Yeliz Koray
Yeliz Koray - Murat Hazinedar'ın çok konuşulacak röportajı

Murat Hazinedar'ın çok konuşulacak röportajı

Ne İsa’ya ne Musa’ya yaranabildim”

11 ay önce görevden uzaklaştırılan Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar, uzun zamandır ortada olmasa da hemen her gün bir iddiayla karşımıza çıkıyor. Özellikle yolsuzluk ve FETÖ iddialarıyla anılan Hazinedar’ın bu suçlamalara ne cevap vereceğini merak ettim. Aylar sonra sessizliğini bozan Hazinedar, iddiaları çürütecek belgelerle birlikte sorularıma cevap verdi. Muhafazakar yapısı nedeniyle FETÖ ile yan yana getirildiğini söyleyen Hazinedar, parti içinde yaşadığı sıkıntıları da anlatarak “Ne İsa’ya ne Musa’ya yaranabildim” dedi.

Yaklaşık 1 yıldır görevden uzaklaştırıldınız. O zamandan beri neler yapıyorsunuz?

Hukukun iyi işlemediği bir ülkede hukuki sürecin doğru işlemesi için uğraşıyoruz.

Peki, hukuki süreç şu an ne aşamada?

Soruşturma aşamasında ama hala ne ifadem alındı ne de bilgime başvuruldu.

Sizce neden?

Hukuku işletmesi gereken devlet organları ve yargı aygıtı aynen eskisi gibi çok yanlış işletiliyor. Beni terör örgütü üyesi olmakla kirlettiler. Bu onursuz durumu havada, askıda tutuyorlar. Bütün bu ihbarları ve şikayetleri bir organizasyon içinde yapan bir çete var, kumpas var. Bu kumpası bildiğin halde Türkiye’nin en yüksek oyla seçilmiş belediye başkanına bunu yaparak kime mesaj veriyorsun? Kim bu operasyonu yönetiyor?

Hakkınızdaki iddialar ve kumpas hakkında iktidar mensuplarıyla görüştünüz mü?

Ayrıldığım gece Tayyip Erdoğana çağrı yapmıştım. 24 saat geçmeden eşimin ve çocuklarımın pasaportu geldi. Onun dışında bu kumpasa dair Sayın Cumhurbaşkanına bir mektup yazdım. Eline geçtiğini de teyit ettim.

Size kumpası kim kurdu?

Kumpasın mimarı ve ortağı CHP’nin içinde CHP’yi değil kendi menfaatlerini düşünen ve Beşiktaş’la ilgisi olan ,hesapları olan bazı isimlerdir.

Kim bu isimler?

Tek tek saymaya gerek yok. Kamuoyuna ve dosyaya yansıyan isimlerdir.

Neden size kumpas kurdular peki?

Siyasi ensest ve iç hesaplaşma. Ayrıca CHP’nin siyaset kültüründe iç siyaset egemendir. Yüzünü bir türlü halka dönmeyi beceremeyen insanlar, kıbleyi millet ve onun değerleri yapan anlayışı büyütmemi ve hakim kılmamı istemedi. CHP’nin oyu ülkemizin bu şartlarında yüzde 25’te takıldı ise bunda bir gariplik yok mu? Önemli olan AKP seçmeninin gönlüne girebilmektir. Benim mücadele ettiğim siyasi anlayış kilidi açma niyeti yok . Bu kilidi açabilirdik. Zaten İktidar tarafında bazı insanlar bu yüzden rahatsız oldu.

CHP’ye kırgın mısınız?

Mesele kırgın olup olmamam değil. Ben temiz geçmişi olan bir kişi ve düzgün bir aileden geliyorum. Kirletilmeye çalışılmasına üzüldüm. Partimin bu kötü insanlara karşı duyarsızlığı üzüyor. Bu süreçte her türlü yaşadığım tehdidin ve bu iftiranın kaynağı öncelikle partinin içindeki millet düşmanlarıdır. Genel başkanımızın da siyasetine ve CHP’nin gelişmesine engel olan da bu anlayıştır. Benim hatam zamanında bunlara gerekli tepkileri koymamamdı. Çünkü hep genel başkana güvendim. Kılıçdaroğluna kırgınsınız yani..

