Dağlık-Karabağ Savaşı’ndan çıkarılacak dersler...
“Siz savaş ile ilgilenmiyor olabilirsiniz ama
savaş sizinle ilgili olabilir.”
Lev Troçki (1913).
Dağlık Karabağ'da Eylül-Kasım aylarında Azerbaycan tarihi için bir dönüm noktası yaşandı. Hezimete uğrayan Ermenistan, 10 Kasım Anlaşması ile Ağdam ve Kelbecer'in ardından stratejik önemdeki Laçin koridorunu da 1 Aralık itibariyle geri verdi. Düşünün, Kelbecer, tüm Ermenistan’ın su ihtiyacının %85’ini karşılıyordu. Ellerindeki tek su kaynağı olan Sevan Gölü de zehirlenir ya da kimyasal atık karışırsa kullanılamaz hale gelir.
Azerbaycan ve Ermenistan arasında altı hafta süren Dağlık-Karabağ savaşında, Rusya’nın aracılığıyla yapılan ateşkes anlaşması Azerbaycan’ın zaferini temsil ediyor. Ancak, bu bir ateşkes anlaşması, sadece çatışmalar donmuş durumda; tıpkı Kıbrıs ya da Kore’de olduğu gibi ateşkes anlaşmasına rağmen barış anlaşması gelmeyebilir. Bu makalede, savaşın olası sonuçları ile birlikte tarafların hatalarına ve alınacak ilk derslere yer vereceğiz.
Ermenistan’ın siyasi hataları..
2018 yılında Kadife Devrim ile iktidarı ele geçiren Nikol Paşinyan ise önce barış sürecine başlamaya istekli gibi gözüktü. Azerbaycan, Paşinyan’dan ümitli idi ve Ekim 2018’de Duşanbe’de iki ülke lideri gerginliği azaltmaya karar verdiler. Uzun bir zaman sonra durum ilk defa olumlu idi. Ancak 2019’da AGİT’in Madrid Prensipleri süreç için 2007’deki görüşmeleri temel alınca Paşinyan tavır değiştirdi. Paşinyan ayrıca Dağlık-Karabağ’daki işgal yönetiminin görüşmelere katılmasını isteyerek formatı da değiştirmek istedi. Ağustos 2019’da Karabağ’da yaptığı konuşmada ise “Karabağ Ermenistan’dır” diyerek eski sürece dönmüş oldu ve barış süreci kesildi.
Ermeni liderler belki de dikkatsizce ya da farkında olmadan Türkiye’yi de daha doğrudan çatışmanın içine çektiler. Ermenistan başkanı ve başbakanı Sevr Anlaşması’nın 100. Yılı anma töreninde Türkiye’nin doğusuna ait iddialarını dile getirdiler.
Bütün bu gelişmeler Ermeni liderlerin dört vahim hesap hatası yaptıklarını söyleyebiliriz;
(1) Ermenistan’ın Karabağ’ın etrafında işgal ettiği topraklar için “özgürleştirilmiş” ifadesini kullanması, diplomasiye öncelik veren Azerbaycan için askeri seçeneğin tek seçenek olduğu sonucunu doğurdu. Savaş işgal edilen topraklarda olduğu sürece uluslararası toplum ses çıkarmayacaktı.
(2) Ermenistan, Rusya’dan umduğu desteği alamadı. Rusya, Ermenistan üzerinde öyle bir güce sahipti ki Azerbaycan ile de flört etmesinde bir sakınca yoktu. Putin’in baskınsa rağmen Azerbaycan, Avrasya Ekonomik Birliği’ne girmezken, Ermenistan’ın bu düşünecek bir manevra alanı bile yoktu. Putin, Azerbaycan’ı da kendi ekseninde tutmak istiyordu. Rus stratejisi, Ermenistan’ı daha büyük jeostratejik etkisi bölgesinde Gürcistan ve Azerbaycan üzerinde oynamak için bir vasıta olarak görüyordu. Ruslar, Azerbaycan’a silah ve mühimmat satıyor ve Ermenistan’a sattıklarından çok daha fazla para alıyordu. Ermenistan, kötü bir poker oyuncusu gibi Rusya yardıma gelecekmiş gibi blöf yapmaya devam etti.
(3) Ermeni liderler, Güney Kafkasya ve Ortadoğu arasındaki bağlantıyı, özellikle Türkiye’nin bölgedeki rolünü analiz edemediler. Ankara, Moskova ile Suriye ve Libya’da karşı karşıya. Ermenilere göre Türk drone’ları Rus savunma sistemlerine galip geldiler. Libya’daki Türk drone’ları Ermenilere bir ders olmadı. Şubat 2020’de Ankara, Karabağ konusunun Azerbaycan kadar Türkiye’yi de ilgilendirdiğini açıkladı. Türkiye’nin yaklaşan rolünü göremeyen Ermeni liderler üstüne Sevr ile ilgili açıklamalar yaptılar.
