Son dönemin iki popüler filmi: İstanbul için son çağrı ve Bihter

Kışın gelmesi ile beraber yeni filmler gösterime girmeye başladı… son dönemin iki popüler filmi “Bihter” ve “İstanbul için Son Çağrı” filmleri izleyici tarafından çok eleştirildi. 

Elbette bu eleştiriler yapılırken, her iki film de Türk dizi tarihine damga vurmuş, dillere pelesenk olmuş replikleri neredeyse deyimleşmiş ‘Aşk-ı memnu ile karşılaştırıldı. “İstanbul için son Çağrı”  Aşk-ı Memnunun iki yıldızını yıllar sonra bir araya getirirken, “Bihter” hem senaryo hem de görsel anlamında Aşk-ı Memnu’nun tamamen yeni bir uyarlaması olarak karşımıza çıktı. 
Peki, İzleyici bu iki filmi önyargısız olarak izleseydi, Halit Ziya Uşaklıgil’in bu muhteşem eseri Aşk-ı Memnu  hiç dizi olarak yapılmamış ve yayınlanmamış olsaydı tepkiler nasıl olurdu diye düşünmeden edemiyorum. 

“İstanbul için  son Çağrı” modern zamanların ortalama bir Netflix senaryosundan birkaç adım öteye geçebilirdi, zira Kıvanç Tatlıtuğ da Beren Saat de standardın çok üzerinde bir ışıltıya sahip,  ikisinin  de  büyüleyici güzelliğinden film boyunca kendini alamıyor insan.

Bihter’de yasak ve tutkulu  bir aşk hikayesinden çok farklı zamanların çılgın ve özgür ruhunu taşıyan ancak dar bir zamana sıkışmış bir kadın hikayesi saklı. Karakterler kendi zamanının dışına ait gibi. Belki de zamansız bir film olması istenmiş… Bu eleştirilerin gelebileceği tahmin edilerek çekilmiş bir yapım olduğuna şüphe yok. Filmi, senaryoyu, akışı, oyunculukları beğenirsiniz veya beğenmezsiniz, zira çok risk alınmış… Kendi  adıma, cumhuriyetin kuruluşundan beri kadına verilen değerin her gün daha çok tehdit edildiği bir ortamda , kült bir eser olan Aşk-ı Memnu’ya yeni, sivri ve feminist bir son yazan senarist Merve Göntem’i tebrik ediyorum.

Son olarak Bihter’de Peyker rolü ile karşımıza çıkan, daha önce “Uysallar” ve “insanlar ikiye ayrılır” dan da tanıdığımız Nezaket Erden’i sinemada bir filmde başrolde görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum.

Zeliha Solakoğlu