Anahtar Teknolojiler ve İnsanlığın Geleceği
Telos’a vardığımızda,
‘İnsan’ olarak kalıp kalmamaya karar vereceğiz.
Son bir hafta içinde uluslararası medyada yer alan iki haber beni bu makaleyi yazmaya yönlendirdi. Önce, ABD Hava Kuvvetleri yapay zeka operasyonları sorumlusu Albay Tucker Hamilton, bir simülasyon testinde yapay zekanın “görevini tamamlamasını önlediği için” komutanını öldürdüğünü açıkladı. Doğal olarak, ABD ordusundan daha sonra yalanlama geldi. Ardından ABD Başkanı Biden, Colorado’da, ABD Hava Kuvvetleri Akademisi mezuniyet töreninde; yapay zekâ ve üç boyutlu baskı gibi gelişmekte olan teknolojilerin, çatışmaların doğasını değiştirebileceğini söyledi. Joe Biden, bilim insanlarının, yapay zekânın insanın düşünme biçimini alt edebileceğinden endişelendiğini kaydetti.
Yazılarımı uzun zamandır takip edenler şu üç konuya özellikle dikkat çektiğimi bilirler;
- Yapay zekâ, kuantum uygulamaları, biyoteknoloji, nano-teknoloji ve robotlar gibi yeni teknolojilerin geleceğin savaşların yapısını değiştirmesi bekleniyor. Bence savaşın doğası değil, karakteri değişecek çünkü savaşın doğası hep önce görmek, hızlı hareket etmek ve yok etmek üzerine kurulu olacak. Konvansiyonel kuvvetler büyük ölçüde ortadan kalkacak ve savaşlar artık belirli bir kara parçası yerine daha çok uzaya ve siber uzaya taşınacak.
- Dünya orduları uzun zamandır muhtemelen 2035’lerde patlayacak Üçüncü Dünya Savaşı’na hazırlanıyor ve yukarıda bahsettiğim teknolojiler ilk insan benzeri (katil robotlar, cyborglar vb.) yapıları da içerecek. Bu savaş bizi yeni dünya düzenine, yeni ideoloji olan teknokratik materyalizme ve teknokratik diktatörlüğe götürecek. Bilim insanları ekonomiden, insan hayatına yeni dünya düzeninin kurallarına çalışmalılar.
- Bu teknolojiler aynı zamanda toplum hayatı kadar insanın kimliğini de değiştirecek; çipli insan, makine-insan gibi yeni insan tiplerinden sonra muhtemelen 2150’de ‘ölümsüz insan’a ulaşacağız ve Tanrı’da olacağız. Bu aslında kadim filozofların “telos” dediği yani evrimimizin amacı ve sonu olan konum. Bu konu da bilimin, görünen ve görünmeyen evreni birlikte çalışmasını yani metafiziğe dönüşü temsil ediyor.
1899 yılında ABD Patent Ofisi’nin başındaki Charles H. Duell, “icat edilebilecek her şeyin icat edildiğini” söylemişti. Bu ironi ile birlikte, bugün teknolojide geldiğimiz baş döndürücü ortama rağmen, hala gerçeklerden çok uzakta olduğumuzu biliyoruz. Bildiklerimiz, bilmediklerimiz yanında çok ufak bir parça. Hala evrenin temelini oluşturan kara maddenin ve kara enerjinin sırrını çözemedik, makro ve mikro evreni anlamamızı sağlayacak “her şeyin teorisi” yerinde sayıyor, zaman-mekânın ötesinde evrenin diğer boyutlarını keşfedecek metafiziği de oldukça uzağız. Üstelik insan hayatı ve yapısı yeni teknolojilerle şekillenirken, 2150’lerde insan olarak kalıp-kalmamaya karar vereceğiz.
