Prof. Dr. Sait Yılmaz
Prof. Dr. Sait Yılmaz - Yazar

Uzaktan Sevmek

“Uzaktan sevmediyseniz birini,
hiç sevdim demeyin”.
Şair Cemal Süreyya

Birini uzaktan sevmek, içinde çıkılmaz bir takıntıya, kara sevdaya dönüştü ise bu bir insanın yaşayabileceği en acınası dönemlerden biridir. Onun varlığını biliyorsunuz, belki uzaklarda belki ara sıra görüyorsunuz ama konuşamıyorsunuz, karşısına çıkamıyorsunuz, hayatında yoksunuz. Ya reddedildiniz ve asla istenmiyorsunuz, ya da evli olmak gibi ulaşamayacağınız bir konumda. Belki de tek taraflı aşkınızdan hatta sizden haberi bile yok. Bu gerçekle yaşarken, kendinizi çaresiz hissediyorsunuz. Gelecekle ilgili bir umudunuz yok ve onsuz bir hayatta her şey bomboş. Onun aşkı için çaba gösteremiyorsunuz, ağaçlar gibi sessiz sessiz hayatınızı yaşıyorsunuz. Çünkü istenmiyorsunuz. Şarkıdaki gibi; onu uzaktan sevmek aşkların en güzeli.. Onun varlığından haberiniz olması, ara sıra görmeniz bile size yeterli. Çünkü içinizde hep bir ümit besliyorsunuz. Sevdiğinizi sonsuza kadar beklerken, onun için kendi hayatınızı hiçe sayıyor olabilirsiniz. Gerçek aşk, kavuşulamayan, ayrılık içinde olunan aşktır. Aşk özlemdir. Duyguların yükseldiği o an.. Çok acılar çekmiş, çok utanmış, sadece yaşamak için yaşayan insanlar.. İşe yaramaz adamın tekiyim ben, hiçbir şeyi düzgün yapamıyorum. Ama eğer bütün hayatını fırtınayı bekleyerek geçirirsen, güneşin tadını çıkaramazsın. Aşkın daha fazla aşktan başka çaresi yoktur. İnsan, aşk ile umudu dile getirir. Gerisi hiç önemli değildir.
Bir insanın aşk hayatı, hayatının romantik ve cinsel ilişkilerinden oluşur. Önce uykuya dalar gibi yavaşça âşık olursun, sonra birden kapılırsın. Aşk insanı şekillendirir. Aşk, kendini feda etme, kendimi sunma kapasitesidir. Bu, engellenirse insanı incitir ve için için kemirir. Bu tür bir aşk hissettiğinizde ve engellerle, tuzaklarla karşılaştığınızda insan acı çekmeye başlar. Hayatın muazzam belirsizliği bize acı verir. Aşkta başarısız olmak en ağır yenilgidir ve bu yükü ömür boyu çekebilirsiniz. Umutsuz bir insan olursunuz; “Ben hayatımda iki kör tanıdım; biri senden başkasını göremeyen ben, diğeri bir türlü beni göremeyen sen”. Tanrım! Nasıl da istiyorum, görüyorsun. Lütfen ona bir şey söyle. Lütfen izin ver, varlığımı hissetsin. Ben bunu hep yapıyorum, ama o fark etmiyor bile. Yaşadığınız aşk size heba etti ve artık başka bir aşk istemediğinizi ya da bunu yapamayacak kadar tükenmiş olduğunuzu hissediyorsunuz. Başka bir çıkış yolu, ya da seçeneğiniz olmadığını düşünüyorsunuz. Aşk, cesaret ister ama insanlar aşk acısı çekmekten korkar, kendilerini dünyaya kapatır ve yaşayan bir ölü gibi saklanırlar. Pek çok insan gibi yaşamınız maddi olarak değilse bile duygusal yönden sefil durumdadır. Mutluluğu gündelik ya da suni şeylerde aramaktasınız. Şefkat ihtiyacınız, merhamet hissi ile dengelenmez. Artık nostalji ile yaşamaya başlarsınız. Aslında aşk, hayatınızın katalizörüdür, bunu yaşayabilenler hep şanslı olmuştur. 