Hayır. Mesele kırgın olmam değil. Düşünsenize ‘Kahraman Türk polisi’ dediğim için ihracı istenen bir adamım ben. Sayın genel başkan engelledi bunu. Zaten engellemesi gerekirdi çünkü bu bana değil partiye çok zarar verecekti.

Daha öncede ihracınız istenmişti değil mi?

Evet, Baykal döneminde 3 kere ihracı istenen, biriyim. Mahkeme kararlarıyla döndüm. Ama en sonuncusunda üstelik bana hakaret edenlerle ilgili hiç bir işlem yapılmadı. Bunlara rağmen partime ve ülkeme CHP’de kalarak hizmet etmeye çalıştım. Şimdi partim kendi hukukuna, şehrin hukukuna ve benim hukukuma sahip çıkacak mı? Bekleyip göreceğiz.

Yaşadığınız sıkıntılı süreçlerde parti değiştirmeyi düşündünüz mü?

Hiç düşünmedim. Benim gündemimde olmadı böyle bir şey.

NE İSAYA NE MUSAYA YARANABİLDİM

Ben en başta Kemal Kılıçdaroğlu’na CHP’nin içinde klasik CHP siyasetçilerinden farklı bir yol izleyeceğimi söyledim. Hem maneviyatçı, hem modern, hem evrensel değerleri kucaklayan hem de milli ve de özgürlükçü olduğumu söyledim. 12 Eylül döneminde “Kahrolsun faşizm” diye Fatsa ‘da yürüyen bir çocuktum ben. Rahmetli annem öğleden sonra Kuran kursuna gönderirdi beni tek taraflı büyümeyeyim diye. Değerlerle barışık büyüdük. Bu siyasi anlayış CHP’nin içindeki içe dönük siyaset yapmayı alışkanlık haline getirmiş ve varlığını bu iç mücadeleye dayamış sözde CHP’lileri ve bu durumdan memnun olan iktidarı rahatsız etti.

CHP’Yİ BÜYÜTECEK SİYASETTİ BİZİMKİSİ”

Üniversite zamanında o dönem nişanlım olan eşimle türbanlı kardeşlerimizin Beyazıt Meydanı eylemlerine destek verirdim. Yüksek İslami hassasiyetle o gün üniversite kapısında engellenen başörtülü kardeşlerimizi tam tersi kucaklamalı, onlara Atatürk’ü, medeni dünya değerlerini anlatmalıydık. Onlar birer kardelen olarak köylerine, geldikleri çevreye Atatürk devrimlerinin devrim neferi olarak gönderebilirdik. Velev ki eylemler siyasiydi. Fikir zorlamayla değişmez. Biz demokratlar fikren o gençleri üniversitenin özgürlükçü ortamında kazanabilirdik. 28 Şubat’a da karşıydım. CHP’yi büyütecek siyaset bizimkiydi ama engellemek için her türlü yasadışı, hukuka aykırı ve ahlaksız yöntemi kullandılar.

Sizi tanımasa bile CHP içinde FETÖ’cü olduğunuza inanan bir kesim var. Bu algı muhafazakar yapınızdan mı kaynaklanıyor?

CHP’de FETÖ’cü iftirasını kime yapıştırabiliriz diye düşündüler. Ben namaz kılan, oruç tutan biriyim. Olsa olsa Murat Hazinedar olur dediler. İyi de ben Atatürkçü bir aileden geliyorum. Kaldı ki bugün haber aldık; Emin Çölaşan’a da FETÖ’yü bulaştırdılar. Belediye başkanları kolay hedeftir. Çünkü dokunulmazlığımız yok.

