Ali Kaya Soysal | Beşiktaş kazandı ama taraftar kaybetti
Hani, 1960 lı yıllarda Aziz Nesin in Dünya Mizah Yazarları yarışmasında "mansiyon" kazandığı etkinlikten sonra Sofya Balkan Oteldeki resepsiyonda Çek mizah yazarı "bunun ödül alması doğal, çünkü yaşadığı ülkede mizaha yönelik çok malzeme var" demiş ya...Aynısı ülke futbolumuzda var yıllardır, mesela dün akşamki Beşiktaş- Konya maçı...
Maçın ilk yarısı tek pas oyunundan resitaller sunan Beşiktaş tan söz edemiyorum, 34. dakikada Burak ın nefis serbest vuruşunu futbol görselliği olarak yazamıyorum, ikinci bölgede kaptığı toplarla hızlı çıkıp
nefis goller atan Konya yı övemiyorum, vesaire, vesaire...
Başlığıma dönecek olursam, yıllardır kulüplerimizin yönetim kurulları ve hocaları hep taraftar üstünden prim yaptılar, "bu kulübün esas sahibi taraftardır" diye saçma sapan bir slogan türettiler..
Hayır, taraftarın görevi maça gelmek, desteklemek, ürün satın almak, tezahürat yapmak ve gönül verdiği takımı iyi gününde de kötü gününde de desteklemektir, tıpkı 127 yıllık efsane Liverpool gönüllülerinin "you will never walk alone", yani, " hiçbir zaman yalnız yürümeyeceksiniz" şarkısını canhıraş seslerle tribünlerde bıkmadan ,usanmadan bağırmaktır...
Sonucunda takımla birlikte sevinmek veya üzülmektir taraftarlık..
Ama , bizim Türk insanımızın kültüründe bu nosyon yok ne yazıkki..
İşte dün akşamki maç, maçın başından beri yönetime, hocaya küfürlü göndermeler, Karius a ıslıklar, 2-2 den sonra galibiyet golü peşinde çabalayan takıma " Konya seyircisinin bile başaramayacığı" engeli koymak Beşiktaş lılık değildir..Üstelik "Gezi Direnişiyle" tüm ülke insanlarının , pardon yarısının, kalbinde taht kuran Çarşı Grubun un bir bölümüne hiç yakışmadı, esefle kınıyorum...
Ama, şunu da gözlemliyebiliyorum, 40 bin 103 koltuk kapasiteli İnönü Stadında bu ayıp tezahüratları yapanların çoğu "ergen gençler" , bazıları tarafından yönlendirilen, hislerine yenik düşen işsiz, ekonomik açıdan zor durumda olan , patronundan nefret duyan, maaşına zam yapılmayan gençler...Bunların bir bölümüde maça giden agresif 16-20 yaş grubu.. Aklıma " Süleyman Seba gitsin" diye bağırtılanlar geliyor, galiba aynı süreç yaşanıyor...
Yazımı bitirirken Şenol Güneş in basın toplantısına denk geldim TV lerde... ABC deki son yazımda kaleme döktüğüm gibi, " hoşçakal Şenol Hoca"...
Ve hoşçakalın sağduyulu sporseverler...
Şimdilik...
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.