Bu makalede ise, bugünden 2035’lere kadar olan geçiş döneminde teknolojiye özellikle anahtar teknolojilere dikkat çekeceğiz. 21. yüzyıl teknolojinin devrimsel çağını temsil ediyor. Son 30 yılda gittikçe hızlanan teknolojik gelişmeler dünyayı çok önemli değişimlerin eşiğine getirdi. İlginç olan eskiden teknolojiler, toplumsal hayata nüfuz ederken, diğer teknolojilerle birlikte yaşardı. Ama şimdi teknolojiler hızla gelişirken, öncekiler kullanımdan aynı hızla kalkıyor ve her gün yeni konseptler ve teknikler ortaya çıkıyor. Henüz oldukça başında olduğumuz bu yeni teknoloji devrimi içinde iki teknoloji alanındaki gelişmeler en çok ilgiyi çekiyor; yapay zekâ ve biyoteknoloji. Bilim ve teknolojinin getirmekte olduğu önemli yenilikler şu şekilde sıralanabilir;
- Uygulamalı meta malzemeler (üç boyutlu kompozit malzemeler),
- Aktif sensörler,
- Yüksek çözünürlüklü optik malzemeler, lensler vb.,
- Nano malzemeler,
- Enerji yoğunluğu artırılmış yakıt ve bataryalar,
- Biyokimya ve biyoloji mühendisliği (beyin-makine ilişkisi vb.),
- Sistemlerin entegrasyonu (küresel üretim, otonom robot sistemler, açık kaynak dizaynı, mikro-nano uydular, yakın uzay kabiliyetleri).
Yapay zekâ, insan hatalarını elimine etmenin yanında, insan kapasitesinin üzerine çıkacak kabiliyetler potansiyelini de temsil ediyor. Dijital teknoloji kullanan pek çok endüstri, yapay zekâ sistemlerini uygulayarak yenilikçi yöntemler peşinde koşuyor. Haberleşmede selüler teknolojisinin sağladığı veri paylaşımındaki artış 5G/6G ile çok daha büyük bir ölçek, aktarım ve hız kapasitesine ulaşıyor. Biyo-teknoloji alanındaki ile insan performansının üstüne çıkmayı hedefliyoruz. İnsan-makine ara yüzleri, yapay organlar, üzerinize takabileceğiniz işlemciler, beynimizdeki çip gibi yapay zekâlı diğer cihazlar ile 2040’larda yeni bir yaşama geçmeyi planlıyoruz. Ama bu da erken bir safha çünkü gen teknolojisinde sağlanacak gelişmeler ile yapay organlara da gerek kalmayacak, organlar kendiliğinden yeniden çıkacak.
21. yüzyıl “akıl çağı” olacak. Her şeyin (silah, araba, şehir, ziraat) akılısı olacak. Yapay zekâ, makineyi akıllı yapıyor. Yapay zekânın savunma sanayi ve savaş alanında büyük ölçüde kullanılacağı pek çok fırsat var. Nitekim, artan bir şekilde savunma ve modern savaş sistemlerinin entegre bir parçası haline geliyor. Yapay zeka, problemi çözmek için pek çok şeye entegre edilir, tek başına kullanılmaz ya da satılmaz. Pek çok analizciye göre, yapay zekâ teknolojisi henüz başlangıç safhasında olsa da uzun vadede neler getireceğini henüz kestirmek zor. Etik sorunlar kadar teknik açıdan emniyet zorlukları ile de karşılaşılabilir. Uzmanlar, algoritma ailesinin önümüzdeki 10 yıl içinde tam potansiyeline ulaşacağını öngörüyor ama yüksek güç kaynağına sahip çipler veya kuantum işlemecilerde önemli teknolojik gelişmeler de arkasından gelmeli. Yapay zekâ ve ile ilgili teknolojilerin olası potansiyeli şimdilerde belirsiz bir ortam yaratsa da yeni savaş ortamlarında üstünlük sağlamak için rekabet çoktan başlamış durumda. Bu rekabete girmeyen ülkeler, örneğin katil robotlar alanındaki gelişmeleri seyredenler, yarın savaşta bunlara karşı çaresiz kalacaklar. Geleceğin büyük ölçüde yapay zekâlı makine savaşları ya da ölümcül otonom silah ve araçların savaşı olacağından bahsediyoruz. Yüksek verim ve düşük bekleme süresi; yapay zekâ, büyük veri, otonomi, robotlar, eşyaların interneti ve e-ticaret gibi alanlarda büyük fırsatlar oraya çıkacak. Tabii bütün bu gelişmeler savunma sanayinin de ilgisini çekiyor. Yapay zekayı savunma alanında ve daha spesifik olarak savaşta nasıl kullanırız? sorusu yeni ve yaratıcı cevaplar aramaya devam ediyor. Bu makalede, bilim ve teknolojinin geçmişinden başlayarak, teknoloji yarışında bugün gelinen aşamayı, teknolojinin ekonomi ve savunma alanında uygulama biçimlerini ve insanın geleceğini sorgulayacağız. Tabii Türkiye ile ilgili de sözlerimiz olacak.