“İHBARCIM DEVLET DEĞİL”

Bu arada benim FETÖ soruşturmasında muhbirim yani ihbarcım devletin emniyeti, istihbaratı yani devletin organları değil. Belediyeden attığım bir meczup. Bir meczubun tamamı yalan olduğu ispatlanan iftiraları üzerine 2 yıl 5 aydır hakkımda ifadem dahi alınmadan, avukatlarımla bile görüşülmeden bir soruşturma yürütülüyor. Yurtdışı çıkış yasağım var üstelik.

Yıllardır siyaset içinde biri olarak kumpas kurulduğunu sezmediniz mi?

Tabii ki sezdim. Tüm meclis toplantılarımda bu çeteden bahsettim ama gücüm bir yere kadar. Bileğimi bükemeyen parti içindeki bu münafıklar ve belediye rantının kesilmesinden rahatsız olanlar en sonunda Cumhurbaşkanının “CHP’li belediyeleri de alacağız” sözüyle beni iktidarın bileğiyle bükmeye kalktılar. Benim devlete gücüm yetmez. Ama yapılan, CHP‘nin içindeki bu sorunlu yapının ve ortaya koyduğumuz kucaklayıcı ve Beşiktaş’ın yüksek değerlerini Türkiye’ye taşınmasına karşı bir operasyondur.

YANLIŞ YERE TEZGAH AÇTILAR

İktidarın niyeti de şuydu; CHPnin içinde bir FETÖ’cü bulalım ki kendi aldatılmışlığımız içinde başka partilerdeki aldatılmışları da ortaya çıkartalım. Ama sorun şu, yanlış yere tezgah açtılar. Çünkü ben hayatım boyunca bunlara karşı olmuş bir insanım.

Sizi FETÖ ile ilişkilendirdikleri konular nedir?

İki şey var. Biri Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nda yaptığım bir konuşma. Olayın aslı şöyle; beni 1 Temmuz 2014 Beşiktaş’ta bir otelde yaptıkları iftara davet ettiler. Ben de konuşma yapmak şartıyla kabul ettim. Niyetim, çoğunluğu bu suç örgütüne manen bağlı olan yapıya ve insanlara uyarıda bulunmak ve Ergenekon ile Balyoz’un hesabını sormaktı.

Sordunuz mu?

Evet. Allah razı olsun, hayırlı işler yaptınız. Okullar, dershaneler vs.. Ama AKPnin gücünü kullanarak yaptığınız hukuksuzluklar neydi dedim. Benden önceki konuşma da bahsedilen ortak geleceğin sadece Atatürk devrimleri ve hukuk devleti olduğunu söyledim. Bu konuşmanın sadece “Allah razı olsun” kısmını alıp diğerlerini kesmişler. Kimsenin yapmaya cesaret edemeyeceği bir konuşmayı yapmışım ama şimdi FETÖ’cü diyorlar.

Diğer konu nedir?

Kanaltürk-Bugün TV kapatıldığında gittim dedim ki, Biz buranın tarafı değiliz. Ergenekon ve Balyozda yapılan hukuksuzluklara rağmen buradayız. Çünkü herkesin hukuka ihtiyacı var. Bu konuşmayı da aldılar Murat Hazinedar darbenin geleceğini önceden biliyordu’ diye verdiler. Bu sırada bizim milletvekillerimiz ile şu anda MHP milletvekili olan zamanın MHP İl Başkanı olan Mehmet Bülent Karataş’ta vardı.

Bu konuşmaların kayıtları sizde yok mu?

İftarın konuşması yok ama kanalın önünde yaptığım konuşma var. Ama devletin elinde olması gerekir. Zaten devletim elinde benim yazılı olarak verdiğim konuşma metnimin görüntülerini bana da vermeliler. Ama montajlı bölümde de bir sorun bir suç yok zaten.

15 Temmuzda neredeydiniz?

Belediye heyetiyle birlikte Londra’daydım. Londra’nın en büyük belediyesiyle kardeşlik, iş birliği sözleşmesi imzaladık. Üstelik onların davetiyle.

