Prof. Dr. Sait Yılmaz
Prof. Dr. Sait Yılmaz - Yazar

Avrasya’da enerji jeopolitiği değişirken Türkiye ve Türk Dünyası

Avrasya jeopolitiği hızla değişiyor. Kıtanın özellikle kuzey ülkeleri için ekonomiler tek metaya yani enerjiye dayalı olduğu için bu oyunda herkes kendi payını korumaya çalışırken, Ruslar başkalarının kaynaklarını da kontrol etme arayışı ile de facto projeler ortaya atıyorlar. Çin’in Kuşak ve Yol Projesi, bir yandan ABD küresel hegemonyasına meydan okurken, diğer yandan Avrasya’da oluşturduğu ekonomik savaş koridorları ile Rus dünyası rekabet halinde bir Çin dünyası kurmaya çalışıyor. Rusya’nın etki bölgesi ile Çin’in orta koridoru arasında sıkışan Türk Dünyası edilgen konumunu aşmaya çalışıyor. Çin’in Doğu-Batı istikametindeki koridorlarına karşı Ruslar, Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru (INSTC) ile Arktik Bölge’den Hint Okyanusu’na kadar inmenin hesaplarını yapıyorlar. Çin, Arktik bölgedeki kuzey rotasını Rusya’ya tamamen bırakmamaya kararlı gözüküyor. Öte yandan, Ruslar, NATO’yu tehdit gösterip, Azak Denizi ve Ukrayna’nın Karadeniz kıyılarının büyük bölümünü ele geçirerek, önemli jeopolitik kazançlar sağladılar. Bu makalede, Avrasya’daki jeopolitik gelişmelerin Türkiye ve Türkiye Dünyasına etkisini ve Rusların niyetlerini sorgulayacağız.

Amerika kaya gazıyla Avrupa’ya girmek ve Rus gazının yerini almak istiyor. Halen ABD’nin Asya ve Hazar bölgesinde etkinliği yok, bölgede kaybolan rolü sebebiyle de enerji politikaları değişmiş durumda. Eğer Türkiye, yenidünya düzeninde oluşan yapıda kendini iyi konumlandırırsa Hazar enerji kaynaklarının kapısı Anadolu’ya da açılabilir.

2021 yılında Rusya’dan 155 milyar m3 gaz alan Avrupa’nın depoları %83 (113 milyar m3) dolu. Bu yıl gelenler; Norveç; 11, Azerbaycan 2, Cezayir 2-3. Katar’ın Asya ile uzun vadeli anlaşmaları var. Türkiye’nin dışlandığı Doğu Akdeniz’in oyuna tam olarak katılması için 10 yıla ihtiyaç var.

Batı şu anda Ruslardan doğal gaz almak yerine;

(1) Sıvılaştırılmış doğal gaza (LNG) başvuruyor özellikle ABD ve Mısır’dan LNG trafiği başlattılar. Kendi aralarında EMFG çalışıyor.
(2) Doğal gaz yerine kömür kullanmaya başladılar. Kapanan kömür santralleri ve nükleer santraller tekrar açılıyor.
(3) Yenilenebilir (güneş, rüzgar vb.) enerji kullanımını artırmaya çalışıyorlar.

Doğu Akdeniz Gaz Forumu (EMGF), 2019 yılında GKRY, Mısır, Fransa, Yunanistan, İsrail, İtalya, Ürdün ve Filistin tarafından kuruldu. İlgili anlaşmaların imzalanmasından sonra 9 Mart 2021’de yasal olarak yürürlüğe girdi ve karargâhı Kahire’de. Daha çok Mısır, GKRY, Yunanistan ve Mısır arasında resmi olmayan bir forum niteliğinde ve kendi aralarında petrol ve doğal gaz çıkarma ve üretme anlaşmaları imzalamış durumdalar. Ana şirketleri Total, Eni, Novatek ve Exxon. 2021 yılında gruba Fransa katıldı, BAE’nin üyelik talebini ise Filistin veto etti. 15 Haziran 2022’de EGMF; AB, Mısır ve İsrail’in Rusya’ya olan gaz bağımlılığını azaltmak için bir anlaşma yaptıklarını açıkladılar. Anlaşmaya göre, İsrail gazı boru hattı ile Mısır sahilindeki LNG terminaline getirecek ve buradan tankerlerle Avrupa’ya taşınacak. Anlaşma sonrası AB Komisyonu, Ukrayna Savaşı nedeni ile yaşadığı tahıl krizi için bu yıl 104 milyar dolar gönderdi, önümüzdeki sene is 3 milyar Avro civarında yardım planlanıyor.

