Cumhur İttifakı içerisinde neden yer almadılar? Fatih Erbakan, canlı yayında anlattı

Cuma akşamına kadar 3 gün içinde tamamlanır diye düşünüyoruz. Hedefimiz 200 binin üstüne çıkmak. İnşallah Pazartesi gerçekleştiririz. Biz en başından beri sizin programlarınızda da onlarca kere sizin sorularınız olmuştu, Cumhur İttifakı'ndan teklif gelirse ne dersiniz diye. Her seferinde prensiplerimizde, Milli Görüş'ün sosyal politikalarda, dış politikalarda kırmızı çizgileri var, insanoğlu bunun için geldiler, bunlar olmadan ittifakta yer almamız mümkün değildir; hatta biz ittifak içinde o cumhurbaşkanı talibi iktidar olduğunda ne yapacağını belirlemek lazım, mutabık kalmak lazım, kaldı ki Millet İttifakı aylarca oturdu, mutabakat metni olarak ortaya koydular.

"BUNLARIN İMZALANMASI UYGUN DEĞİL DENDİ"

Müzakere icra eden heyetler tarafınca konuşuldu. Binali Bey gelmeden ilkin heyetler bir araya gelmişti. Belli bir olgunluğa geldikten sonrasında Binali Bey, kamuoyunda resmi bir davette bulunmak suretiyle geldiler. Müzakere heyetleri bunu konuşmuştu. Biz kendi amblemimizle ittifak içinde yer almamış, bu maddeler de ittifak protokolü olarak bunlara MHP'nin, AK Parti'nin müdahale edecekleri olabilir dedik kendilerine. 1 ay müzakereleri sürdürdük. İlk başta herhangi sorun olmadığı ifade edilmişti. Pazartesi en son meydana getirilen telefon görüşmesinde bunların imzalamanın uygun olmayacağı açıklandı. Prensiplerde uzlaşma, mutabakat var diyebilecektik. Bunların imzalanması uygun değil dendi.

"BİNALİ BEY'LE TELEFON GÖRÜŞMESİ YAPTIK"

Temel ihtilaf noktası maddelerle ilgili değil ilke olarak. 'Biz MHP ve BBP ile beraberiz onlarla imzalamadık, dolayısıyla sizinle imzalamanız bizim açımızdan uygun olmaz' dendi. Bizim bu maddelerimiz bir miktar kırpıldı, bazı cümleler yuvarlatıldı, bazı kelimeler çıkartıldı, bir metin haline getirildi. Biz ona da 'tamam' dedik. Bizim maksadımız 30'un 30'u olmaz da 20'si yapılır, o da bir fayda. Fakat dediğim gibi 3 madde de olsa 'böyle bir protokolün olması uygun değil' dendi. Telefonla Binali Bey'le görüştük yeniden. Bu imzalansa da hukuki bir karşılığı yoktu. Ancak teşkilatlarımızın ve kamuoyumuza deklare etmemiz, elimizde gerekçe ve belge olması gerekir diye bunu istedik. O süreçte 'bu tartışılmadı' gibisinden açıklamalar oldu. Nitekim Millet İttifakı'nda da oluyor. Sayın Mansur Yavaş ve öteki parti liderleri Cumhurbaşkanı yardımcısı olmasın, Ekrem İmamoğlu ve ben olayım demişti.

"TALEPLERE BAŞTA OLUMLU YAKLAŞILDI"

Biz de madem ittifak yapıyoruz bu şekilde bir şey istedik. Onlar da 'şifahi olarak konuştuk, anlaştık' dediler. Şifahi olarak konuştuk, mutabık kaldık demek bizim yetkili kurullarımızı, seçmenimizi, teşkilatımızı oldukça da doyum edecek bir nokta değil. Bu maddeler masadaydı, mesele çıkmıyordu. Taleplere başta pozitif yaklaşıldı. Aile maddesinin ıslah edilmesi, revize edilmesi, bunların ayıklanması, aile korunsun fakat anne ve babaya zarar vermemesi. Aile bütünlüğünü bozulacak hükümlerin düzeltilmesi diye metne döndü. Bizimkisi derhal derhal 30 maddeydi.

"23 İLDE SİZİN ARKADAŞLAR LİSTEMİZDE YER ALSIN DENDİ"

Cumhurbaşkanı yardımcılığı, bakanlık diye bir şey olmadı. Prensiplerimiz olmadan bizlere 100 milletvekili de verseler orada olmayacağımızı ifade ettik. İlk görüşmede AK Parti heyeti, 'Ambleminizle girmenize saygı duyuyoruz; sadece bizim 23 ilde ucu ucuna milletvekili kaybetmişiz. 4 çıkaracak iken 3 çıkarmışız. Şimdi bu 23 ilde siz de logo ile girdiğinizde sizin de çıkarmanız zor. Öyleyse bu 23 ilde Yeniden Refah Partisi olarak siz girmeyin, dedi AK Parti olarak dendi bu. 23 ilde bizim girmememizde ne olacak? Bizim müzakerecilerimiz mevzuyu devamlı prensiplere ve logoyu getirdiler. Bunlar olduktan sonrasında anlaşılabilir dendi.

