Prof. Dr. Sait Yılmaz
Prof. Dr. Sait Yılmaz - Yazar

Biden ve Türkiye

Joe Biden, 20 Ocak’ta ABD başkanlık görevini devralmayı beklerken, ABD dış politikası tıpkı Türkiye ile ilişkilerinde olduğu gibi gerçek bir yol ayırımında. Biden, Türkiye’ye karşı hangi politikayı izlerse izlesin hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. ABD, büyük güç mücadelesi dönemine giriyor ama askeri bir çatışma dönemine henüz girmek istemiyor. Temel amacı,  Rusya ve Çin etkisi ile mücadele ederken, kendi gündemini uygulamak ve eski güçlü konumuna dönmek. Trump, başkanlığı döneminde Amerikan Savunma Bakanlığı, Dışişleri ve istihbaratını dikkate almadı, ABD’nin ittifaklarını zayıflattı, düşmanlarının önünü açtı ve Amerikan değerlerini hiçe saydı. Şimdi bu hataları gidermek Biden’ın ana görevi oldu.

Joe Biden, ülke içinde pandemi, ekonomik çöküş, ırkçı kutuplaşma yanında Amerikan demokrasisi ve birliğinin sorgulandığı bir dönemde başkan oluyor. ABD için dış politikada şu anda en önemli zorluklar; Çin, Rusya, Kuzey Kore, İran yaptırımları ve iklim konusu. Bu beşliden sonra altıncı olarak Türkiye geliyor. Çünkü Türkiye bu beşlinden ikisine doğrudan etki ediyor; Rusya ve İran. Diğer bir etkisi ise sekiz ya da dokuzuncu sırada olan terörizmle mücadele alanında. Kariyerini Türkiye düşmanlıkları üzerine yapmış, Yunan ve Ermeni lobisine yakın ve Kürt sempatizanı Biden’ın Türkiye ile ilgili pek dostane olmayan niyetleri var. Bu makalede, önce Biden’ın jeopolitik oyun planını sonra ABD-Türkiye ilişkilerinin yakın geleceğini inceleyeceğiz.

Biden’ın kişiliği..

Biden, 2011-2016 arasında Obama’nın yardımcısı olarak defalarca Türkiye’ye geldi. Biden’ın Türkiye ile ilgili gündeminde; Suriye’nin kuzeyi, IŞİD ile mücadele ve ABD’nin YPG’ye verdiği askeri ve lojistik destek vardı. Biden’ın işi Türkiye’yi oyalamaktı, ABD derin devleti gibi o da Kürt projesinin peşinde idi. Washington ve Suriye’nin kuzeyi arasında bond çantasında sakladığı gizli dosyalarda yazılı önemli işleri yaptığını düşünüyordu. Türkiye ancak Ekim 2019’da Trump’tan Suriye’nin kuzeyine girmek için onay alabildi.

Ankara’ya göre, Biden ile ilişkilerin normale girmesi bir geçiş dönemi gerektiriyor. Biden, zik zak yapan biri; 2014 ve 2016’da hemen öncesinde Erdoğan hakkında söylediği sözler için özür diledi.

            Biden’ın Kürt sempatizanı olduğu biliniyor ve bunun Ortadoğu’daki ABD politikalarında etkisi olacak. 2000’lerin ortasında Biden, Irak’ın üç de-facto devlete bölünmesinden ve birinin Kürt devleti olmasından yanaydı. ABD, Suriye’nin kuzeyinde YPG’ye silah ve araç göndermeye başladığında da başkan yardımcısı idi.

Aslında Biden kariyerini Türkiye’ye geleneksel olarak düşman gruplar ve oluşumlar üzerine yapmıştı. Ekim 2020’de seçim kampanyasında yayınladığı “Yunanistan İçin Vizyon” başlıklı resmi açıklamaya bakalım;

Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs’ı işgali kabul edilemez. İki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı bir federasyon dâhilinde adayı birleştirecek bir çözümü destekliyorum.”

Biden, yakın zaman önce Trump yönetimine Türkiye’nin Yunanistan’a karşı provokatif davranışlarından dolayı kuvvet tehdidi de dâhil baskı yapma çağrısında bulunmuştu. Yetmedi, Biden İstanbul’daki Ekümeniklik iddiasının ve 2011’de ziyaret ettiği Patrik’in kuvvetli destekçisi. Bartholomeos’un Ankara’dan isteklerini destekliyor.

Biden, her zaman Yunan-Amerikan toplumunun bir dostu oldu ve onlardan sürekli destek aldı. Doğu Akdeniz’deki gelişmeler için Yunanistan’ın sözünü dinleyeceğinden şüphe yok. Trump’ın tersine Biden, Türkiye’nin uluslararası hukuka uymadığını, NATO’ya ilişkin yükümlüklerini yerine getirmediğini, Yunan hava sahasını ihlal ettiğini düşünüyor.

