Türk Sineması alarm veriyor!

Türk Sineması alarm veriyor!

Türk Sineması alarm veriyor! Ali Rıza ÖzkanSinemanın durumu hakkında matematiğe dayanan bilgiler sunduğumda, kendimi dipsiz kuyuya seslenen birisi gibi hissediyorum. Çünkü, herhangi bir film yazısında muhatabım sinemasever ve onunla verdiği tepki üzerinden...

Ali Rıza Özkan

Sinemanın durumu hakkında matematiğe dayanan bilgiler sunduğumda, kendimi dipsiz kuyuya seslenen birisi gibi hissediyorum. Çünkü, herhangi bir film yazısında muhatabım sinemasever ve onunla verdiği tepki üzerinden kolayca diyalog kurabiliyoruz. Ama, sinemanın yapısal sorunlarına dair bir yazı yazdığımda, sektörde zaten tanıdığım ve fikirlerimizi karşılıklı paylaştığımız yapımcı, yönetmen vd. arkadaşlar dışında, bir tepki alamıyorum.

Gerçek yine de değişmez; matematik sinemanın en çıplak halidir! İşlerin iyi gittiğini de, kötü gittiğini de sayılara bakarak anlayabiliriz. O nedenle, sinemanın matematiğine daldığımda, en çok sektöre emek, sermaye ve fikir koyanların beni okumasını isterim. Nitekim, bu yazı da, bir matematik yazısı olacak.

Esas konumuza gelmeden önce, geçen yılın sayılarını yeniden hatırlayalım. Sinema sektörüne dair rakamları en sağlıklı sunan Box Office Türkiye verilerine göre, 2016’da toplam 55.161.145 seyirci ile gişede 656.002.015 TL getiri sağlandı. Gösterime giren 356 filmin 135’i Türk filmiydi. Demek ki, gösterime giren 221 film de ithal edilmiş.

SİNEMADA PARA NEREYE AKIYOR?
Yerli filmler sayısal olarak, tüm filmlerin sadece % 37’sine denk iken, gişede 322.314.794 TL ile gelirin % 49,13’ünü, 28.597.293 seyirci ile de seyirci sayısının % 51,84’ünü toplamış. Bu rakamlara bakarak, “her şey yolunda, dünyada kaç ülke var, sinema sektöründe dengeleri yerli film lehine çevirebilen'', diyebilir miyiz?

Bence, hayır! Diyemeyeceğimiz gibi, çok kısa bir zaman içerisinde önlem alamazsak, sinemada işler fena çakılacak! Nasıl mı? İddiamı size iki örnekle anlatayım.

2016’da gösterime giren 356 filmin 132’si 10 bin seyirci sınırını aşamadı! Bu toplam gösterime giren filmlerin % 37,07’sine denk geliyor! Bu 132 filmin 58’i yerli filmdi! Bu veriler, sinemada gösterime giren filmlerin 1/3’ünden fazla bir oranda, çöp demeyelim fakat, ticari ve sanatsal çerçevede işlevsiz kaldığını gösteriyor.

Bu arada, yukarda sunduğum verilere hiç gösterime giremeyen filmleri konuya dâhil etmediğimi de hatırlatırım. Sektörün içindekiler bilir, gösterime girmeyi başarmak da bir savaştır ve bu savaşı çekilen filmlerin yaklaşık sadece yarısı kazanmaktadır.

Ticari olarak değerlendirirsek, 10 bin seyirci bandının altındakiler ve gösterime girmeyi başaramayan filmlere yatırılan sermaye hepimizin ödediği elektrik faturasındaki kayıp-kaçak bölümüdür. Çok az bir kesim sefasını sürer, ama bedelini bütün sektör öder! Sektörün ödediği bu bedelin 100 ile 150 milyon TL olduğunu düşünüyorum.

Ticari olarak başarısız filmlerin hepsini töhmet altında bırakmak istemem, amacım da bu değil. Ama, sinema filmleri üzerinden vergi kaçırma, kara para aklama vs. gibi kanunsuz işlemlerin büyük oranda bu alanda gerçekleştiğini iddia edebilirim. Yani, bu alandaki “kayıp-kaçak sermaye''nin bir de milli ekonomiyi doğrudan ilgilendiren yanı var. Halbuki, bu sermaye sektörde verimli yatırımlarda değerlendirilebilse, yerli filmlerin ürettiği sanatsa ve ticari katma değer kendisini en az ikiye katlayacaktır.

GİZLİ ORTAK OLARAK 'DAĞITIMCI'
Hadi, bu serbest piyasanın kuralları içerisinde dolaşan bir paradır ve kim cebindeki parayı nasıl harcayacak, ona karışamayız. Peki, dağıtımın yapımcıdan kestiği haraca ne diyeceğiz?

Evet, buradan özellikle Sayın Kültür Bakanı ve Sayın Sinema Genel Müdürü’nü konuya müdahil olmaya davet ediyorum. Dağıtım şirketlerinin yapımcıdan aldığı haraça lütfen, müdahale ediniz!

Önce “haraç'' nedir, onu açıklayalım.