Hayatın %10’u başınıza neler geldiği, %90’ı ise nasıl karşılık verdiğinizdir. Âşık olarak sakin olmalı, paniğe kapılmamalısınız. Mesele kendinizi ifade etmektir. Ruhunuzun içine ayna tutmalısınız, çünkü içinizdeki ben, sizin ayrılmaz bir parçanız. Bazen yanlış bir insanı severiz. Üstelik yaş ilerledikçe bırakın âşık olmayı, sizi heyecanlandıracak biri ile karşılaşmanız bile çok zor. Âşıktık ama zamanla başka insanlar olduk. Hayat, dönüm noktaları değil, anlardır. Hayatı sev ve cesaretle yaşa. Hayatı severseniz, hayat da size istediğiniz sevgiyi verecektir. Belki de aşkın nasıl kurgulandığı ile ilgili bir fikriniz yok yani aşk konseptini bilmediğiniz için pratiğiniz yanlış, örneğin sevdiğinizin aşk dili nedir? Bu makalede aşk ile ilgili çok şey öğreneceksiniz. Belki de onunla bir süre beraber olsanız ve gerçekten tanısanız, hayalinde büyüttüğünüz bu büyülü kişinin hiçte sandığınız gibi olmadığını düşünecek, olumsuzluklardan bir anda kurtulacaksınız. Hanımefendi, sizi sevmek, kurumuş bir ağacı sulamaya benziyor.
Hayat, asla sahnelemeyecek bir oyunun sonsuzun tekrarından ibarettir. Hayat boyunca hep av oldunuz, kovalandınız, tazılar yakaladıkça ısırdılar sizi. Şimdi ise av sona eriyor, artık yakalandınız, biraz direndiniz, içinizdeki tüm acılarla feryat ettiniz ve umutsuzca teslim oldunuz. Hayata bakışınızda ve yaşam biçiminizde radikal bir değişim getirecek ne vizyonunuz, ne de cesaretiniz oldu. Mutsuz ve aşksız bir yaşam, üstelik ruhunuz öbür tarafa bir şey götüremedi. Almanız gereken dersler çoğaldı ve belki de sonsuzluğa uğurlandınız bile. Av bitti ve artık gözünüz tek bir noktaya bakıyor. Seviye atlayamadınız. Yeryüzünden gelip geçen insanların pek azı gerçek aşkı öğrendi. Gerçek aşkta, başka birinin iyiliğini istersin. Romantik aşkta ise başka birini istiyorsundur. Bazı kadınlar âşık olduğunda salaklaştığını düşünüyor, bağımlı oluyor. Bazı kadınlar, ilişkilerinin fiyaskoyla sonuçlandığını ve hatta oyuna getirildiğini düşünüyor. İnsan, etrafından uzaklaştıkça şiddeti azalan bir sevecenlik çemberi içinde yaşıyor. Sevgi-aşk-evlilik çelişkisi yüzünden, çok azı dışında insanlar bir kaç hayat yaşayacak zamanı ıskalamaktadırlar. İşte bu makalede, umutsuzca, karşılıksız aşkın üstesinden gelmeyi anlatırken, kadın-erkek ilişkileri, aşk ve sevginin ne olduğundan başlayarak, derin bir aşk analizi yapacak ve konuyu uzaktan sevmeye, neler yapmanız gerektiğine, başkalarının size nasıl âşık olabileceğine ya da kendinize âşık edebileceğinize getireceğiz.

