Ölüm Sonrası & Öte Dünya
“Bu cihan, Külli Aklın bir düşüncesinden ibarettir.”
Mevlana
Büyük çoğunluğumuz öldükten 10-15 yıl sonra tamamen unutulacağız. Yaşadığınız üzüntüler, sevinçler, hatıralar, arkadaşlarınızla yaşadıklarınız, aşklarınız, eşinizle ilk karşılaşma anınız, çocuğunuzun okula gittiği ilk gün vd. hepsi unutulacak, sizinle birlikte sonsuzluğa karışacak. Zaman ve ölüm bu kadar acımasız mı? Peki, madem unutulacak ve yok olacaktınız; bütün bunlar neden yaşandı? Ya da gerçekten yok olacak mıyız? Dünyaya neden geldik, ölünce ne olacak? Bir kozmik hafıza var mı?
Bu çalışmayı yakın bir zaman önce gördüğüm bir rüya üzerine yazıyorum. Öbür tarafta bir bilgisayara bakılıp, günah ve sevaplarımın sayısına göre hangi tarafa gideceğimi düşündüm ve ürperdim. Bütün mesele bu mu? Günah ve sevapların sayısı. Doğrusu bana cennet diye tarif edilenler de hiç ilgime çekmiyor. Tıpkı Einstein gibi cennetin büyük bir kütüphane olmasını tercih ederdim. Yanımda internete bağlanabileceğim bir dizüstü bilgisayar ve ders verecek öğrenciler ile dolu bir sınıf da olsa fena olmazdı. Yani ben zaten yaşarken cennetteyim.
Ölüm sonrası ve öte dünyada olacaklar hakkında eski çağlardan, dinlere ve modern dönemin çalışmalarına kadar pek çok teori ve yaklaşım var. İşte bunları ortaya koyarken yeniden bu olguları sorgulayacak bir çerçeve yaratmakistiyorum. Bu çalışmada, ölüme duygusal olarak hazırlanmak kadar, öldükten sonra bizleri nelerin beklediğine birlikte kafa yoracağız.
- Öncelikle, Hermetizm ile Batı ve Doğu dinlerinin ve Bâtıni çalışmaların kökenindeki öğretiye göz atacağız. Üç semavi dinin ölüm ve ölüm sonrasında olacaklar ile yaklaşımlarını açıklarken, dinlerin gelişimi ile ilgili eleştirilere de değineceğiz.
- İkinci önemli kategori Bâtınilik ve Tasavvuf başta olmak üzere Ezoterimizin yani kutsal kitapların gizli yönlerini bulmaya çalışanların neler ürettikleri olacak.
- Daha sonra bilim ve felsefenin ölüm konusunda neler düşündüğüne bakacağız.
- Başka bir bölümde Paranormal çalışmalar, Medyum ve Ruhbilimcilerin çalışmalarına yer vereceğiz.
Böylece geniş bir çerçevede binlerce yılın kitaplarının, Tanrı’ya ulaşma yollarının ve gizli olduğu söylenen öğretilerinbir analizini yapmış olacağız.
Ölümün ilk günleri..
İşte o an geldi..
Öldünüz..
Sonuna kadar direnerek veya aniden öldünüz ya da yatağınızda kendinizi ağır bir uykuya dalar gibi bıraktınız..
Önce kalbiniz durdu, 20-30 saniye kadar sonra ise beyniniz çalışmayı durdurdu.
Şimdi bilincinizin tamamen kapanması için 3-4 dakika var. Otomatik imajinasyon devresindesiniz. Beyaz ışığı ve daha önce ölmüş tanıdıklarınızı ve tüneli bu süredegörebilirsiniz. Henüz öldüğünüzün, gördüklerinizin sadece imaj olduğunun farkında değilsiniz.
Etrafınızı kendi düşünceleriniz ve imajlar sarmış durumda. Ruhunuz şuurlu bir varlıktır yani düşünmeye, böylece imajinasyon (resimler görmeye) devam ediyorsunuz.
İnsan; ölüm olayı ile birlikte bedene bağlı şuur halinden çıkıp, daha farklı bir şuur haline geçer. Ruh ve beden ilişkisi tamamen koptuğunda bir süre kalacağınız Spatyoma (ruhlar âlemi) geçeceksiniz. Aslında Spatyom da bir şuur halidir.
Spatyoma henüz geçmeyen kişi cenazesinde kendi bedenini ve diğer bulunanları izleyebilir. Kendisinin ölmediğini haykırmak, duyurmak için büyük çaba harcar ama sesini duyuramaz. Gömülse bile bu durum uzun sürebilir.
Bazı insanlar dünyadan kopmamak için aşırı uğraş verirler. Zamanla dünyaya en yakın seviye olan Spatyoma geçse bile dünya ile ilişkisini sürdürebilirler. Ancak, her ölüm böyle olmaz, aniden kendimizi doğrudan Spatyomda da bulabiliriz.
Spatyomda yeni durumunu kavrayan varlık (şuurlu imajinasyon devresi), artık yavaş yavaş tekâmül seviyesi ile ilgili olarak içsel bir kendine dönüşe başlar. Rüya görür gibidir ama aslında kendisini hapsetmiş, rüyada olduğunu fark edememektedir. Bundan sonra ne olacağına, makalenin sonunda dönelim.
Paranormal ve Parapsişik çalışmalar..
Modern dönemde yapılan paranormal ve psişik çalışmalar, ölüm ile ilgili deney ve tecrübelerden yola çıkarak ölüm sonrası ve Öte Dünya ile ilgili yeni açıklamalar getirmişlerdir. Bu görüşlerin dayandığı temeller çoğu zaman bazı dini yaklaşımlara ve ezoterik esaslara dayanmaktadır. Benzer şekilde ruhçular ve medyumlar, hatta astrologlar da ölüm sonrası ve Öte Dünya ile ilgili bilimselliği tartışılır bazı yorumlar getirmişlerdir.
Parapsikoloji’nin içerdiği ve ilgilendiği konular içinde aşağıdaki konular da bulunmaktadır;
- Ölüm döşeği vizyonları, insanın ölüm sırasındaki paranormal algıları.
- Ölüm-ötesi deneyimi (bedensel işlevleri bakımından tıbben ölü sayılmış, fakat bir süre sonra renimasyon (yeniden canlandırma) yöntemleriyle veya kendiliğinden yeniden yaşama kavuşmuş kimselerin bu ölüm ve yeniden yaşama dönüş arasındaki sürede geçirdikleri deneyim.
- Reenkarnasyon; ruhun sürekli olarak tekrar bedenlenmesi.
- Astral seyahat.
- Rüyalarda ESP (Duyudışı Algılama).
Paranormal çalışmalara göre ‘cennet’ en genel ifadesi ile dünya spatyomundan çıkışı, ‘cehennem’ ise dünya spatyomunun alt kademelerinde yaşanan sıkıntılı durumun sembolüdür. Ateş, ezeoterizmde arınmanın sembolüdür. Ortada bir beden olmadığına göre yanacak şey astral bedendeki tortulardır. Söz konusu ateş, rehber varlıkların özel enerjileriyle gerçekleştirilen temizlik işlemidir. Bu nedenle, cennetin yolu cehennemden geçer denmiştir. İnsanın dünyada iken edindiği alışkanlıklar, düşünceler, gurur ve kibir gibi duygular astral bedeninin kabalaşmasına neden olmaktadır.
Makalenin geniş versiyonu ve devamı için;
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.