Prof. Dr. Sait Yılmaz
Prof. Dr. Sait Yılmaz - Yazar

Yunanistan için iç savaş senaryoları

 

1974’deki Kıbrıs Mutlu Barış Harekâtı’nın üzerinden neredeyse 50 yıl geçti. Öncesinde Kıbrıs’ta 1960, 1964 ve 1967’de de Türkiye’nin askeri müdahalesi olabilirdi. Ancak, şartlar 1974’de bu savaşı kaçınılmaz hale getirdi. Türkiye’nin 1960 yılı Garantörlük Anlaşması’ndan kaynaklanan askeri müdahalesi adaya barış getirmesine rağmen, bu hala bir ateşkes statüsünde yani taraflar henüz bir barış anlaşması imzalamadılar. Adanın hala tamamını isteyen ve bu hali ile Yunanistan’a bağlamak (Enosis) isteyen Rum tarafı ve Yunanistan bu hayallerinden vazgeçmediler. 1974 yılındaki harekât esnasında savaşın kendi anakaralarına ulaşmaması konusunda Yunanistan ve Türkiye dikkatli davrandılar. Ancak, iki ülke arasındaki anlaşmazlıklar; Ege Denizi’nde karasuları, kıta sahanlığı, hava sahası, Doğu Ege Adalarının silahsızlandırılmış statüsünün korunması, aidiyeti belirsiz ada ve adacıklar gibi yeni sorunların doğmasına ve bunların gittikçe Arap saçına dönmesine neden oldu. Bu dönemde, en azından 1976 ve 1996’da iki ülke savaşın eşiğine geldi. 2001 yılında başlayan Doğu Akdeniz sorunu ise son yıllarda Kıbrıs’ın etrafında yeni bir savaş senaryosunu da gündeme taşıdı.

İki ülkenin de ittifak ülkesi olması nedeni ile bugüne kadar NATO ittifakı, özellikle ABD, son dakikadaki siyasi müdahaleleri ile 1976 ve 1996’da savaşın patlamasını önledi. Ancak, Doğu Akdeniz’de yaşanan gelişmeler, Türkiye’nin Rusya ile ilgili yaklaşımı artık NATO ve ABD’nin eskisi kadar bir denge politikası izlemediği bir ortama yerini bırakıyor. Fransa-Yunanistan, ABD-Yunanistan savunma anlaşmaları NATO içinde başka bir NATO ülkesine karşı işbirliği sonucu veriyor. Savaş senaryoları içinde Doğu Akdeniz güncel gibi gözükse de asıl savaş Ege’de yapılacak. İki ülke arasındaki sorunların kalıcı bir şekilde çözülmesi diplomasi ile mümkün değil çünkü egemenlik ve toprak sorunları ancak savaşla çözülür ve bugüne kadar bu olasılık hep ötelendi. Türkiye için bu savaşın zamanı gelmedi. Yunanistan ise hep Türkiye’nin en zayıf zamanını beklemeye devam ediyor. Yani başka bir savaşta iken fırsatı Ege’de oldu-bitti yapmak ve bunu yaparken büyük devletlerden destek almak. Tarih boyunca hep bu strateji ile Türkiye aleyhine genişledi.

Türkiye, askeri olarak Yunanistan’dan oldukça güçlü ve kriz bölgelerine coğrafi yakınlığı da ayrı bir avantaj sağlıyor. Savaş tabii ki yoğun bir hava kuvvetleri mücadelesi ile başlayacak. Aynı mücadele denizlerde de yaşanacak. Yunanistan bu kuvvetlerini kaybederse kara harekâtına hassas hale gelecek. Tankları ile Türkiye’yi Batı Trakya’da durdurmayı hesaplıyor. Sıra kara harekâtına geldiğinde Türkiye’nin hedefleri konusunda pek çok seçenek var;

- Menüde en kolay hedef olarak seçilecek bazı adalar var. Bu Yunanistan’ı pes ettirir ve Türkiye’nin istediği şartlarda masaya oturursa, savaş bu aşamada bitebilir.

- Yunanistan direnmeye devam ederse anakarasındaki hedefler gündeme gelir ki, bu da aşamalı pek çok hedefin karşı tarafı masaya oturtana kadar ele geçirilmesi demektir.

İşte bu dönemde Yunanistan içinde pek çok karışıklık ve isyan çıkacak, Yunanistan çok daha hassas hale gelecektir. Bu makalenin konusu da bu; Yunanistan’da muhtemel iç savaş senaryoları. Türkiye, savaş öncesi ve sonrası planlarında Yunanistan’daki azınlıkları ve ilgili devletleri de dikkate almalı, işbirliği yapmalıdır. Bu makalede, önce Yunanlıların iç savaş geçmişine bir bakacağız sonra iç savaş potansiyeli için azınlıkların durumunu değerlendireceğiz.