Evinizde olsaydınız ne yapardınız?

Evde olmazdım. Sayın Erdoğan çağrı yaptığında gece yarısını geçmişti. Biz çok önceden çıkardık dışarı. Zira Beşiktaş; Köprünün, Jandarma Bölge Komutanlığı’nın Merkez Komutanlığı’nın, subay lojmanlarının Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık çalışma ofislerinin olduğu önemli bir adres. Tüm ekipmanlarımızla sürece destek verdik.

Bunun için eleştiri aldınız mı?

Evet ama bizim hiç mi ortak noktamız olmayacak? Meseleye İktidar ve Erdoğan üzerinden bakarsak yanlış tespit yaparız. Paralel lafıyla gördük ki ortada paralel yapı yok. Adamlar (FETÖ) esas devlet olmuş paralel bizmişiz. Gerçeklerin tamamı ortaya çıkmadı ama bir gerçek var. O da bir darbe girişimi büyük çapta olmasa da söz konusuydu. Yani ordunun tamamı özellikle üst komuta kademesi dışında bir kalkışmaydı.

15 TEMMUZ’DAN KİM FAYDA GÖRDÜ?

Kılıçdaroğlu gibi kontrollü darbe olduğuna inanıyor musunuz?

Bu söz darbeyi AKP’nin yaptırdığı ya da bildiği anlamında kullanılmadı. İşin içinde iş var demek istiyor. Ama görünen o ki sorgulamaya değer çok şey var. Bunu yaparken 15 Temmuz’da dökülen kanlara yitirilen canlara bir saygısızlık yapılmamalı ve yapılmıyor. 15 Temmuz’a nasıl gelindi ve şimdi kim fayda gördü? Komiser Kolombo’nun hafiyelik sözü var. “Kim bu cinayetten menfaat sağlıyorsa benim için ilk şüpheli odur.” Nitekim benim de çağırıldığım ‘Darbeyi araştırma komisyonu’ fiyaskoyla sonuçlandı. Bu işin üstüne samimi olarak gidilmiyor. Cumhurbaşkanı’nın tek başına mücadelesi yetmez.

Peki, hakkınızdaki yolsuzluk iddialarına gelirsek; FETÖ’den ihraç edilenleri belediyede işe aldığınız doğru mu?

Tamamen yalan. Hatta belediyemde bir tane FETÖ’cü çıkmadı. İçişleri Bakanlığı inceledi ve dosyayı kapattı. Ama diğer belediyeler FETÖ’cü kaynıyor. Attıkları adamların sayısını ve alışverişin- işlemlerin miktarını açıklasalar hayret edersiniz. Bu konuda Türkiye’nin en düzgün ve temiz Belediyelerinden birisi Beşiktaş Belediyesidir.

Ortaköy’de park alanı karşılığı villa aldığınız da iddia ediliyor.

Tamamı uydurma . Atıl durumdaki yeşil alanı yeniden yeşil alan olarak kullandırmışız. Bu da yasal. Beşiktaş’ın tamamı bu şekildedir . Sitelerde terk edilen alanlar yine halkımıza ve site sakinlerine kullandırılır. Madem yasal değil hala orada, gidip kaldırsınlar. Hatta Beşiktaş’ın tamamında böyle. Hepsini kaldırsınlar yasal değilse. Siteyi yapan veya yaptıran her kimse ne alışverişim var ne de öyle bir villa var ortada.

Mal beyanına çelişkili ifadeler verdiğiniz de söyleniyor.

Başbakanlık raporu ve savcılık bilirkişi raporları ortada. Hepsi lehimde. İçişleri Bakanlığı müfettiş raporunda Hazinedar’ın çok malı var, işin içinden çıkamadım denilmiş. Param veya malım olması suç mu? Beyan etmiş miyim etmemiş miyim o önemli.

Murat Hazinedar’ın mal varlığının parasal miktarını sorsam?