(4) Son olarak, Ermenistan, Azerbaycan’ın son dönemde değişen iç dinamiklerini fark edemedi. Uzun bir zamandır etrafındaki çeşitli oligarkların çemberinde olan İlham Aliyev, bu grupları uzaklaştırırken devleti daha etkili hale getirdi. Böylece daha iddialı bir yaklaşım ile daha radikal çözümlere yöneldi.
Siyasi tecrübesi az olan başbakan Nikol Paşinyan, ülkesinin ve bölgenin jeopolitiğini okumakta yetersiz kaldı. Sözlerinin Moskova ve Bakü’de nasıl okunacağının da farkında değildi.
Ermenilerin askeri hataları..
Sözde Arsak Cumhuriyeti başkanı Arayik Harutyunyan’ın açıklamaları ise askeri sahada başarısızlıkların nedenleri hakkında ipuçları verdi. Örneğin 3 Ekim’de Azerbaycan güçlerinin taarruzları Magatis’e ulaştığında geriden destek gelmediği için Yehniker bölgesine çekilmek zorunda kaldıklarını söyledi. Ancak, Yehniker’de Ermenistan’ın seçilmiş güçleri ve özel kuvvetleri olduğu halde, kendi birliklerinin oraya gitmediğini ve yalnız bırakıldığını açıkladı. Harutyunyan, Ermeni güçlerinin en büyük sıkıntısının ciddi ölçüde insan kaynağı eksiği olduğunu itiraf etti. Harutyunyan’a göre, Rus askeri uzmanlar kendilerini 80-100 bin kişilik bir ordu kuramazsınız savaşı kaybedersiniz diye uyarmış. Buna rağmen, Ermenistan’dan ne kadar kişinin katıldığını ve birliklerinden kaçanların miktarını bilmediğini, gelenlerin bazılarının 18 yaşında bile olmadığını söyledi.
Harutyunyan’a göre, Azerbaycan ile savaşta yer alan asıl askeri güç 18-20 yaşları arasında mecburi askeri yapan askerlerden ve Karabağ’daki müttefiklerinden oluşuyordu. Harutyunyan, Karabağ’da Azerbaycan drone’larının Ermeni birlikleri üzerinde ağır kayıplara yol açtığını ve günlerce hava savunması olmadan kaldıklarını açıkladı.
Ermeniler, topografyası İsviçre’ye benzeyen Karabağ’ı büyük dağlar nedeni ile küçük kuvvetler ile tutacaklarını hesaplamışlardı ama bunların hava gücü üstünlüğü ve insansız hava araçları karşısında yeterli olmayacağını hesaplayamadılar. Azerbaycan, Türkiye ve İsrail’den insansız hava araçları ve mühimmat alırken uyudular.
Rusya ne yapmak istiyor?
Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki 10 Kasım Anlaşması Rusya’nın etki bölgesinin yönetiminde yeni ayarlamalar olarak görülmelidir. Putin bölgeye yeni realiteler getirmekte ve güç kullanmak yerine tek hakem olma rolüne soyunmaktadır. Türkiye’nin etkisi artmış gibi gözükse de bu Rusların belirlediği sınırlar içindedir. Rusya ve Türkiye’nin stratejik çıkarları farklı olduğu için yeni düzenlemelerin uzun süre devam etmesi beklenmemelidir. Putin, müttefik gibi gözüken Türkiye, İran ve bir derecede Çin’e Orta Asya için yeni bir ilişki modeli dayatmaya hazırlanıyor. Bu model içinde karşılıklı çıkar alış-verişleri söz konusu olacaktır.
Putin, Azerbaycan-Türkiye dostluğu için yakın zamanda bir konferansta Sovyetler Birliği’nin çöküşünün jeopolitik bir sonucu tanımlaması yaptı. Putin’in bu konferansta Ermenistan ile ilgili yeni sözlerine dikkat edelim;
“İlişkilerimizin temelinde kültürel ve dini yakınlık var. Bunu asla unutmadık ve Ermenistan ile işbirliğimizin kalbinde yatıyor.”
Makalenin devamı ve geniş versiyonu için;
www.academia.edu/44633057/Dağlık_Karabağ_Savaşından_çıkarılacak_ilk_dersler_
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.