Yunan İç Savaşı (1944-1949)

Yunan iç savaşı; (İngiltere ve ABD tarafından desteklenen Yunan Hükümet Ordusu ile (Sovyetler Birliği’nin Doğu Avrupa’daki vekil güçleri Bulgaristan, Arnavutluk, Yugoslavya tarafından desteklenen) Yunan Komünist Partisi’nin askeri kanadı olan Yunan Demokratik Ordusu arasında 1946-1949 yıllarında yapıldı. Savaş öncesinde 1943 yılından başlayarak Yunanistan sağ ve sol ideolojiler arasında oldukça kutuplaşmıştı. 1944 yılında Alman işgalinin bitmesi ile iki tarafta güç boşluğunu doldurmak istedi. 1942-1944 yılları arasında sürgündeki Yunan hükümeti ülkeye etki edemezken, sol görüşlü Ulusal Özgürlük Cephesi (EAM) ve onun askeri kanadı Yunan Halk Kurtuluş Ordusu (ELAS) gibi ülke içinde direniş örgütleri ortaya çıkmıştı. 1943 yılından itibaren EAM ile diğer direniş örgütleri arasında çatışmalar başlamıştı.

1946 yılında savaş yeniden başladı. KKE, 1946 seçimlerini boykot etti ve askeri kanadı DSE’yi organize etti. Komünistler Aralık 1947’de kendi geçici hükümetlerini kurdular. Komşu ülkeler Arnavutluk, Yugoslavya ve Bulgaristan geçici hükümete ve özellikle Yunanistan’ın kuzeyindeki askeri güçlerine lojistik destek verdi. 1946-1948 arasında DSE başarısız oldu. Bunun nedenlerinin başında karşı tarafa artan ABD desteği yanında, eleman bulmakta yaşanan sıkıntı ve 1948 yılındaki Tito-Stalin ayrışması sayılabilir. Bu yenilgi Yunanistan’ı NATO üyeliğine ve Ege’deki ideolojik güç dengesinin tamamen Batıya kaymasına yol açtı. Ancak, Yunanistan’daki bu kuvvetli anti-Komünist cephe ülkeyi 1967-1974 arasında cunta rejimine götürdü.

İç Savaş Senaryoları

Yunan halkına göre Türkiye, Yunanistan'ın toprak bütünlüğünü tehdit ediyor çünkü Ege Denizi ve Kıbrıs’ın hala kendilerine ait olduğunu sanıyor. Yunan Ortodoks Kilisesi, Megali İdea (Büyük Ülkü) ile Bizans’ı yeniden kurma, ‘Küçük Asya’ dediği Batı Anadolu’yu ve İstanbul’u yeniden ele geçirme peşinde. Yunanistan, Enosis ile de Kıbrıs’ı kendine bağlamak hayalinden vazgeçmedi. Son yıllarda bunlara Doğu Akdeniz’de Kıbrıs adası etrafındaki enerji rezervlerini tek başına sahiplenmek için Rum yaygarası eklendi. Yunanlı devlet adamları Türkiye ile husumet içinde ne kadar devlet ve terör örgütü varsa onu dost kabul ediyor ve aleyhimize kullanmaya çalışıyor. ABD ve Avrupa Birliği’ni yanına çekerek iki ülke sorunlarını uluslararasılaştırmaya çalışıyorlar. Yıllardır bu konuda çalışan ve kafa yoran bir bilim insanı olarak doğrusu ben de iki ülke arasında bir savaşı kaçınılmaz buluyorum. Mesele savaşın zamanlanması.

Birinci Dünya Savaşı sonrası dış borç çıkmazına sürüklenen Almanya gibi Yunanlılar da köşeye sıkışınca yeni bir aşırı sağ ya da sol ama aşırı milliyetçi veya faşist bir dalga doğurabilir. Bugünkü sol eğilime karşı sağ dalga gene bir askeri darbe ile gelebilir. Ancak, Yunanistan’da bir iç savaş için en olası senaryolar, Türkiye ile yapacağı bir savaşı bekliyor. Özellikle anakarasında kaybedileceği topraklar bölünme senaryolarını, azınlıkların ve arkasındaki devletlerin beklentilerini gündeme getirebilir. Muhtemelen bu savaş doğrudan yeni bir Balkan Savaşı’na dönüşebilir. Türkiye, böyle bir plana şimdi hazır olmalı, ülkedeki Batı Trakya Türkleri ile birlikte Arnavut, Makedon ve Ulahlar için de tarihi gerçeklere uygun bir paylaşım planı hazırlamalıdır. Bu aynı zamanda, 1829’dan beri devam edegelen haksız Yunan genişlemesinin ve Sevr’in bir rövanşı, Ege’de kalıcı bir barışın ve huzurun başlangıcı olacaktır. Türkiye, artık Yunanistan’ı sadece bir sorun olarak görmekten vazgeçip, Batısını huzura kavuşturmalıdır. Yunanlıların işgal ettiği bu coğrafyada bıraktığımız kardeşlerimize, Selanik’e ve dost halklara borcumuzu ödemenin zamanı gelmiştir. En kısa zamanda Yunan Sevr Haritası hazırlanmalıdır. Bekle bizi Atina!

Makalenin geniş versiyonu için;

https://www.academia.edu/60570147/Yunanistan_için_iç_savaş_senaryoları

Toplam 2511 defa okunmuştur.

Prof. Dr. Sait Yılmaz diğer yazıları:

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.