Kime Âşık Oluruz?

Âşık olurken, görsel olarak birine nasıl baktığımız, daha doğrusu gördüğünüz öne çıkar. “Uyum” ve “uygunluk” fiziksel çekim ile tamamlanır. Fiziksel görünüş etkili olur. Sevdiğiniz kişinin saçları ve gözleri kadar, alnı ile burnu arasındaki mesafe, gözlerini nasıl kapadığı, kaşlarını nasıl kaldırdığı ya da güldüğü size fiziksel olarak çekici gelebilir. 
Antropolojik bakış açısından, bir erkek genç ve güzel birini (yüksek esterojen seviyesinde ve üremeye uygun) seçmeye eğilimlidir. Buna karşılık, daha pragmatik ve gerçekçi hedefleri olan bir kadın da eğitimli, hırslı, zengin, saygın, statülü ve erkeksi görünümlü birilerini seçmeye eğilimlidir.
Kişisel özelliklerimiz de kimi sevdiğimizi belirler. Meraklı ve canlı insanlar benzer insanları sever. İhtiyatlı ve çevrenin ne dediğine önem veren kişiler de benzerlerini severler.
Biyokimyasal özelliklerimiz de kimi sevdiğimizde etkili olur. Seks hormonlarınızın belirli genetik özellikleri de karşıt özellikleri çeker. Nispeten yüksek testosteron hormonu olanlar, analitik (analizci) ve güçlü görüşlere sahip kişilerdir. Bu kişiler, nispeten yüksek estrojen hormonuna sahip kişileri seçerler. Bu kişiler, sempatik ve sosyal özelliklere sahiptir. 
Aşk için diğer bir faktör, zamanlamadır. Aşk, en az beklendiği zaman ortaya çıkar. İnsanlar özellikle zor durumda ve yalnızken âşık olurlar. Bu, beyindeki uyarı mekanizması ile birlikte stres hormonunun romantik tutku hormonunu (dopamin) artırması ile ilgilidir.
Mesafeler de aşk seçimlerimizi etkiler. İnsanlar kendilerine yakın yerlerde olanları seçmeye eğilimlidir. Çocukluk hatıralarımız da seçimizi etkiler. Daha ortaöğretimde iken çocuklar ileride eşi olabilecek biri ile ilgili kafalarında bir katalog oluşturmaya başlarlar. Tecrübelerdeki ince farklılıklar romantik beklentileri şekillendirir.
Kimi sevdiğimizin diğer bir nedeni kültür ve tarihimizle ilgilidir. Örneğin hemen her toplumda hoş karşılanmayan zina ilişkisi hoş karşılanmaz. Batı kültürlerinde kuzen (amca veya hala oğlu/kızı) ile evlenmek uygun görülmez. 
İlk aşk yoğundur, genellikle lise veya erken yetişkinlikte gerçek aşkı bulduğumuzu ve sonsuza kadar süreceğini sanırız. Henüz yeterince olgun değilizdir, ayrılınca kalbimiz incinir ama hemen tamir olur.
İkinci rauntta pek çok şeyle meşgulken etrafımızda da pek çok aday vardır. Dikkat etmemiz gerekenleri bir kenara bırakıp tekrar âşık oluruz hatta onu sonsuza kadar seveceğimizi düşünürüz. Ancak dikkate almadıklarımız zamanla gün yüzüne çıkar ve artık bir ilişkide neyi isteyip istemediğimizi öğrenmiş oluruz.
Üçüncü aşk şartsız aşktır. En az beklediğimiz zamanda aşk kapıyı çalar çünkü birinci ve ikinci tecrübeden sonra biraz umudu kesmişizdir. Artık ne yapıp yapamayacağınızı biliyorsunuzdur. Artık çok dikkat etmek yerine olduğu gibi kabul etmek istersiniz.
Oksitosin hormonu, bize emniyet, güvenlik ve itimat hisleri de sağlar. Genellikle yüksek oksitosin seviyesi ile büyürüz. Diğer insanlarla bağ kurmamızı sağlayan nöral alıcı sinirlerimizi geliştirir. Oksitosinin başka işlevleri de vardır. Stres nörokimyasal kortizol düzeylerini düşürmeye yardımcı olur. Ayrıca şeker veya diğer bağımlılık yapan maddelere olan istekleri de azaltabilir. Arkadaşlarla takılmak; başkalarına yardımcı olmak; doğada vakit geçirmek; boyama veya çizim; Şarkı söyleme; yatıştırıcı müzikle rahatlatıcı; bir hayvanı okşamak; el ele tutuşmak; öpüşmek; sarılma; ve meditasyon, yoga gibi aktiviteler yanında empati, şefkat, oyunbazlık ve takdir duygularını besler. Tanıdığımız ve güvendiğimiz kişilerle kendimizi güvende hissederiz.
Seksolog John Money’e göre, insanların belli bir kişiye âşık olmalarının nedeni aşk haritalarıdır. Money, yaklaşık beş yaşından itibaren, evdeki stres ya da sükûnet, yaşanılan anılar, çeşitli alışkanlıklar kişiye çok daha huzur verici gelebilir. Ve bu anılar kişinin kafasında, kişiyi iten ya da heyecanlandıran bir model oluşturmaya,  bilinç altında yerleşmeye başlar. Kişi büyürken bu bilinçsiz harita yirmili yaşlara doğru somut haritalara dönüşür. İdeal sevgilinin fiziksel özelliklerine ait ayrıntılar, mizacı, tavırları netleşir. Böylece kişinin kafasında seveceği kişinin çekici yönlerinin imajı oluşmuş şekillenmiştir. Nihayet, bu kriterlere uyan birini görünce o kişiye âşık olur, kişiye özgü aşk haritası aşka doğal olarak yansır. Belki de o kişi ideallerinizden çok da farklı biri olabilir fakat kişi o tutarsızlıkları görmezlikten gelir, hayalindeki imajın ötesini göremez. “Aşkın gözü kördür” denmesinin nedeni belki de bu olabilir. Aşk haritaları kişiden kişiye değişir. Kimine göre iri göğüsler, bir gülüş, ses, doğallık, sevecenlik, düzenlilik, sorumluluk sahibi olma, karizma, espri vb. bir çok özellikler bir kimseyi çekici yapabilir.