Anahtar Teknolojiler ve Dünya Sıralaması
Anahtar teknolojiler, geleneksel ulusal güvenlik, ekonomik refah ve günlük hayat anlayışının ötesinde dikine kaldıraç sağlama potansiyeli olan teknolojilerdir. ABD’ye göre bu teknolojiler daha çok yapay zekâ, yarı iletkenler, kuantum bilgi teknolojilerine uygulanabilir ve sanayi, savunma, ziraat ve tıp alanlarında önemi büyüktür. Diğer yandan bu teknolojiler, başka ülkelerin hassasiyetlerini kullanma imkânı vererek ulusal güvenliğe önemli avantaj sağlarlar.
“Anahtar (critical)” kelimesi literatüre daha 1920’lerde girdi ve ABD ordusu için ithal bağımlılığı olan malzemeler için kullanıldı. Bu kapsamda, ABD Kongresi kritik malzemelerin stratejik rezervi için kararlar almıştı. Daha sonra “anahtar” kelimesi ulusal güvenlik yanında ekonomik refah alanı için de kullanılmaya başlandı. 1990 yılında ABD hükümetinin savunma alanında yayınladığı kanun ile anahtar teknolojiler belirlendi ve kurumsal olarak Savunma Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Havacılık ve Uzay İdaresi tarafından takibe başlandı.
ABD Ulusal İstihbarat Konseyi’nin Küresel Trendler Raporu’na göre bazı teknolojiler diğer teknolojiler ile birlikte sadece ekonomi değil, toplum hayatında ve gücün doğasında da büyük bir dönüşüm yaratmaya aday. Şu anda yapay zekânın uluslararası sistemde nasıl yeni güç ve etki şekilleri yaratacağı üzerinde çalışılıyor. Yüksek performanslı hesaplama, malzeme modelleme, yapay zekâ ve biyomateryal teknolojileri bir araya gelecek ve dijital ekonomi, bu teknolojileri birbirine bağlayacak. 5G donanımı, yaratılan veri ve sağlanan milyarlarca sensör, alet ve bağlantı ve yapay zekânın gerçek zamanlı ayıklama ve analizi ile yeni bir dünya yaratılacak. Bunların hepsi kritik teknolojileri temsil ediyor.
Anahtar teknolojiler, ulusal güvenlik için büyük ölçüde risk teşkil eden mevcut ve yeni ortaya çıkmaktan teknolojilerdir ve bu alanda son 10 yılda özellikle ABD ve Çin arasında büyük bir yarış devam ediyor.
- “Anahtar” sıfatına uygun teknolojiler her ülke tarafından kendi değerlendirmesine göre seçilebilir. Teknoloji bilgi gerektirir ve bu bilgi aşağıdaki özelliklere sahiptir;
- Deney ve/veya bilimsel teoriye dayalı olarak sistemli ve pratik olmalıdır.