Diğer bir sıkıntılı konu Ermeni soykırımı iddiaları. Nisan 2020’de Biden, başkan seçilirse iddiaları resmen tanıyacağını açıkladı. Bu konu, 24 Nisan’da Biden ile Türkiye ilişkilerinde ilk önemli test günü olabilir.

ABD’nin Ankara’nın liderliğine bakışı şöyle özetlenebilir; Irak, Suriye ve Libya’dan Doğu Akdeniz’e eski Osmanlı topraklarına dönmek isteyen, Yunanistan ile askeri gerginlik yaratan, eski Sovyet silah sistemlerini alan ve Kudüs’ü özgürleştirerek Müslümanların başkenti yapmak isteyen bir Türkiye.

Aralık 2019’da ortaya çıkan bir videoda Biden, New York Times ile mülakatında; Türkiye’deki rejimleri ile ilgili sert eleştiriler bulunuyor ve “darbe ile değil ama seçim süreci” ile iktidar değişikliğinden bahsediyordu.

            Başkanlık seçimi döneminde Trump’tan yana tavrını belli eden Ankara, Biden’ın başkanlığını en son tebrik eden NATO ülkesi başkenti oldu.

Biden ve Türkiye..

Ocak ayında başkanlık görevini alacak Joe Biden’ın önceliği ülke içi olacak; salgınla mücadele ve ekonominin düzeltilmesi en acil konular. Dış politikada ise Çin ana hedef tahtasına oturtulurken, Ortadoğu’da hızlı değişimler bekleniyor. Bu değişimler Türkiye ile ilişkilerinin geleceğini de etkileyecek. Trump döneminde Türkiye-ABD ilişkileri için başkanlık düzeyinde özel ilişkiler öne çıktı. Biden’ın bu kişisel ilişkilerden hiç mutlu olmadığını ve Ankara için olumsuz pek çok görüşünü saklamadığını biliyoruz.

ABD’nin asker, istihbarat ve diplomasi bürokrasisi içindeki derin devlet, Türkiye konusunda ikiye bölünmüş durumda. Pragmatik olanlar Türkiye ile olan ilişkileri çok fazla bozmak istemezken, ideologlar sert yaptırımlarla kuvvetli bir mesaj vermek istiyor. Ancak iki grup şu konuda birleşiyor; “yaptırımlar Türkiye’yi istenen yola sokacak kadar büyük olmalı”. Amerikalıların diğer bir değerlendirmesi ise şöyle; Rus-Türk Stratejik Ortaklığı bir jeopolitik gerçek olsa da bir yere varamaz ama Amerikan-Türk Stratejik Ortaklığı da tamir edilemeyecek kadar hasar gördü.

            ABD, Türkiye ve Rusya’ya karşı ikili çevreleme stratejisi izleyecek. Bu durum önümüzdeki 4 sene Türkiye için kuvvetli yaptırımlar demek. ABD’nin koşulları tabii ki Rusya’dan uzak durmak ve bağımsız politikalar izlemekten vazgeçmek ile sınırlı olmayacak.

            Amerikalıların Suriye’de Ruslar, Esat ve İranlıların sevmeyeceği bir A Planı var. Bir de içinde SDF’nin olduğu B Planı. Yani SDF, B planı için elde bulunduruluyor. A Planı nihai bir barışa esas olursa SDF’nin Esat ile kaynaşmasında bir sorun görmeyecekler. YPG ise Kandil, Türkiye, Rusya ve ABD’nin çıkarları içinde bir denge bulmaya, kendi nüfusunu korumaya, kontrolü altındaki bölgeleri elde tutmaya ve bölgesindeki Arapları idare etmeye çalışıyor.

Libya’da da ABD’nin BM’nin tanıdığı ve Türkiye’nin desteklediği Ulusal Sözleşme Hükümeti’nin yanında olacağı ve Biden’ın Rusya’ya karşı daha baskıcı olmasının Türkiye’nin de işine geleceği öngörülebilir. Biden’ın diğer NATO ülkelerini Libya’ya silah ambargosuna zorlaması ve BAE’yi ambargoyu ihlal etmekle suçlaması Ankara’nın en çok mutlu olacağı politikadır.

Biden, Doğu Akdeniz’de Avrupa Birliği ile birlikte Türkiye’ye karşı koordineli bir eylem planı uygulamaya hazırlanıyor.

Makalenin devamı ve geniş versiyonu için;

https://www.academia.edu/44783045/Biden_ve_Türkiye_

Toplam 3071 defa okunmuştur.

Prof. Dr. Sait Yılmaz diğer yazıları:

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.