Uzaktan Sevmek

“Gerçek” aşk diye ayrıcalıklı bir şey yoktur zaten bütün aşklar gerçektir. Yaşamı boyunca “gerçek” aşkı aradığını ama bulamadığını söyleyen erkek ve kadınlarda da aslında, “Benim ihtiyaçlarımı karşılayacak nitelikte biriyle karşılaşmadım” söylemi gizlidir.  Gerçek aşk, kavuşulamayan, ayrılık içinde olunan aşktır. Aşk özlemdir. Bu yüzden, gerçek aşk kavuşulamayanadır. Şair Cemal Süreyya’nın dediği gibi; “Uzaktan sevmediyseniz birini, hiç sevdim demeyin”. 
Gerçek aşk, paylaşır; diğerini sömürmek değildir, diğerine sahip çıkmak değildir. Sorun, sen diğerine sahip çıkmak istediğin zaman doğar. Diğeri de sana sahip çıkabilir. Ve eğer diğeri daha güçlüyse, daha çekiciyse; doğal olarak, köle durumuna sen düşersin.
Aşk, asla sahip çıkmaz ve aşka asla sahip çıkılamaz. Gerçek aşk, seni özgürlüğe götürür. Özgürlük en yüksek zirvedir, en yüksek değerdir. Ve aşk da özgürlüğe en yakın olandır; aşktan sonraki adım, özgürlüktür. Eğer âşıksan, diğerini özgür bırakırsın. Ve diğerini özgür bıraktığın zaman, diğerinden özgürleşirsin de.
Birini sevmek zordur; bu ne kadar istekli olduğunuza ve neleri göze aldığınıza bağlıdır. Etrafınıza ördüğünüz duvarlar size yardım etmeyecektir. Sizi yalnızlığa mahkûm eden bu duvarları kırmanız gerekir. Yaşayacağınız hayat, sizin seçeceğiniz hayattır. 
Aşk, ön şartsız gelmeli ama bazen aşkınızın karşılığı olmayabilir. Bu durumda bir karşılık beklemeden sevmeye devam edersiniz. Artık kendiliğinden ortaya çıkan sınırlar, belki de günlük hayatta ona yaklaşamamak ve duygularınızın zincirleri içinde tek taraflı aşkınızı yaşamak zorundasınız. Ona ne verirseniz verin, karşılığı yoktur, ama kalbiniz ve incinmeniz gittikçe büyür. 
Eğer âşıksanız ona bir şey vermenin tadını çıkarın, zengin ya da fakir olmanız önemli değil, yerden koparılmış bir çiçek yeter. Havaya aşk soluyorsunuz ve bu size geri dönecek. Kozanızdan çıkın, sizi ve sevdiğinizi mutlu edecek şeyler yapın, mutluluğun ve sevginin heyecanına kapılın. 
Hayatınız şimdi tam bir başarısızlık ve harabeye döndü. Artık hayatınızın anlamı ve varacağınız bir yer yok. Onun sevgisini kazanmak için elinizden geleni yaptınız ama galiba olmadı. Şimdi ne olacak? Sonsuza kadar sürse de onun için çabalamaya devam edeceksiniz, hayatınızı ona adadınız. O artık sadece uzakta uzaktan bakabildiğin biri, onu geceliğin karanlığında gibi belli belirsiz görebileceğim. Yakında eski bir aşkınız olacak kişi için çok tutkulu bir sevgi hissediyorsunuz. Sizi ancak ölümün