- Bilimsel alanda yeni keşifleri, mevcut bilgiyi veya ikisinin karışımını kapsamalıdır.
- Sadece anlamaktan öte bir hedefi uygulamak veya başarmaya yönelmelidir.
- Malzemeler, biyolojik sistemler veya matematik algoritmaların doğrudan kullanılmasını içermelidir.
- Yeniden üretilebilir ve transfer edilebilir olmalıdır.
Avustralya Stratejik Politika Enstitüsü’nün (ASPI), Mart 2023’de yayınladığı kritik teknolojiler raporuna göre;
- Savunma,
- Uzay,
- Robotik,
- Enerji,
- Çevre,
- Biyotekneoloji,
- Yapay zekâ,
- Gelişmiş malzemeler ve
- Kuantum teknolojileridir.
Avustralya Stratejik Politika Enstitüsü’nün raporuna göre, 44 Kritik Teknoloji ve liderlik yapan ülkeler Tablo 1’de yer almaktadır. Buna göre, 44 kritik teknolojinin 37’sine Çin liderlik etmektedir.
Aynı raporda gelişmiş uçak motorları ve hipersonik teknolojileri için dünyadaki ilk 10 araştırma enstitüsünün Çin’de bulunduğu ve dünyanın geri kalanına göre 9 kat daha fazla bilimsel değeri yüksek araştırma raporu yayınladıkları yer alıyor.
Tablo 1: Kritik 44 Teknoloji
Teknoloji | Lider Ülke | Tekn. Tekel Risk | |||
Gelişmiş Malzemeler ve Üretim | |||||
1. | Nano-ölçekli malzemeler ve üretimi | Çin | Yüksek | ||
2. | Kaplamalar | Çin | Yüksek | ||
3. | Akıllı malzemeler | Çin | Orta | ||
4. | Gelişmiş kompozit malzemeler | Çin | Orta | ||
5. | Meta malzemeler | Çin | Orta | ||
6. | Yüksek özellikli talaşlı imalat süreçleri | Çin | Orta | ||
7. | Gelişmiş patlayıcılar ve enerji malzemeleri | Çin | Orta | ||
8. | Kritik malzeme çıkarma ve işleme | Çin | Düşük | ||
9 | Gelişmiş mıknatıslar ve süper iletkenler | Çin | Düşük | ||
10. | Gelişmiş koruma | Çin | Düşük | ||
11. | Sürekli akım kimyasal sentezi | Çin | Düşük | ||
12. | Katkılı üretim (3D Baskı vb.) | Çin | Düşük | ||
Yapay Zekâ, Bilişim ve İletişim | |||||
13. | Gelişmiş radyo-frekans iletişimi (5G/6G dâhil) | Çin | Yüksek | ||
14. | Gelişmiş optik iletişim | Çin | Orta | ||
15. | Yapay zekâ algoritmaları ve donanım aksesuarı | Çin | Orta | ||
16. | Dağıtık defter teknolojisi (distributed ledgers) | Çin | Orta | ||
17. | İleri veri analitiği | Çin | Orta | ||
18. | Makine öğrenmesi (nöral ağlar ve derin öğrenme dâhil) | Çin | Düşük | ||
19. | Koruyucu siber güvenlik teknolojileri | Çin | Düşük | ||
20. | Yüksek performanslı hesaplama | ABD | Düşük | ||
21. | Gelişmiş entegre devre dizaynı ve üretimi | ABD | Düşük | ||
22. | Nöral dil süreci (konuşma ve metin tanıma ve analizi dâhil) | ABD | Düşük | ||
Enerji ve Çevre | |||||
23. | Güç için hidrojen ve amonyak kullanımı | Çin | Yüksek | ||
24. | Süper kondansatörler | Çin | Yüksek | ||
25. | Elektrik bataryaları | Çin | Yüksek | ||
26. | Işıl-gerilim (photovoltaics) | Çin | Orta | ||
27. | Nükleer atık yönetimi ve geri dönüşümü | Çin | Orta | ||
