Prof. Dr. Sait Yılmaz
Prof. Dr. Sait Yılmaz - Yazar

Yeni Ekonomik Savaş

Ekonomik savaş, bir grup devlet tarafından diğer devletlerin ekonomisini zayıflatmak stratejisi ile uygulanan savaş türüdür. Geçmişte en çok kullanılan yöntemlerden birisi abluka uygulaması idi. Askeri savaş esnasında onun bir parçası olarak yürütülen ekonomik savaşta açık veya örtülü operasyonlar, siber saldırılar, bilgi operasyonları kullanılır. Günümüzde askeri savaş olmadan da ekonomik savaşa başvurulduğunu görüyoruz. Bu makalenin konusu ise 2008 yılında başlayan küresel kriz ve pandemi sonrası başlayan “Yeni Ekonomik Savaş” ve Rusya-Ukrayna Savaşı ile birlikte uluslararası düzende daha belirgin hale gelen küresel sermayenin yeni sanayi birikimi ile birlikte Yeni Dünya Düzeni’ne geçiş yani uluslararası düzenin yeniden kurulma hazırlığıdır. Yeni ekonomi ile birlikte yeni kurum ve araçların oluşturulması; Üçüncü Dünya Savaşı öncesi Kapitalizm böylece 10-15 sene daha zaman kazandıracaktır. Şimdi ekonomik savaşta yeniden bir durum değerlendirmesi yapmanın ve tedbir almanın zamanı.

Rusya’ya Yönelik Ekonomik Savaş

Almanlar, I. ve II. Dünya Savaşlarındaki ablukalara karşı kendi kendine yeterli olma stratejisini seçmişlerdi. Putin ise 2014 yılında Kırım’ı ilhak ettikten sonra ülkenin dış rezervlerini yeniden yapılandırdı. Putin şimdi nükleer silah kozunu oynayarak Batıyı daha ileri gitmemesi için uyarmak istiyor. Rusya devlet başkanı Vladimir Putin, Ukrayna’yı işgale karar verdiğinde, Batılı liderler buna ekonomik tedbirlerle cevap vermeyi seçtiler. Bazılarına göre Batının amacı Putin’i çevrelemek ve kuvvet göndermeyerek çatışmanın nükleer bir çatışmaya tırmanmasını önlemekti. Ama aslında Batının özelde ABD’nin II. Dünya Savaşı’ndan beri Sovyet/Rusya stratejisi çevreleme ile birlikte savaşmadan ekonomik olarak çökertmek olmuştur. Nitekim Soğuk Savaş, sıcak bir çatışmaya girilmeden alınan uzun vadeli tedbirlerle kazanılmış, Sovyetler Birliği öncelikle ekonomik olarak çökmüştür. Bugün de Batının hesabı Rusya’nın ana vatanıdır yani Ukrayna sonrasında yaptırımlar devam edecektir. Şimdi Rus saldırganlığına karşı ABD ve Avrupa daha ciddi ve koordineli yaptırımlara başladılar. Uzun vadede bu yaptırımların Rus ekonomisi için çok kötü sonuçları olacağı bekleniyor.

Şu an Batının önündeki en önemli sorun, Putin’i yenmek için ekonomik yaptırımların en etkili bir şekilde nasıl kullanılması gerektiği. Rusya’nın ABD, Avrupa ve diğer gelişmiş ülkelerle ticari ve finansal işlemlerini kesmek Rus ekonomisine zarar verecek ama düşünüldüğü kadar değil. Ruble’nin değerinin düşmesi, Rus gelirini artıracak petrolün artan fiyatı ile dengelenecek. Petrol ihracatı azalsa da geliri düşmeyecek. Öte yandan, petrolün fiyatı Batılılar için yaptırımlar öncesine göre daha da yükselecek çünkü uzayan tedarik zinciri masrafları artıracak. Bununla beraber, Rusya, ABD’nin üçlü yaptırımlarının etrafından kolayca dolanamaz çünkü yaptırımlar ithalatçı ülkeler de uygulanacak. Yaptırımların etkinliğini ölçmenin en iyi yolu, sıkıntının halka ulaşması ve tepki vermesidir. Putin rejimi gittiğinde yaptırımlar amacına ulaşmış olacaktır.