ayırabileceğini düşündüğünüzden asla vazgeçmeyeceksiniz. Böylece romantik veya mutlu bir aşk değil, sonsuza kadar ve sonuçsuzca sizi kaçınılmaz ve taşınması zor bir yük getiren bir duygu seli ve bu aynı zamanda karşınızdakini de zor durumda bırakıyor, ona seçme şansı tanımamış oluyorsunuz. Çünkü onu kaybetmeyi bir gerçek değil, şu an ki bir başarısızlık olarak görüyorsunuz. Bu bir karşılıksız aşk ve siz onun bütün karşı çıkmalarını hiçe sayıyorsunuz. Onu kaybettiğinizi bilmenize rağmen, bir gün yeniden başlama hayali ile peşinden koşmaya devam etmek istiyorsunuz.  Bu takıntıya dönüşen ısrarınız sizi gittikçe daha itici ve çekilmez hale getirecek, bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bu karşılıksız aşk, birini uzaktan sevmek kaderiniz olmamalı. Bir gün döneceği ümidi sizi bitirmemeli.
Birini uzaktan sevmek, acı doludur. Onu uzaktan seyretmek. Onu tanımış olmanıza rağmen, ilişkiniz tesadüfî karşılaşmalar veya resimlerinizi görmekten fazlası değildir. Onun yaşadığından haberiniz vardır ama çok az temasınız vardır ve bu sizi çok üzüyor ya da onu düşünmeden günleriniz geçmiyordur. Bu her yaşta görülebilir.
Sevdiğiniz kişi sizi terk etti ya da uzaktan seviyorsunuz. Tek başınıza aşkınızı yaşıyorsunuz ve acı bir gerilim içindesiniz. İçinden çıkılma bir yoldasınız. Bu bir insan için en büyük beddua, için için çürümek, karşılıksız aşk, kara sevda. Sonsuza kadar ayrı kalacağımı bilsem de, tüm ümitlerin sönse de, olur ya bir gün gelir, bir ümit doğar diye bekleyecekseniz, tavsiyelerimiz var.
Uzaktan sevmenin, karşılıksız aşkın olumlu yönlerini düşünelim;

  1. Öğrenme zamanı; Bu dönem, aşk hakkında düşünmeniz ve kendinizi daha iyi tanımanız için bir fırsat olabilir. Neden bu kişiyi sevdiniz, nesi size çekici geldi? İlginiz sadece fiziğine mi, entelektüel ve duygusal yönü nasıl? Bunları düşünerek bir sonraki sürece hazırlanabilirsiniz.
  2. Vermek daima almaktan iyidir; sevmek ama kaybetmek, hiç sevmemekten iyidir. Onunla romantik bir ilişkinizin olmaması, her şeyin sonu değildir. Başka biri ile evli olduğu halde hala âşık olan pek çok örnek vardır.
  3. Aşk her zaman romantik olmak zorunda değil, ne de ruh arkadaşı gerektirir. Birini sevmek sizin için, sevgi ve şefkat demektir. Bunu dünyadaki pek çok insanda bulabilirsiniz.
  4. Bu durum zihniyetinizi değiştirmenize yardımcı olabilir. Dünyada pek çok aşk çeşidi samimi ilişki gerektirmiyor. Farklı kişilerin düşünce ve sevgilerinin parçalarını toplayarak daha bütün biri olun.