Digital Cinema Package (DCP) Hollywood majör yapımcılarının aralarında anlaştığı, filmlerin sinemalarda dijital ortamlarda aktarılması ve gösterime sokulması için üretilmiş bir program formatı. Kısa sürede tüm dünyada benimsendi. Böylece, eskiden bildiğimiz makaralar ve film şeritleri kullanımdan kalktı ve tamamen dijital ortamda kaydedilen, üretilen ve aktarılan bir sistem oluştu. İşte dağıtım şirketleri, Türkiye’de bu sistemin kullanım bedeli olarak, gösterim salonu başına yapımcıdan 600 Euro + KDV kesinti yapıyor!

Salon başına 600 + KDV ödediğinizde, örneğin filminizi 300 salonda gösterecekseniz, bunun için dağıtımcıya 180 bin Euro + KDV ödeyeceksiniz. Bu da, yaklaşık 835.000 TL yapıyor. Seyirci başına dağıtımcıya ortalama 4.20 TL ödendiğinden yola çıkarsak, dağıtımcı 198.809 seyircinin gelirini, film yapımcısına vermeden, doğrudan cebine indiriyor, demektir!

Bunun sayılarla anlamı şudur, 2016 yılında gösterime giren 356 filmin ilk 69 film dışında kalanları sadece dağıtımcıya çalıştı! Yani, filmi yapan yapımcı zarar etti, ama dağıtımcı kazandı! Hem de, ne kazanç! Dağıtım şirketleri bu yöntemle, yapımcının yaklaşık 100 milyon TL kadar gelirini kendi kasasına aktarmaktadır! Bu durumda, dağıtımcıya film yapımcısının işbirliği yaptığı ve hizmet aldığı partneri diyemeyiz, olsa olsa “gizli ortağı'' diyebiliriz.

Kendi deneyimlerimle bildiğim ülkeleri sayayım: Çin, Fransa, Almanya, Avusturya, İsviçre, Hollanda gibi ülkelerde böyle bir uygulama yok! Bakın, sadece iki alanda, sinema sektöründe paranın yanlış kanallara nasıl aktığını gösterdim.

O halde, vakit geçirmeden yetkili kurumların müdahil olmasını beklemek hakkımızdır. Kültür Bakanlığı ve Sinema Genel Müdürlüğü’nün Maliye Bakanlığı, Gelirler İdaresi Başkanlığı’nın da yardımları ve konunun tarafları ile birlikte acil eylem planı hazırlaması gerektiği açıktır. Her iki alanda yapılacak düzenlemelerle, sektörün sermaye birikiminin katlanacağını, bunun da sinemamıza hem nicelik ve hem de nitelik olarak olumlu katkıları olacağını öngörebiliriz

"Türk Sineması alarm veriyor!" haberi, 28 Haziran 2017 tarihinde yazılmıştır. 28 Haziran 2017 tarihinde de güncellenmiştir. ABC Kritik kategorisi altında bulunan Türk Sineması alarm veriyor! haberi 2017 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Türk Sineması alarm veriyor! 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. ABC Kritik konusunda 03 Mayıs 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.

Hubbard Editör

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON HABERLER
  1. 11:40 CHP Genel Başkanı Özel'den Dünya Basın Özgürlüğü Günü mesajı
  2. 11:31 Oyuncu Çiçek Dilligil'in oğlu Ardahan Toprak cinsiyet değiştirdi: Yeni adı Ayda
  3. 11:20 Ali Yerlikaya, 1 Mayıs sonrası yapılan ev baskınlarının görüntülerini paylaştı
  4. 11:18 Huzurevinde bıçaklı saldırı: 2 kişi yaşamını yitirdi
  5. 10:56 Akit yazarı, Cumhur'a seçim mağlubiyeti sebebiyle hesap sorulması gereken yerleri sıraladı
  6. 10:45 Bir dizi için daha final kararı alındı
  7. 10:41 Carlos Sainz Audi'nin F1 teklifini reddettiği iddialarını yalanladı
  8. 10:34 Cem Küçük: AK Parti bence geç kalıyor, hemen değişim yapmalı
  9. 10:29 Arkadaşına IBAN'ını verdi, hapse girdi
  10. 10:25 Nisan ayı enflasyon rakamları açıklandı
  11. 10:22 ENAG: Yıllık enflasyon yüzde 124,35
  12. 10:16 Yeni Şafak yazarı Aydın Ünal: İsmailağa’ya değil, Türkiye’ye operasyon
  13. 09:53 New York’ta Rıza Sarraf ve Halkbank aleyhine açılan tazminat davası beklemeye alındı
  14. 09:48 Karar yazarı Akif Beki: CHP ile Gezi mahkumlarını salma pazarlığı mı?
  15. 09:41 Bursa’da koltuk fabrikası iflas etti: Alacaklılar eşyaları yağmaladı
  16. 09:36 Bahar dizisindeki çekim hatası sosyal medyada gündem oldu
  17. 09:30 Serpil Çakmaklı yıllar sonra her şeyi itiraf etti: Aldatıldığımı gözlerimle gördüm
  18. 09:20 Karar yazarı Ahmet Taşgetiren: Belli ki 31 Mart sonrasında hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
  19. 09:12 Gazeteci Celal Başlangıç hayatını kaybetti
  20. 09:09 Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Mehmet Naci İnci, Turkcell’in yönetimine girdi: Maaşı 150 bin TL
ABC Kritik Haberleri