Yeni durumda Putin’in Rus ekonomisinde derin yapısal değişikliklere gitmesi kaçınılmaz. Putin, her ne kadar enflasyon ve işsizliği geçici olarak görse de Rus ekonomisi çok istikrarsız bir döneme girecek çünkü ekonomisi esnek değil. Büyük ölçüde serbest değil ve baskı altında. Yaygın yolsuzluk ve ekonomik özgürlüğün olmayışı uzun zamandır Rus ekonomisini hassas durumda tutuyordu. Önümüzdeki aylar içinde Rus ekonomisi ülke içinde kötüleşirken Putin’in alabileceği çok fazla tedbir de olmayacak. Dünyada beneri görülmemiş bu yaptırımlar sadece Rusya’yı değil onunla yakın ekonomik ilişki içindeki ülkeleri, tedarik zincirlerini ve şirketleri de etkileyecek.

Yeni Ekonomik Savaş

2008 yılından beri siyasal ve finansal elit sorunları çözmek yerine daha kötü hale getiriyor. Pazarlarda spekülasyon yaratarak toplumun en üretici kesimlerini hedef alıyorlar. Günümüzün yatırımcı, iş insanı ve müteşebbisleri kriz dünyasındaki jeopolitik sorunlar karşısında yönlendirilme ihtiyacı duyuyorlar. İstihdam, kurtarıcı ya da sürekli mali yardım yerine üretim ve zenginlik yaratacak ortam istiyorlar. Daha önce kullanılmamış ve daha akıllı yatırım taktikleri ve stratejileri arıyorlar. Günümüzün ekonomik savaş dünyasında oyunun kurallarını değiştiğini anlamadan bu zenginliği yaratmanız mümkün değil. Yeni ekonomik savaşın açık ama kurnaz yöntemleri içinde ekonomik vasıtaları kullanmakta doğrudan olmayan ticaret kontrolleri, ticari ve yatırım bağımlılıklarını artırmak ve finansal manipülasyonlar var. Bu yeni ortamda entegre tedbirler bütününe ihtiyaç var. Yeni uluslararası düzen ile ilgili çalışmalar ise bu dönemde daha uzun ve daha derin süreçler içinde yürüyecek. Önceki yüzyılların ideolojik yöntemlerinin yerini artık teknoloji ve dijital alanda rekabet alıyor.

Ekonomik savaş döneminde ülkelerin karşılaştığı temel sorunları şu şekilde sıralayabiliriz;

(1) Kısa vadede;

     (a) Kritik ithal maddeleri (enerji, yiyecek vb.) eksikliğinin yol açtığı yüksek fiyatlar ve yokluklar.
     (b) Ülkeye sermaye akışının durması, döviz sıkıntısı,

(2) Uzun vadede;

     (c) Küresel ticaretin polarize olması, küresel tedarik zinciri ve üretimin yön değiştirmesi nedeni ile ülkenin izole olması,
     (d) Küresel ekonomiye yön veren perde arkası güçlerin uzun vadeli planları gereği yeni bir dünya ekonomisine giden yolda etik olmayan ekonomik düzenlemelerin yarattığı kurumsal çaresizlikler.

2022 yılındaki Rusya-Ukrayna Savaşı, sadece büyük bir jeopolitik olay değil aynı zamanda jeo-ekonomik bir dönüm noktasıdır.

Çin’in ülke dışındaki üsleri, üretim merkezleri ve Kuşak-Yol kapsamındaki genişlemesi ABD tarafından kendi hegemonyasına tehdit olarak algılanıyor.

Biden ile birlikte, yeni liberal düzeni kurmak için ekonomik güvenlik ve savaşın ABD politikalarının bir vasıtası haline geldiği henüz yazılan kavramsal boyuttayız. ABD ve Çin’in başını çektiği iki kutbun kendi içinde ekonomi ve güvenlik konularında bağımlılıklar oluşacak ve korumacı politikalar teknolojik rekabet ile birlikte kaçınılmaz olarak bir büyük savaşı getirecek. ABD ekonomisinin güvenlikleştirilmesi, Çin’i hedef alıyor. Geçmişin ticaret politikalarına dayalı yaptırımları “ekonomik savaş” adı verilen yeni bir konsepte dönüşüyor. Artık karşılıklı ticaretin ülke refahını artıracağı sadece bir masal. Uluslararası ekonominin küreselleşmesinde son 40 yılda geliştirilen ilişkiler, ağlar, faaliyetler ve uygulamalar artık geçersiz hale geliyor. Yeni dönemde;

(1) Rakipler kadar müttefikler de hedef haline geliyor.

(2) Odak noktası Rusya ve Çin’in ötesine geçerek, yeni ekonomik savaş yöntemleri kullanılıyor.

Makalenin devamı ve geniş versiyonu için;

https://www.academia.edu/76013748/Yeni_Ekonomik_Savaş

Toplam 2312 defa okunmuştur.

Prof. Dr. Sait Yılmaz diğer yazıları:

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.