Bir yanda bir gün tekrar bir araya gelme ümidi, diğer tarafta başarısız olma korkusu. Belki de yeni ümit kaynakları bulmalısınız. Mesele şu; derin arzularla yaşanan aşkların sonunda, reddedilen taraf başarı ümidi olsun ya da olmasın sürekli yeni ümit üretir. Bu ümit ya takıntı ya da illüzyondur.
Peki, uzaktan sevmekle nasıl başa çıkabiliriz. 

  1. Yeniden düşün; ondan uzak kalmanı neden olan mantıklı nedenleri hatırla. 
  2. Üzüleceğin şeyleri yapma; eğer bu kişi ile yürümüyorsa dönme ve yeniden üzülme.
  3. Onu çok fazla görme; eğer onu görmek seni üzüyorsa, uzaklaş.
  4. Onunla çok zaman geçirme; kendi hayatınla meşgul ol.
  5. Ona verdiklerine sınır koy; zaman, para, gayret ne varsa azalt.
  6. Oyun dramaya dönüşmesin; bu drama onun, sen taşıma.
  7. Hayatını güzelleştir; enerjini yeni hayatına yönlendir, kendini de değiştir.
  8. Sınırlar koy; eğer yeni kişi doğru insan değilse, hayatına girmesine izin verme.
  9. Yavaş ilerle; yeni bir aşk için acele etme, artık körlüğü bırak.
  10. Bırak ve koş; değişeceğini beklemek yerine ayrıl ve yeni hayatın için geç kalma.

Sevgi ile yaklaştığınız bazı insanlar sizi yaralayabilir ama hayat bu noktada son bulmayacak. Yeni insanlarla tanışın ve yeniden deneyin, aşk sizi bulacak. Onu bulduğunuzda sevginizi gösterin, saklanmayın.

Karşılıksız Aşk

Hayatı seviyoruz, içinde yaşadığımız için değil, seven varlıklar olduğumuz için. Ama sevgide her zaman acı da var. Acı için her zaman bir sebep var. Her birimizin kendi hayatı var. Herkesin mükemmel bir hayat arkadaşı hayali var. Ama bu kolay değil, bazen de âşık olmuyor ya da olsan da kavuşamıyorsun. Hayatı, insanları, doğayı çok sevdiniz ama aşkınız olmadı. Aşksız bir yaşam, yaşanmamış bir hayat demektir. Aşkın ve gülmenin olmadığı bir hayat trajik bir dünyadır. Gülmenin ve aşkın unutulduğu bir hayat. Aşkla yaşanan bir hayat ise asla sıkıcı olmaz. Hayat size bir kimsenin sadakatini kontrol edemeyeceğinizi öğretir. Siz ne kadar iyi olursa olun, o kişinin de size aynı şekilde davranacağı anlamına gelmez. Beklediğiniz değeri göremeyebilirsiniz. Bazen en sevdiğiniz insan, en az güveneceğiniz insana dönüşebilir. 
Hayatta önüne geçemeyeceğiniz bazı şeyler vardır, aşk da bunlardan biridir. Çok acılar çekmek yerine kolayı seçin; üzülmek yerine ders alın, endişe etmek yerine kabullenin, büyük beklentiler yerine olanla yetinin çünkü hayat çok kısa. Genç yaşta içinizi öldürmek yerine, arkadaşlarınızla uzun ve mutlu yaşayın. Gülün ve her günün tadını çıkarın. Ama yeniden sevmeyi unutmayın ve deneyin. Nefes aldıkça gülün, yaşadıkça sevin. Hayatın yükünden ve acılarından bizi kurtaracak tek şey gene aşktır. Hayat bir deneydir, daha çok deney ile mükemmelleşir. 
Aşkınıza karşılık vermeyen birini sevmek, size bütün ilişkilerin farklı olduğunu, sevdiğiniz her kişinin aynı olmadığını öğretir. Âşık olduğunuz kişi ile bazen mutluluğa tüm süreci yaşayamazsınız. Bazıları kötü biter veya nefrete dönüşebilir. İkiniz de harika birer kişi olsanız da aşkınız harika olmayabilir. Kısaca kendini kahretmek yerine, farklı bir yoldan onu sevmeye çalış. Hayatınızda karşılaştığınız her kişi için bir neden var, hiçbir şey tesadüf değildir. Romantik olsun ya da olmasın her ilişkimiz bize bir şekilde hizmet eder. Karşılaşma nedenini bilemesek de bu ilişki size yeni bir kapı ancak ve kendinizi geliştirmenize yardım edecektir.
Karşılıksız aşkın emareleri şunlardır;
    - O senin için sen de onun için değilsindir.
    - İlişkiye emek vermek isteyen sadece sensin.
    - Endişelisin ve yeterli olmadığını hissediyorsun.
    - Davranışların için özürler dilersin.
    - Onun hakkında düşünürken olumludan çok olumsuz duygular hissedersin.
    - Kendini gizlice ya da sinsice hareket eden biri gibi hissedersin.
    - Onun ne hissetliğinden asla emin değilsin.
    - İlişki hakkında düşünen sadece sensin.
    - Onun değişebileceğini veya kontrol sağlayabileceğini düşünüyorsun.
    - İlişkini başkalarından saklıyorsun.
    - İlişki durmuştur.

