Prof. Dr. Sait Yılmaz
Prof. Dr. Sait Yılmaz - Yazar

Irak ve Suriye’deki Türkmenler için alarm zilleri çalıyor

Makale döngümüz içinde sık sık hatırlatmaya çalıştığımız ve güncelleme yaptığımız konulardan biri de Irak ve Suriye’deki Türkmen kardeşlerimizin durumu. Her yıl üniversitemizde Türkmen Kongresi düzenleyerek, seslerini duyurmaya çalışıyoruz. Türkiye’de Türkmen kimliği ve yaşadığı sorunlar ile ilgili önemli bir bilgi açığı var. Irak ve Suriye’de yaşayan Türkmenler, 1923 yılına kadar aynı ülkenin (Osmanlı) vatandaşı olduğumuz, bizim gibi Oğuz kökenli Türk kardeşlerimiz. Kader pek çok coğrafyada olduğu gibi bizleri fiziken ayrı düşürse de gönül bağlarımız ve ortak umutlarımız devam ediyor. Türkmen kardeşlerimiz için yaşadıkları ülkelerde durum uzun zamandır iyiye gitmiyor, hatta varlıklarının hiç olmadığı kadar tehlikede olduğunu söyleyelim. 1990 yılından beri Türkmen kardeşlerimizle ve bölgedeki istenmeyen oluşumlar ile ilgili önümüze pek çok fırsat çıkmasına rağmen bunları değerlendirmedik. Gelinen aşamada Suriye’deki Türkmen kimliği silinmek üzere, Irak’taki Türkmenlerin ise acil sorunları var. Son birkaç aydır Kerkük konusunda yaşanan gelişmeler ise alarm veriyor.

Kerkük üzerine Barzani’nin oyunları...

ABD’yi arkasına alarak YPG/PKK’nın Suriye’nin kuzeyinde yaptığı gibi Irak’ın kuzeyinde de DEAŞ ile mücadele görüntüsü altında sürekli topraklarını genişleten Barzani güçleri bağımsızlık ilan etmeye kalkınca, 2017 yılında Bağdat merkezli Irak Ordusu müdahale etti. Barzani güçlerinin (Peşmerge), Kerkük’ten çekilmesi o zamana kadar Kerkük’te yapmaya çalıştıkları tapu yakma, Türkmenleri şiddet kullanarak göç ettirme ve şehre zorla el koyma planlarının sonu oldu. Ancak, Barzani bu hayalden asla vazgeçmiyor. Çünkü Kürt Yönetim Bölgesi’nin yaşaması için petrolü olan Kerkük ve Musul’a el koymak istiyorlar. Son birkaç aydır, seçimler sonrası Irak Başbakanı’nın yeni hükümeti kurma çalışmaları esnasında Barzani güçlerinin Kerkük’e dönme olasılığı ortaya çıktı. Neler oluyor, anlatalım.

Barzani’nin liderliğindeki Irak’ın kuzeyindeki Kürt Yönetim Bölgesi’nden her seçimlerde 50-60 kadar temsilci Irak Parlamentosu’na giriyor. Bu sayı hükümet kurmak için zorlanan başbakan için önemli bir hale geliyor ve Barzani için pazarlık ortamı doğuyor. Şimdi de olan bu. Barzani, Kerkük’e güçlerini göndermek için başbakan ile yeni bir oyun peşinde. Bu oyuna göre, Barzani’nin iki tugayı Irak Ordusuna entegre olarak birlikte Kerkük’e girecekler. Yani sürüye kurt karışacak ve örtülü olarak Peşmerge, Kerkük’te eski günlerine dönmeye çalışacak.

Barzani güçlerini bölgede daha legal hale getirmek için oynanan bir oyun da uydurma DEAŞ saldırıları. Bu saldırılara sözde karşı koymak için Barzani güçlerinin Kürt Yönetim Bölgesi dışına çıkması meşru hale getirilmek isteniyor. Özetle, Barzani fırsat kolluyor. Aslında Bağdat Yönetimi kendi ayağına kurşun sıkıyor. Çünkü merkezi yönetim ile Kürt Yönetim Bölgesi arasında çeşitli sınır sorunları var. Erbil, Süleymaniye, Selahattin-Diyala gibi bölgelerdeki sınır sorunları için Barzani güçlerinin mevcut sınırlarının dışına çıkması tehlike oluşturur.

Irak ve Suriye’deki Türkmen kardeşlerimizin benzer sorunları var. Bu ülkelerdeki Türkmen bölgeleri korumasız bırakıldığı için ABD destekli Kürt saldırıları karşısında bölgelerini kaybettiler. Yani nüfusları en az Kürtler kadar olmasına rağmen homojen Türk bölgesi kalmayınca milletvekili çıkaramaz hale geldiler. Çıkan birkaç tanesi de Barzani listesinden çıkabildi ve pratikte bir faydaları yok. Son seçimlerde ITC sadece bir milletvekili çıkardı. Nüfuslarına rağmen Irak Türkmenlere kabine de asla bir bakanlık verilmiyor.