Batı, Rusların doğal gazı yerine ayrı bir enerji jeopolitiği geliştiriyorlar. Rusya’dan sonra kapasitesi olan alternatifler İran, Katar ve Türkmenistan. Özellikle Katar ve Mısır doğal gazını Avrupa’ya getirmek peşindeler. Buna İsrail de katılmak istiyor ve böylece Doğu Akdeniz önem kazanıyor.

Özbekistan ve Kazakistan’da bize gönderecek kadar gaz yok. Mantıklı olan Hazar’dan Türkmenistan-Azerbaycan-Türkiye hattı çekmek; Rusya izin vermiyor, Azerbaycan ise Türkmenistan ile rekabet halinde olduğundan Batıya Türkmen gazı ulaşsın istemiyor. Türkmenistan doğal gazının Türkiye’ye ulaştırılması için 3 alternatif üzerinde çalışılmaktadır; Hazar üzerinden TANAP hattının kullanılması, SWAP anlaşması veya gemiler ve gemilerden sonra boru hattı. Rusya-Ukrayna arasındaki kriz nedeniyle kuzey koridorunun riskli hale gelmesi ile orta koridor çok daha cazip hale geldi. Hazar geçişinin kullanılması için deniz yolu, demir yolu ve hava yolu lojistik altyapısının oluşturulması önemli. Ama Türkmen gazını ise Rusya ve İran engellemeye çalışıyor.

Şimdi herkes boru hatlarının riskini gördü ve olay LNG’ye kaydı. LNG, Soğutma işleminden geçirilen doğal gaz, sıvılaştırma sonucunda 600 kat küçülerek enerji ihtiyacı olan yerlere kolayca taşınabilir. Boru hatları riskli, patladı mı gaz yok ve bağımlılık yaratıyor, çare LNG ve serbest piyasa. Mısır’dan doğal gaz LNG olarak piyasalara gidiyor. İran ile normalleşme ile LNG Avrupa’ya gidebilir veya Türkmen gazı İran üzerinden LNG’ye çevrilip gelebilir.

Ukrayna’da köşeye sıkışan Rusya Federasyonu ise ayakta durmakta zorlanıyor. Bir yandan Türkiye üzerinden Batı ambargolarını delmek ve Avrupa’yı bölünmüş durumda tutarak, Batı ittifakını kırmak istiyor, diğer yandan ABD’deki seçimleri etkileyerek, Trump tipi bir liderle hedef olmaktan kurtulmayı umuyor. Ancak, 142 milyonluk nüfusu ile 300 milyonluk Türk Dünyasını şantaj altında tutan Ruslar, INSTC ve diğer Çin projeleri ile Türkiye’nin Azerbaycan ve Türkistan ile bağlarını koparmak istiyor. Bu konuda İran ile de işbirliği içinde. Özet olarak ne Çin, ne Rusya ne de İran, Türkiye ve Türk Dünyası’na dosttur ve tehdit olarak görmektedir.

Ruslar, Karadeniz’deki Türk MEB’inden bedava geçiş yapıyor yani her durumda kendi çıkarlarını maksimize ediyorlar. Putin, aylardır Rusya’nın kapısını gaz fiyatlarında indirim için aşındıran Türkiye’yi aniden enerji merkezi yapmaktan bahsetti ama Türk enerji bakanlığının bile bundan haberi yoktu. Türkiye’nin bırakın enerji merkezi olmayı, yıllık 60 milyar m3 ihtiyacını karşılamakta bile zorlanıyor.