Zaten yayınladım mal beyanımı. Bir şeyin iyi anlaşılması lazım 2007 ve 2008 de şirketimin kullandığı banka kredisi 9 milyon dolardı. Başkan olunca bindiğim araba markasına başkanlığımdan önce de biniyordum.

İpek Grup’tan hizmet aldığınız, Bank Asya ile çalıştığınız doğru mu?

Öyle bir şey olsaydı burada olur muydum? Benim şirketlerim vardı. Yüzlerce insanla çalıştım, iş yaptım. Ama hayatım boyunca Bank Asya ile ne özel hayatımda çalıştım ne de Beşiktaş Belediyesi çalıştı. Bende Bylock yok, hayatımda okullarına ya da yurtlarına ayak basmadım, derneklerine üye olmadım, bir liram onlara gitmedi. 1 tane FETÖ’cü müvekkilim yok, 1 tane belediye çalışanım yok.

Oğlunuza belediyeden burs verdiğiniz de iddia edildi.

Bu saçmalık nerden çıktı bilmiyorum. Bırakın belediyeden bursu oğlumun üniversiteden yüzde 25 indirim hakkı vardı onu dahi kullandırmadım. Okul sahibinden, dekontları iddia sahiplerine göndermesini istedim. Her iddiayı, iftirayı çürütüyoruz ama yazmıyorlar.

İhalelerde rekabeti engellediğiniz iddialarına ne diyorsunuz?

İhaleler KİK’e giriliyor. İzni KİK veriyor. Madem ihalede hata vardı KİK’i yargılayın. Devletin bilmediğini ben mi bileceğim?

BELEDİYEMİZ PÜRİPAK”

Paranın girdiği yerde ihlaller hatalar hatta yolsuzluklar da olabilir. Önemli olan bunu önlemeye çalışan bir irade var mı ? Bu yüzden çok saldırdılar bana. Çünkü ben çomak soktum, bodoslama girdim. Bütün iddiaları çürüttük ve savcılığa dosya yığdık. Belediyemiz püripak diyebilirim. Sayıştay 2018 yılında benim dönemime dair rapor verdi. Tüm ihaleleri inceledi. Bir tek suç unsuru bulamadı. Belki de Türkiye’nin en güzel raporudur Beşiktaş Belediyesi Sayıştay raporu.

BELTAŞ Vakfı’na zorla bağış yaptırıldığı doğru mu?

Biz kaçak yapıya izin vermedik. Sıfır diyemem, eskiden yapılmış kaçaklar vardı. Belediyelerin bağış alma hakkı var. Ortada bir rant varsa onu Belediye Kanunu 15. Maddesi uyarınca kamuya aktarmaya çalıştık. Bunu belediye veya vakıf üzerinden yasalar çerçevede gerçekleştirdik.

Ne kadar bağış alındı ve o parayla ne yaptınız?

3,5 yılda 30 milyon dolara yakın bağış yapılmış. Türk belediyeciliğinde örneği yoktur bunun. İnşaatı, imarı olmayan bir ilçede, bizden önce 300 - 400 bin lira bağış alan vakfın gelirini arttırdık. O parayla 1400 devlet üniversitesi öğrencisine her ay burs verdik. Camilere, Cemevlerine destek verdik, Ramazanda, Kurbanda ve Muharremde Doğu ve Güneydoğu’da 250 bin haneye girdik. 300 bin kişilik iftariye dağıttık. Çok yerde iftar çadırları kurduk. Kosova’ya, Bosna’ya yardım ettik. Soma maden faciası ailelerine site yaptık. Amatör spor kulüplerine yardım ettik. Beşiktaş’ta girmediğimiz yoksul ve ihtiyaç sahibi kalmadı. Hakkari’den , Artvin’e , Çanakkale’den Ezidilere, Iraklı ve Suriyeli Türkmenlere destek verdik . Bağışlar da harcamalar da hep bankayla resmi kanallardan yapıldı. Vakfımızın yönetiminde eski Bayındırlık Bakanı Onur Kumbaracıbaşı, eski Karayolları Genel Müdürü ve Çevre Şehircilik Müsteşarı Sabri Erbakan, eski bir Emniyet Müdürü ile eski Vakıflar Bölge Müdürü vardı.