"SAYIN CUMHURBAŞKANI ARKADAŞLARIMIZ GÖRÜŞSÜN DEDİ"

Amblem ve 6284'de mesele olmadı. Ancak onlar biz bu şekilde mutabakata imza atmayı doğru bulmuyoruz dediler. Bu bir koalisyon protokolü değil, hükümet kurmuyoruz. Şimdiden niye bu şekilde bir şeyi imzalayalım diye. Bunun örneği var, Millet İttifakı, mutabakat yayınlamış. Bir de koalisyonlar seçimin başlangıcında yapılıyor artık. Biz desteğimizle sayın Cumhurbaşkanını tekrardan seçilmesine vesile olacaksak, bizim prensiplerimize, parti programımıza uygunluğu mühim. Esnettik ve hatta bunu diplomatik dile çevirdiler, dirimsel eleştiri kısımları çıkarttık. Buna karşın imzalamayı ilke olarak uygun görmüyoruz dediler. Biz sayın Cumhurbaşkanı ile görüşmemiz oldu. Kendisi bu konuların başlangıcında sağolsun çağrı ettiler bizi. Bir beraberlik yapılmasının doğru olacağını söylediler. Binali Bey gelmeden 1 ay önceydi bu çağrı. Biz de beraber olunmasının yararlı olunacağını düşünüyoruz; sadece görüşülemesi ihtiyaç duyulan hususlar var dedik. Sayın Cumhurbaşkanı 'Bu hususları bizim ve sizin arkadaşlarınız görüşürler' dedi. Belli bir noktaya gelip, olgunlaşması üstüne resmi davetin uygun olacağını düşündük. Binali Bey resmi çağrı için geldi. Sonrasında maddelerin azaltılması, özetlenmesi hatta bazı arkadaşlarımız tepki gösterdiler. Bu metin kuşa dönmüş dediler.

"MKYK ÜYELERİMİZ YÜZDE 60 ORANINDA İSTEMEDİ"

Binali Bey'in ziyareti sonrası il başkanı, MKYY, il sorumluları, hanım temsilcilerimizle geniş kapsamlı istişare yapılmış oldu. Yüzde 60 oranında istenmedi. Yüzde 40 olabilir dendi. İl başkanlarında 50'ye 50. MKYK'da 60'a 40 oranındaydı. İki kuram var. Bir tanesi büyük yarar sağlanacağını söylüyor. Çerçevenin içinde Yeniden Refah Partisi'nin olacağı yönünde. AK Parti'ye kızan, küsen seçmen nezdinde. Bazı arkadaşlarımız 'Hayır oradan oy alalım derken bizimle yürüyen teşkilatlarımızdan yitik olabilir, zararı olan çıkabiliriz' diyenler oldu. Biz iyi niyetle bu adımın atılmasının ülke, millet, partimiz için hayırlı olabileceğini düşündük. En son gelinen nokta ilke olarak bu şekilde bir mutabakatın olması mümkün değil denince. Onlar pozitif yaklaştılar fakat bu noktada geri adım atmak istemediler.

"BİZ MİLLETVEKİLİ VE BAKANLIK İÇİN BUNU YAPMIYORUZ"

Metin oldukça özet hale geldi. Özet hali bile imzalamayınca... Tekrardan biz bu ittifakı yapsak ilk çıktığımız tv programında gazeteciler haklı olarak soracaktır. Siz 'prensip, kırmızı çizgi dediniz, ne oldu şimdi ittifak yaptınız' diye soracaklardı. Bu oldukça mühim. Biz yıllardan beri milletvekili, bakanlık için bu işi yapmıyoruz. İlla Meclis'e girelim demiyoruz. 60'a 40'tı. 40'ın da haklı gerekçeleri vardı. Tayyip Bey de 'son kez sizden bunu istiyorum' diyordu. Bunda yarar olur diye düşündük. Bizim de geri adım atamayacağımız prensiplerimiz var. Bizim partimize gelenler bunun için geldiler. AK Parti'yi eleştirenler, bunlar orada olmadığı için bizlere geldiler.

"BU MADDELER MASUM VE MİLLETİN MENFAATİNE İDİ"

Kasa başındakiler o durumdan çıksınlar diye maddeleri ortaya koyduk fakat yol alamadık. Bu maddeler masum ve milletin faydasına. Denk bütçe, ulusal kaynakların harekete geçirilip, borç ve faiz yükünün azaltılması, dış tecim açığının düşürülmesi, ilave vergi ve zamlardan kaçınılması, ziraatçi ve üreten kesimlerin faiz borçları silinmesi, yap-işlet gözden geçirilip, var ise haksız kazancı ortadan kaldırılacak önlemlerin alınması. Bizim konuştuğumuz mevzularla ilgili o taraftan yalanlayıcı açıklamalar oldu. Sayın Özlem Zengin ve sayın Derya Yanık'ın. Bir daha bu şekilde bir şeyle karşılaştığımızda teşkilatımız bizlere 'hani mutabık kalınmıştı' diye soracaktı.

"PARTİLERİMİZİN MENFAATİNE YÖNELİK İSTEK YOKTU"

Bizim söylediğimiz paylaşımda, yönetimde adaletin sağlanmasına yönelik adımlar. Çalışanların, emeklilerin aylık gelirlerinin açlık sınırının altında olmaması, yürütmenin yargı üstünde vesayetin önlenmesi, kamuda israf için somut adımların atılması. Milli eğitim müfredatının ilkin terbiye şuuru ile yapılanması. İslam birliğinin kurulması, müddetsiz nafakaya son verilmesi. En düşük emekli maaşının asgari ücretin üzerine çıkarılması. Üretim, ziraat, ihracat, istihdamı geliştirecek, dış tecim açığını azaltacak, devleti ve milleti borç faiz yükünden kurtaracak adımlar. Partilerimizin menfaatine bir talep yoktu. Biz bakan yardımcısı olalım, milletvekili şu kadar olsun diye bir isteğimiz yoktu. 6'lı Masa'da bunlar vardı.