28. | Doğrudan enerji teknolojileri | Çin | Orta | ||
29. | Biyo-yakıtlar | Çin | Düşük | ||
30. | Nükleer enerji | Çin | Düşük | ||
Kuantum | |||||
31. | Kuantum hesaplama | ABD | Orta | ||
32. | Post-kuantum kriptografi | Çin | Düşük | ||
33. | Kuantum iletişim | Çin | Düşük | ||
34. | Kuantum sensörleri | Çin | Düşük | ||
Biyoteknoloji, gen teknolojisi ve aşılar | |||||
35. | Sentetik biyoloji | Çin | Yüksek | ||
36. | Biyolojik üretim | Çin | Orta | ||
37. | Aşılar ve medikal karşı tedbirler | ABD | Orta | ||
Algılama, Zamanlama ve Yönlendirme |
|
| |||
38. | Optik (fotonik) sensörler | Çin | Yüksek | ||
Savunma, Uzay, Robotlar ve Ulaştırma | |||||
39. | Gelişmiş uçak motorları (hipersonik dahil) | Çin | Orta | ||
40. | Drone, sürü ve işbirlikçi robotlar | Çin | Orta | ||
41. | Küçük uydular | ABD | Düşük | ||
42. | Otonom sistemler işletme teknolojisi | Çin | Düşük | ||
43. | Gelişmiş robotlar | Çin | Düşük | ||
44. | Uzaya atma sistemleri | ABD | Düşük |
Çin’in üstün olduğu ana alan savunma ve uzay ile ilgili teknolojiler. ABD istihbarat raporlarında da Çin’in nükleer yetenekli hipersonik füzeler üzerindeki çalışmalarına dikkat çekiliyor. Çin’den sonra gelen ABD ise yüksek performanslı bilişim, kuantum hesaplaması ve aşılar konusunda liderliği elinde bulunduruyor. Bu iki ülkeden sonra gelen ikinci kademe ülkelerine Hindistan ve İngiltere liderlik ederken; gruba Güney Kore, Almanya, Avustralya, İtalya ve daha az sıklıkta Japonya katılıyor. 44 kritik teknoloji içinde;
- İngiltere ve Hindistan, 29’unda,
- Güney Kore 20’si, Almanya 17’si,
- İtalya 7’si İran 6’sı, Avustralya 5’i, Japonya ve Kanada 4’ü,
- Singapur, S.Arabistan, Fransa, Malezya ve Hollanda ise 1’inde ilk beş ülke arasında yer alıyor.
Rapora göre, İspanya ve Türkiye genellikle ilk 10 ülke içinde yer almakla birlikte hiçbirinde ilk 5’e girememiş durumdadır.
Anahtar teknolojiler ulusal çıkarlara genel olarak üç alanda etki ederler;
- Ulusal güvenlik.
- Ekonomik refah.
- Sosyal uyum.
Ülkeler anahtar teknolojiler konusunda yapılacak çalışmalar için aşağıdaki plana sahip olmalıdır;
(1) Anahtar teknolojiler için bir yol haritası belirle; ulusal seviyede bir teknik direktif yayınlayarak; sanayi, akademi ve uluslar arası ortakları ortak bir vizyon dahilinde bir araya getir.
(2) Sinerji alanlarını belirle ve uygulamaya geç; anahtar teknolojilerden savunma, sanayi, sosyal projeler vb. arasında sinerji yaratacak sektörleri belirle, kamu ve özel fonların dengeli desteğini sağla ve aktörleri eyleme geçir.
(3) Çalışmaların sürekliliğini ve hızını sağlamak için yeterli bir yönetim sağla; anahtar teknolojiye gidecek en kısa yolu belirle, özellikle ticari uygulamaları için gerekli olduğunda liderliği sağla.