Suriye’deki Türkmenler de buharlaştılar..

İdlib ve Afrin ile birlikte Fırat Kalkanı bölgesi de Araplaştırılırken Türkmenler Suriye genelinde buharlaştılar. 2011 yılına göre Suriye’deki Türkmen nüfusu (3.5 milyon) %90 azaldı veya kayboldu. Suriye’deki Türkmen sayısı 3.5 milyon (%15.2) civarındadır. Bu Türkmenleri üç gruba ayırabiliriz (Harita 3);

(1) Türklük bilinci olup, Türkçe konuşanlar (1.5 milyon),

(2) Türklük bilinci olup, Türkçe bilmeyenler (1 milyon),

(3) Türklük bilincini kaybetmiş ve Türkçe bilmeyenler (1 milyon).

Suriye’deki iç savaşta on üç milyon insan diğer ülkelere göç etti ya da ülke içinde yer değiştirdi. Dört milyon Suriyeli Türkiye’ye geldi. Kuşatılmış bölgelerde varlığını sürdürmeye çalışanlara ilaç gitmiyor, bu da BM’nin acizliğinin göstergesidir. Savaş öncesi Türkmenler tüm Irak’ta önemli nüfus bölgeleri oluşturmuşken, bugün sadece Halep’in kuzeyinde ve Fırat Kalkanı bölgesinde az bir Türkmen varlığı kaldı. Bugün Suriye’deki Türkmen mevcudu yaklaşık 350 bin kişi civarındadır. Sadece 10 bin Türkmen Avrupa’ya gitti. Toplama bir milyon nüfusa sahip YPG/PKK bölgesinde devlet kurulmaya çalışılırken, Suriye’deki Türkmenler sahipsiz ve seslerini duyan yok.

Türkmenler için yeni politika ve eylem planlarına ihtiyaç var

Son 20 yılda Irak ve Suriye’deki Türkmenlerin durumu eskisinden çok daha kötüye gitti. Ankara, Irak Türkmen Cephesi Başkanlığında zoraki bir değişiklik yaptı, ITC’ye büyük bir darbe vuruldu. ITC’ye büyük emekleri geçmiş olan Erşat Salihi görevden alınarak yerine İhvan kökenli Hasan Turan atandı. Böylece ITC’nin parçalanma dönemi başladı ve kontrolden çıktı. ITC şu anda paramparça oldu ve toplanma olasılığı da yok. Gruplar birbirine düşman hale getirildiler. Şii Türkmenler cepheden uzaklaştırıldı.

Suriye Türkmenleri için durum daha vahim. Suriye’de Türkmen kalmadı gibi bir durum söz konusu. İki yıldır Suriye Türkmen Meclisi’nin kapıları kapalı, ne başında biri var ne de arayan soran. Türkiye’nin Suriye içinde kurduğu Beşar’a muhalif Suriye Geçici Hükümeti, sözde Türkiye’nin kontrol ettiği bölgeleri temsil ediyor ama sahada hiçbir etkisi yok. Türkmenlerin haklarını korumak bir yana güçlü bir varlık oluşturmalarına da engel olunuyor. Suriye’de çatışmalarda rol alan Türkmenler bir askeri birlik oluşturmaktan öte, tek tek buradaki İslamcı radikal örgütlerine paralı asker olmaktan ileri gidemediler.

Peki, yapılması gereken ne? Öncelikle Irak ve Suriye Türkmenleri için homojen yani nüfus-yoğun Türkmen bölgeleri oluşturulması gerekir. 2003 yılı öncesi Irak’ın Kuzeydoğusu Telafer-Musul-Kerkük’ü içine alacak bir şekilde Türkmen bölgesi idi. Silahlı saldırılar karşısında güney bölgelere göç etmek zorunda kaldılar. Ovacık sınır kapısı açılmayınca Kürt Yönetim Bölgesi için Türk TIR’ları en büyük gelir kaynağı oldu. Gerek Türkmen bölgesi gerekse masada olmak için en önemli gerekliliklerden biri silahlı gücünüzün olması. Kürt Yönetim Bölgesi gibi, Türkmen Yönetim Bölgesi’nin de kendi silahlı gücü ve parlamentosu olmalı ve Türkiye bu konuda siyasi ve askeri her türlü desteği vermelidir. Özetle;

- Irak ve Suriye’de birer Türkmen Yönetim Bölgesi oluşturulmalı,

- Bu yönetim bölgelerinin kendi Meclisi ve Hükümeti olmalı,

- Kendi silahlı gücü olmalı,

- Ülke siyasetinde söz sahibi olacak statüye kavuşturulmalıdırlar.

Tıpkı, Amerikalıların Irak ve Suriye’de Kürtler için yaptıkları gibi..

Makalenin devamı ve geniş versiyonu için;

https://www.academia.edu/66035926/Irak_ve_Suriyedeki_Türkmenler_için_alarm_zilleri_çalıyor

Toplam 3245 defa okunmuştur.

Prof. Dr. Sait Yılmaz diğer yazıları:

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.