Türkiye’nin enerji merkezi (Hub) olabilmesi için;

(1) Türkiye’ye gelen gaz ihtiyacından çok fazla olmalı ve bunları depolayıp satacak bir borsa oluşturmalıdır; mevcut bu gazı getirecek boru hattı vardır ne de yeterli depo. Yerin 2000 m. altından geçecek boru hatları teknolojisi Ruslar da yok, Almanlar bunu yapabilir. Rusya, 2014 yılında kendi kendine Türk Akımı projesini başlattığında da Türkiye’yi enerji merkezi haline getirmekten bahsetmişti. Ama uygulamada böyle olmadı, Rusya sattı, biz koridor olmaya devam ettik.

(2) Enerji merkezi olmak enerjinin satışında söz sahibi olmak yani üretici ülkelerden aldığınızın üzerine fiyat koyarak satmanız (re-export hakkı) demektir. Doğal gazı satabilmeniz için bir “doğal gaz piyasası borsası” oluşturmanız gerekir. Avrupa’da çeşitli ülkelerde sekiz tane var. Burada alıcılar, satıcı ile bir araya geliyor ve bir fiyat oluşuyor.

(3) Doğal gazda %40 Rusya’ya bağımlı olan Avrupa artık Ruslardan gaz almak istemiyor veya en aza indirmeye çalışırken, ambargolara da katılmayan Türkiye’nin Rus gazını pazarlamaya kalkması daha çok tepki doğuruyor. Ukrayna’da sıkışmış Rusya için enerji bir silah ve Türkiye bu silah da sadece değişebilir bir şarjör olabilir. Özetle, enerji merkezi olduğunuza göre doğal gazı satmanız lazım ama müşteriler Rus gazını tercih etmeyebilir.

Rusya ikili bir oyun oynuyor; bir yandan Avrupa’ya gaz satışı ile sıkıştırarak siyasi olarak yaptırımları aşmak isterken, Türk Dünyası’ndan gelen gazları birleştirerek kendi kontrolüne almayı hedefliyor. Bu durum, Sovyetler Birliği döneminden beri devam ediyor. Özellikle doğal gazın en bol olduğu Türkmen gazının Anadolu’ya bağımsız olarak ulaşmasını İran ile birlikte engelliyorlar. Yakın zamana kadar bahaneleri Hazar Denizi’nin statüsünün belli olmaması idi. Şimdi ise tüm hatları kontrol etmek için kendi üzerinden gitmesini istiyor ve sanki çevreci ülkeler imiş gibi Hazar Denizi’nden çıkan havyarın yok olacağı gerekçesini öne sürüyorlar.
turkiyeden-gecen-enerji-hatlari.jpg
(Türkiye’den Geçen Enerji Hatları)

Türkiye, şu an 3 ülkeden petrol ve doğal gaz alıyor. Bu ülkeler Rusya, İran ve Azerbaycan (BTE, TANAP). Bunların dışında dış spot (LNG) (borsadan) ya da Cezayir LNG’sini tankerler ile alabilirsiniz.

Türkiye, öncelikle Rusya’ya olan bağımlılığını azaltmalı, ilişkilerdeki kırılganlığı ve jeopolitik konjonktüre hazır olmayı göz önüne alarak alternatif kaynaklar geliştirmelidir.

Türkiye enerji tedarik kaynaklarını çeşitlendirmeli, Rusya’yı değil Türk Dünyasını tercih etmelidir. Çözüm Hazar’dan gelecek Türkmen gazı olabilir.

Makalenin devamı ve geniş versiyonu için;

https://www.academia.edu/89036818/Avrasyada_Enerji_Jeopolitiği_Değişirken_Türkiye_ve_Türk_Dünyası

Toplam 3228 defa okunmuştur.

Prof. Dr. Sait Yılmaz diğer yazıları:

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.