(4) Teknik literatürü geliştir; bütün teknoloji alanlarında yayın, patent ve diğer bilimsel çıktıları artır, hedefine yönelt.
1954 yılında ABD’deki Bell Laboratuarunda çalışan bilim insanları ilk silikon güneş enerjisi paneli icat etmişlerdi. 1978 yılında ABD, küresel güneş enerjisi pazarının %95’inden fazlasını kontrol ediyordu. 2021 yılında bu oran %6’ya düştü. Çin şimdi bu pazarın %70’ini kontrol ediyor. Benzer şekilde hipersonik füze teknolojisi 1960’larda ABD’de geliştirilmeye başlandı ama Çin kısa sürede bu teknolojiyi de kopyaladı.
Çin’in Teknoloji Alanında Espiyonaj Faaliyetleri
1949 yılında savaş ve devrimle kurulan Çin, Rusya ve ABD ile rekabet edecek ne bir ekonomiye ne de askeri teknolojiye sahipti. 1950’lerde Sovyetler Birliği’nin transferleri biraz açığı kapattı. ABD ise 1970’ler ve 1980’lerde Avrupa’ya teknoloji transferi yapıyordu. Çin’in Kültür Devrimi bilim ve teknolojiyi yok etti ve eskisinden daha kötü bir duruma düştü. Sonra Çin, yasal teknoloji transferi yanında sanayi casusluğuna başladı. Çin Komünist Partisi, Rusya ve ABD’den silah teknolojisi çalacak bir gelenek oluşturdu. Çinli casuslar yıllar içinde çok daha yetenekli hale geldi.
Önce 1961 yılında Rusya ile gerginlik devam ederken yeni MİG-21 savaş uçağı ile ilgili taslakları ve malzemeleri kopyaladılar. Çinliler, 1960’ların sonuna gelindiğinde bu taslaklardan kendi J-7’yi ürettiler. Amerikalılar J-7 uçaklarından Sovyetlerle savaşa pilotlarını hazırlamak için satın aldılar.
1990’lara gelindiğinde Sovyetler Birliği çökmüş ve savunma sanayi müşteri arıyordu. Çinliler ise Tiananmen Meydanı olayı nedeni ile Batı tarafından ambargo yaptırımına uğramıştı. Çinlilerin, Ruslardan aldığı Su-27 savaş uçakları, Çin’in bugün en tehlikeli hava kuvvetlerine sahip olmasını sağladı. Lisans anlaşmasını ihlal ederek, Çinliler Su-27’den kendi uçak elektroniği ile J-11 savaş uçaklarını ürettiler.
Şekil 2: Çin Komünist Partisi teknoloji Transferi Faaliyetleri
Çinliler ABD’den çaldıkları geliştirilmekte olan F-35 savaş uçağı taslakları ile kendi J-31 uçağını yapıyorlar. J-31’de tıpkı F-35 gibi çift motorlu ve görünmezlik teknolojisine sahip.
Çin hükümeti, NASA’dan kopyaladıkları ile şimdi yeni küresel diyafram teleskopları ile uzayda hayat belirtileri arayacak. 500 metre genişliğindeki teleskop, radyo sinyalleri ile bilgi toplayacak.
ABD istihbaratına göre, Çinli hackerlar, Amerikalı şirket General Atomics’ten İnsansız Hava Araçları (İHA) taslaklarını kopyaladılar. Yeni Çin İHA’ları büyük ölçüde görünüm ve performans olarak Amerikalılarınkine benziyor.
Vietnam Savaşı sonrası ABD ordusu, gece görüşe büyük yatırım yapmıştı. Geliştirilen gece görüş cihazları askerlere, zırhlı araçlara ve uçaklara monte edildi. Çinliler siber espiyonaj ve iş adamı kılığındaki casuslar ile bu teknolojiyi de elde ettiler.