RANTA İZİN VERMEYİNCE DÜŞMAN OLDULAR

Sadece 30 milyon dolar bile büyük bir pasta. Siz olmadığınıza göre bahsettiğiniz kişiler rant sağlıyor mu şimdi?

Ne yaptıkları ortada. Şimdi herkes kendine çalışıyor olsa gerek. Öğrendiğim kadarıyla ne bağış var ne de burs ne de hayır işleri.

BEŞİKTAŞ, PIRIL PIRIL BİR BELEDİYEYDİ”

Beşiktaş 2017’de ben görevden alınmadan önce Türkiye’de Kalder’den 5 yıldız alan tek belediye oldu. Sayıştay raporlarına bakarsanız İstanbul’daki 39 belediyenin en temiz raporudur. Sadece yoksullara evlilik cüzdanlarını ücretsiz verdiğimiz için 16 bin TL zarar olduğu, kültür merkezlerini bazı derneklere sosyal proje diye ücretsiz tahsis ettiğimiz, sendika sözleşmesiyle çalışanlara fazla maaş (sosyal denge) verdiğimiz bir de birkaç personelin atamasında insan kaynaklarının derece hatası var. Bir tane suç unsuru yok. O kadar pırıl pırıl bir belediye. Sadece idari zimmet sorgusu yapılıyor.

TERÖR İÇİNE SOKMAYA ÇALIŞIYORLAR”

Bu kadar iddiaya rağmen hakkımda açılan 4 yılda 4 dava var. 2’sinden beraat ettim. Diğer ikisi yeni açıldı. İkisi de belediye işlemleriyle ilgili değildi. Bir tanesi zaten hakaret iddiasıyla açılmıştı. Beraat ettim. 1996da yapılmış 30 metrekare yerin neden yıkılmadığı ve 2015’te aldığım evimin önündeki 40 yıllık duvarla ilgili konular. Dosyamız şimdi terörde. Hukukun işleyeceğini ümit ediyorum. MİT, Sayıştay, Danıştay, Başbakanlık ve Emniyet raporlarının hepsi müspet ama hem suç hem de terör içine sokmaya çalışıyorlar.

PM üyelerinin belediyede AKP şarkısı ‘Dombra’yı çaldırdığınızla ilgili şikayeti doğru mu?

İstanbul Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı tüm belediyeleri ziyaret ediyordu. Beşiktaş Belediyesini de ziyarete geldi. Karşılamada Dombra değil Ordunun Dereleri şarkısı çalındı. Bu tamamen uydurma.

İktidara muhalif olsa da bazı basın yayın organlarının hedefi haline gelmenizde CHP’lilerin de payı var mı sizce?

Var elbette. O kadar çok iftira atılıyor ki. Ama iddialara verdiğim cevabı yazmayarak çeteyi büyüttüler. Nihat Genç on gün beni yazdı. Sadece küfür ve hakaretti üstelik. Somut bir şey yoktu. Yalan ihbarlar yapan eski başkan yardımcım ve şimdi CHP’den belediye başkan adayı olan kadın da eski ilçe başkanı olan kişi de bizim resmî muhbirlerimiz. Bunların kime, neye hizmet ettiği belli. Ortaya da çıkacak. Onlarla beraber Talip Doğan Karlıbel. Kimdir bu Karlıbel? FETÖ’nün; Zekeriya Öz’ün adamı. Ergenekon’un gizli tanığı. Mehmet Baransu ve Zekeriya Öz ile beraber maç izlerken fotoğrafları olan ve son derece yakın isimler. Şike kumpas davasında Aziz Yıldırım’ın da muhbiridir bu. Devletim nasıl oluyor da bu insanları kullanıyor? Bu kişiler bunun hesabını bir gün adalete verecekler inşallah.