Karşılıksız aşk sizi öldürebilir. Enerjinizi, içinizdeki yaşama sevincini tüketebilir. Belki de bir cinayet motivasyonu olabilir. O hep sizden alacak ama geriye bir şey vermeyecektir. Ruhunuz aç ve boş kalacaktır. Kendinize bir yol bulmaya çalışırken, daha da derine gidecek ve orada kaybolacaksınız. Kurtulmak için büyük bir azim ve destek gerekli. Karşılıksız aşk, kurtulması en zor durumdur çünkü çok derinlerinize işlemiştir.
Karşılıksız aşk, denge ve eşit şekilde karşılığı olmayan bir ilişki olarak tanımlanır. Bir taraf bu aşka zaman, enerji, gayret, duygusal veya finansal destek vermek istiyorken diğeri ilgisizdir. Bu durum sizi fiziksel, mental ve ruhsal olarak tüketebilir. 
Karşılıksız aşkı değiştirebilir misin? Belki çok özel bir hediye vermek ya da kendini dönüştürerek onun istediği gibi biri olmak durumu değiştirebilir. Ancak çözümün genellikle kolay olmadığı bir gerçek. İnsanlar düşüncelerini ve alışkanlıklarını kolay değiştirmiyorlar. Ama bir formül olabilir; onun sizin hakkınızdaki fikrini siz değil ama üçüncü bir kişi değiştirebilir. Bu yolla fikirlerinizi ortak bir dengeye getirebilirsiniz.
Eğer sevdiğiniz kişi size karşı taş kalpli veya sert ise, mutsuzsanız, durumun değişmeyeceğine inanıyorsanız artık değişim ve ilişkiye son verme zamanıdır. Bu aşka son vermek için şunları yapmalısın;

  • Bir tarih belirle; “bu ilişki sınırlarına ulaştı, önümüzdeki altı ay içinde yeni bir yola gireceğim” diyebilirsin.
  • Tarafsız konuş; diğer kişiyi aşırı şekilde suçlama, kendi sorumluluğunu kabullen.
  • En iyi şekilde ayrıl; iki taraf içinde uygun bir zamanda ve duygusal zarar vermeden yoluna git. 

Sağlıklı ilişki karşılıklı dürüstlük, güven ve kendini adama ile tanımlanır. Bu dengeli bir ilişkidir, ona bağlı olduğunu, onun yanında olacağını bilirsin. Karşılıklı, eşit ilişki istikrar ve güvenlik sağlar. Sınırları ve beklentileri açıkça konuşmadan karşılıksız aşkı dönüştürmek kolay değildir. 
Makalenin devamı ve geniş versiyonu için;
https://www.academia.edu/101754144/Uzaktan_Sevmek
 

Toplam 3371 defa okunmuştur.

Prof. Dr. Sait Yılmaz diğer yazıları:

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.