Çin espiyonaj faaliyetlerinin ana programlarından birisi yabancı bilim insanlarının devşirilmesidir. Çin, 2008 yılından beri 200 ayrı ajan devşirme programında 60.000 bilim insanını devşirdi.
Bugün küresel düzeyde bilim ve teknolojinin liderliğini, 2000-2016 yılları arasında bu alanda küresel harcamaların %25.1’ini yapan Çin elinde bulunduruyor. Ruslar, ABD’ye karşı kendilerini korumak için hipersonik füzeler peşinde. İran ise gayretlerini siber ve elektronik saldırıya yoğunlaştırdı. ABD, Çin espiyonajına karşı ne tedbir alırsa alsın, teknoloji akışını durdurmanın imkânsız olduğunu düşünüyor.
Türkiye
Türkiye’de bilim ve teknoloji faaliyetleri merkezi olarak TÜBİTAK tarafından planlanıyor ve üniversiteler ve araştırma enstitüleri sorumluluk alıyor. Küresel Yenilik Endeksi’ne göre Türkiye 2021 yılında 41. sırada yer aldı. Daha önce 44 anahtar teknolojinin hiçbirinde ilk 5’e giremediğimizi belirtmiştik.
2017 yılında iş dünyasının araştırma ve geliştirme faaliyetlerine verdiği fon desteği ilk defa kamu ve yüksek eğitim sektörünün birlikte verdiği desteğin üstüne çıktı. Ancak, iş dünyası yatırımlarının çoğu askeri ve çift kullanımlı teknolojilere harcandı. Söz konusu yenilikler ekonomi sektörüne orantılı bir şekilde yansımıyor.
Tablo 2’de Türkiye’nin 60 ülke içinde İş Yeteneği ve Teknoloji, Veri kullanımı uyumu alanında en düşük 10 ülke içinde olduğunu görüyoruz.
Tablo 2: 60 Ülke Sanayilerinin Teknoloji, Veri ve İş Yetenek Sıralaması
En Yüksek 10 | En Düşük 10 | ||||
S.No. | İş Yeteneği | Teknoloji | S.No. | İş Yeteneği | Teknoloji |
1. | Finlandiya | Arjantin | 51. | Ekvator | G.Kore |
2. | İsviçre | Çekya | 52. | BAE | Vietnam |
3. | Avusturya | Avusturya | 53. | Nijerya | Türkiye |
4. | Hollanda | İspanya | 54. | Endonezya | Endonezya |
5. | Belçika | Polonya | 55. | Güney Kore | Filipinler |
6. | Yeni Zelanda | Belarus | 56. | Türkiye | Bangladeş |
7. | Almanya | Almanya | 57. | Pakistan | Mısır |
8. | İsveç | İsveç | 58. | S.Arabistan | Kenya |
9. | Avustralya | Belçika | 59. | Bangladeş | Pakistan |
10. | Kanada | Finlandiya | 60. | Mısır | Nijerya |
Türk şirketleri arasında Aselsan tüm patentlerin % 54’üne sahip. İhracatta ise savunma havacılık önde gelen sektör olmaya devam ediyor.
Ulusal yenilik sistemine araştırmacıların katkıları da düşük seviyede kalmaya devam ediyor. Hatta 2016-2018 döneminde bilimsel katkı %5.2 düştü. Üniversiteye girişte doğal bilimleri, matematik, istatistik ve bilgisayar bilimlerini seçenler %2 civarında iken, OECD ülkeleri ortalaması %6.
Bilim ve teknoloji faaliyetleri en çok İstanbul ve Ankara’da gerçekleşiyor. Özet olarak, Türkiye’de bilim ve yenilik büyük ölçüde hükümetin liderliğinde bir alan ve ağırlık savunma alanlarına verilmiş durumda iken, ekonomiye katkısı unutulmuş durumda.
Makalenin devamı ve geniş versiyonu için;
https://www.academia.edu/102837501/Anahtar_Teknolojiler_ve_İnsanlığın_Geleceği
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.