HELALLEŞME ZAMANI GELMEDİ”

En çok kime kırgınsınız?

Ben çok kolay kırılmam. Kırgın olduğum insanlar yok değil. İnsanlık ve hukuk dışı bir süreç yaşanıyor. Ergenekon Balyoz döneminde destek verdiğim isimler şimdi nerede? Daha helalleşme zamanı gelmedi.

En büyük pişmanlığınız nedir?

2014 toplu sözleşme sürecinde, haklı olduğumu düşündüğüm bir süreç yaşandı. Hukuki süreci çiğnememi istediler. Partideki ve işçilerin içindeki kötü yapı, olayı ahlaksızca provoke etti. Dönemin milletvekilleri; Şafak Pavey, Aykut Erdoğdu, Hüseyin Aygün ve Melda Onur aleyhimde twit attılar. Genel başkanı aradım. “Sen işine bak” dedi. Daha sonra DİSK ve Genel-İş Genel Başkanları CHP’de 3 genel başkan yardımcısının yanında benden özür diledi. “Haksızlık yaptık” dediler. Ben o gün ya bu kişilerde özür dilesin ya da ben yokum diye tavır almalı, istifa etmeliydim. Çünkü o kötü örnek sonrasında bu saldırılar arttı ve twitter siyasetini alışkanlık haline getirdiler.

SESİME KULAK VER GÜLÜM..

Yaşadıklarınıza isyan ediyor musunuz?

İsyan etmek benim karakterimde yok. Tevekkül sahibi bir insanım. Her şey Allahtandır. Her şeyde bir hayır vardır’ diyerek önüme bakarım. Ama bazen insanın isyan edesi gelir ya.. Ailemi karıştırdılar çünkü! Aklıma Ataol Ağabey geldi. Ataol Behramoğlu’nun şiirindeki gibi; Sesime kulak ver gülüm /tutsaklığa yeğdir ölüm/ nerede varsa böyle zulüm/ çaresi isyan olmuştur.”

Hakkınızdaki iddialardan hukuk önünde aklanırsanız siyasi hedefiniz nedir? İlerleyen günlerde Hazinedar’ı nerede göreceğiz?

Bu işler nasip meselesi. Zor bir süreçten geçiyoruz. Süreç nereye götürür bilemeyiz.

İstanbul’da seçimleri nasıl görüyorsunuz? Sizce CHP’nin Büyükşehirde şansı var mı?

Şu anki anketlere göre biraz gerideyiz. Ama siyasette her zaman anormal koşullar gündeme gelebilir. İşimizin Ankaradan daha zor olduğunu söyleyebilirim.

Türkiye’yi ne bekliyor?

Türkiyeyi zor günler bekliyor ama daha ne kadar kötü olacak bilemiyorum. Aslında ben optimist birisiyimdir. Ama gerçekten ön göremiyorum. Zira Cumhurbaşkanı’nın iradesine çok bağlıyız artık.

Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. Son olarak ne söylemek istersiniz?

Hep söylediğim gibi benim derdim ülkemiz. Milletimizin ortak değerlerini büyütmek ve onlarda buluşmamız önemli. Hem gittiğim her yerde orayı temsil eden camide namazımı kıldım hem de Yahudilerin bayramı Hanuka’yı kutladık. Rahmetli Tahir Elçi’nin cenazesine de gittim, rahmetli Necmettin Erbakan için anma gecesi de düzenledim. Hakkari’de HDP’li belediye ile kardeş belediyesi de olduk, vatandaşlarımızı Umreye de gönderdik. Özgürlükçü yapımdan taviz vermedim. Yanlış yapmadım. Bana karşı devam eden hukuki sürecin doğru işleyeceğine inancımı hala yitirmedim. Tevekkül sahibi bir insan olarak sabrediyorum.

Toplam 2422 defa okunmuştur.

Yeliz Koray diğer yazıları:

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.