun da öyle bir “Güya süper kupa finali'' oynandı ki, felaketin eşiğinden dönüldü. Eğer bitiş düdüğüyle birlikte sahaya inen Konyalı seyircilere Beşiktaş taraftarları aynı şekilde karşılık verse yeni bir Sivas-Kayseri faciası yaşanırdı..

Maç öncesi şehirde başlayan iki taraf arasındaki olaylar Beşiktaş taraftarlarının Atatürk sembollü pankartlarının haddini bilmez görevlilerce stada sokulmamasıyla birlikte siyasi boyut kazanıp tribünlere taşınıyor..Düşünün, alt tarafı bir futbol  maçı oynanıyor, Beşiktaş seyircisi  “İzmir Marşı''nı söylemek zorunda kalıyor, Konyalılar “Ya Allah bismillah Allahuekber" nidalarıyla kendilerini savunuyorlar "düşman marşına" karşı..

Bu günlere nasıl geldik, bu ayrımcılığı hak ettik mi, böylesine bölünmüşlüğün ana sebebi nedir, kimdir?? Gezi Direnişi günlerinde “Ülkenin yarısını evinde zor tutuyorum'' diyerek % 50 edebiyatı başlatan dönemin başbakanı mı, yoksa referandum öncesi  meydanlarda "Evet oyu kullanmayan  vatan hainidir'' diye demokrasi dersi veren, Adalet yürüyüşüne katılanları terörist olmakla suçlayan Cumhurbaşkanı mı? Kim bilir belki de Başakşehir - Clup Brugge maçını izlerken tribünlerde “Başkomutan'' yazılı pankart açıldığında kendi resmini görünce “Estağfurullah, ne demek, Türkiye Cumhuriyetinde tek bir başkomutan vardır, o da Gazi Mustafa Kemal’dir, kaldırın derhal bu bezi'' demeyerek provakasyona göz yuman kişidir..

Durum çok vahimdir, siyasetteki bölünmüşlük “kardeşlik ve barış'' ögelerini içeren spor sahalarına bu derece girmişse gelecek hakikaten karanlıktır..Bence sorumlular aklını başına alana dek kitlelerin izlediği branşlar olan futbol ve basketbol  ligleri ertelenmeli, hatta yasaklanmalı...

MAÇA GELİNCE...
Bu olayların gölgesinde geçen maçın analizine gelince: Liglerin başlamasına bir hafta kala Konya takımı daha hazır gözüktü, özellikle mental açıdan..Kadrosundan önemli oyuncular kaybetmesine rağmen geçen sezonun şampiyon olan kadrosuna Pepe ilaveli Beşiktaş karşısında uzun süre önde baskı uygulayan yeşil-beyazlılar oyun disiplinine 90 dakika sadık kaldılar....Presle Beşiktaş’ın oyun kurmasına izin vermediler, hatta gerektiğinde taktik fauller yaptılar ilk 15 dakika, ki bazılarına hakem Fırat Aydınus göz de yumdu..Fofana, Traore, Miloseviç sivrilen futbolculardı..

Beşiktaş ise sahaya, kadrosuna güvenerek “nasıl olsa yenerim'' edasıyla çıktı. Dakikalar ilerledikçe pabucun pahalı olduğunu anladı. Karşı kaleye ilk gittiğinde dakika 7 idi..Savunmasından çıkarken gerek Konya baskısından , gerekse yanlış tercihlerden ötürü çok top kaybı yaptılar. Atiba, Tolgay ve Oğuzhan dan kurulu orta alan defansif ve ofansif olarak ilk yarı hiç yoktular...Cenk çok çalıştı, Quaresma bireyseldi, etkisizdi, Babel hiç yoktu, Beck dağınık, Adriano pasif idi..Tosiç geçen sezon bıraktığı yerden devam ediyordu, Pepe defansın sigortası konumundaydı, Fabri ise 33’de Traore nin  müthiş plasesiyle yediği golde önde yakalandı, pozisyon hatası yaptı..

İKİNCİ DEVRE
İkinci devreye 1-0 yenik başlayan kartallar skorun yarattığı ortamda daha derli toplu gözüktüler, etkisiz olan Beck ve Tolgay’ın dışarı alınıp, Caner ve Negredo nun oyuna dahil olmaları Beşiktaş’ın ataklarına katkı yaptı..Bu bölümde Konya savunmada kaldı, karşı atak aradı, hatta bunlardan birinde 55’de Ömer Ali ile 2-0’a çok yaklaştı..Siyah-beyazlılar 78’de çoktan hakettiği beraberlik golüne Cenk in ayağından kavuştu..Kalan bölümde iki tarafında gole yaklaştığı anlar oldu, tam maç uzatmaya gider denildiği 90+1 de Pepe nin talihsiz hatası penaltıya yol açtı ve Konya Skubic in ayagından kupaya uzandı..

Bana göre maçın 90 dakikalık süresinin hakkı beraberlikti, Pepe’ nin bir anlık hatası olmayıp uzatmaya gidilse tahminim Beşiktaş ağır basan kadrosu ve tecrübesiyle kupayı alırdı..

Konyaspor’u ortaya koyduğu performansdan dolayı kutlarım, Mustafa Reşit Akçay iyi bir takım yapmış, bravo..Ancak kendisine bir çift lafım olacak: Hoca, maç sonrası yaptığın basın toplantısında iki kelimenden biri "allah" idi..Hatta " Allah kalbi temiz olana yardımcı olur" dedin...Bu tip polemik yaratacak tehlikeli sulara girme bence. Ne yani, Şenol Güneş’in kalbi kirli mi? Acaba geçen sezon Osmanlı, bu sene Konya imkanları onlarca teknik adam işsiz otururken bu yoldan mı geçiyor?..