Fransız muvazzaf askerler darbe tehdidinde bulunan bir mektup yayınladı
Fransız muvazzaf askerler darbe tehdidinde b... Pazar akşamı, Fransız neo-faşist Valeurs actuelles dergisi, iki bin kadar muvazzaf asker tarafından imzalanan yeni bir mektup yayımladı.
Pazar akşamı, Fransız neo-faşist Valeurs actuelles dergisi, iki bin kadar muvazzaf asker tarafından imzalanan yeni bir mektup yayımladı. Müslümanları ve Fransa’nın işçi sınıfını banliyölerini topa tutan mektup, 23 emekli general tarafından Valeurs actuelles dergisinde yayımlanan 21 Nisan tarihli darbe tehdidine arka çıkıyor ve muvazzaf subayların böyle bir darbeyi destekleyeceğini doğruluyor.
21 Nisan mektubu, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’dan Fransa’nın sözde “İslamileşmesini” durdurmak için harekete geçmesini talep etmiş ve darbe tehdidinde bulunmuştu. Mektup, eylemsizliğin “bir patlamaya ve aktif görevdeki silah arkadaşlarımızın medeniyetimizin değerlerini korumak ve ulusal topraklardaki yurttaşlarımızı korumak için tehlikeli bir göreve müdahalesine” yol açacağını söylüyordu. 21 Nisan mektubunda, böyle bir “iç savaşta … sizin sorumlu olacağınız ölümler binlerle sayılacak,” diye ekleniyordu.
Yine Macron’a ve hükümete seslenen 9 Mayıs mektubu ise şöyle diyor: “Evet, üstlerimiz mektuplarının içeriğinde bütünüyle haklılar. Şehirlerimizde ve kasabalarımızda şiddet olayları görebiliriz. Kamusal alanda, kamusal tartışmalarda toplulukçuluğun arttığını görüyoruz. Fransa’ya ve onun tarihine duyulan nefretin olağan hale geldiğini görüyoruz.”
Mektup, Fransa’da yaklaşan bir “halk ayaklanması” uyarısı yapıyor ve hükümetin halka ateş açma emri vermesi halinde ordunun emri yerine getireceğini açıklıyor: “Evet, iç savaş çıkarsa ordu kendi topraklarında düzeni koruyacak, çünkü bunu yapması istenecek. İç savaşın tanımı bile budur. Hiç kimse böylesine korkunç bir durumu arzu edemez, ne üstlerimiz ne de biz ama evet, yine, Fransa’da iç savaş hazırlanıyor ve siz bunu çok iyi biliyorsunuz.”
Bu mektup Fransa’daki, NATO ittifakı içerisindeki ve dünya genelinde işçi sınıfına bir uyarı olarak görülmelidir. Pandemi ve hükümetlerin “virüsle birlikte yaşama” çağrılarının milyonlarca ölüme yol açmasının ardından artan işçi sınıfı öfkesi nedeniyle dünya kapitalizmi 1930’lardan beri en derin sosyal ve ekonomik kriziyle karşı karşıya bulunuyor. NATO’nun sıkı bir şekilde bütünleşmiş silahlı kuvvetleri içindeki aşırı sağcı ağların darbeler örgütleyebileceği ve kanlı diktatörlükler kurabileceği tehdidi son derece ciddidir.
Bu gelişme, Donald Trump’ın 6 Ocak’ta Washington’da seçim yenilgisinin tasdik edilmesini durdurmak için eşi görülmemiş bir darbe düzenleme girişiminin ve İspanyol ordusundaki faşist subayların altı ay boyunca süren darbe tehdidi kampanyasının ardından geliyor. İspanyol subaylar, geçen yıl pandeminin ilk aylarında İspanya, İtalya ve Avrupa genelinde patlak veren ve hükümetleri sert bir kapanma uygulamaya zorlayan grevlerin ardından darbe planlarına başlamışlardı.
Fransız ordusu içinde ve neo-faşist çevrelerde bir darbe hazırlamak üzere açıkça bir kampanya sürdürülüyor. 17 Nisan’da aşırı sağcı politikacı Philippe de Villiers, Valeurs actuelles dergisinde “Bir isyan çağrısı yapıyorum” başlıklı histerik, faşizan bir çağrı yayınlamış ve pandemiden Komünist Manifesto’yu, kimlik siyasetini ve İsviçreli bankacıları sorumlu tutmuştu.
Ondan yalnızca dört gün sonra, 21 Nisan 1961 Cezayir darbesinin 60. yıldönümünde ilk darbe tehdidi ortaya çıktı. De Villiers’in babasının da desteklediği 1961’deki darbe girişimi, Cezayir’in Fransa’dan bağımsızlığını engellemeyi uman generaller tarafından düzenlenmiş ve başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
7 Mayıs’ta Le Parisien, iki gün sonra ortaya çıkacak olan yeni bir mektubu yayımlamak için Valeurs actuelles dergisinin muvazzaf subaylarla iletişime geçtiğini bildirdi. Derginin yöneticisi Geoffroy Lejeune, Le Parisien’e yeni mektubun orduda yaygın biçimde dağıtıldığını ve birkaç yüz ila 2.000 imza aldığını söyledi. 21 Nisan mektubunun aksine, mektubun yazarı veya imzacılarından hiçbiri tespit edilmedi.
9 Mayıs mektubunun yazarları, anlamlı bir şekilde, Fransız halkına ateş açma isteklerinin hem yurtdışındaki yeni sömürgeci savaşlarda hem de ülke içindeki polis operasyonlarında görev almalarından kaynaklandığını belirtiyorlar. Mektup “Biz, gazetelerin ‘ateş kuşağı’ dediği kişileriz,” diyor ve ekliyor: “Afganistan, Mali, Orta Afrika Cumhuriyeti veya başka yerlerde, belli bir kısmımız düşman ateşi gördü. Bazıları silah arkadaşlarını kaybetti. Onlar, bizim topraklarımızda taviz verdiğiniz İslamcılığı yok etmek için canlarını verdiler.”
Ocak 2015’teki Charlie Hebdo terör saldırılarından sonra eski Sosyalist Partili Cumhurbaşkanı François Hollande’ın Fransa’da 10.000 asker konuşlandırmasına atıfta bulunarak, “Hemen hemen hepimiz Sentinel Operasyonunu yaşadık,” diye devam eden mektup şunları ekliyor: “Banliyölerimizin terk edildiğini, suç yuvası olduğunu gördük. Alay, aşağılama, hatta nefret konusu olma dışında Fransa’nın hiçbir şey ifade etmediği sayısız dini topluluk tarafından istismar edilme girişimlerine maruz kaldık.”
Mektupta ayrıca Macron hain olarak kınanıyor. Subaylar, Direniş savaşçılarının Fransız hükümetinin 1940-1944 yıllarındaki Nazi işgali ile yaptığı işbirliğine karşı çıkmaları gibi İslam’la işbirliğine direndiklerini iddia ediyorlar. “Üstlerimizin uyarı çığlıkları daha önceki olayları hatırlatıyor. Büyüklerimiz, 1940’ların Direniş savaşçılarıdır. Yasalcılar, korkaklıktan, zararı sınırlamak için şeytan ile anlaşırken, sizin gibi insanlar onları sık sık hain olarak adlandırdı.”
Fransa’da barış içinde çalışan ve yaşayan milyonlarca Müslümanın varlığının Nazi yönetimi ile aynı kefeye konması iğrenç bir siyasi yalandır. Bu, aşırı sağcı basında yayımlanan bu mektubun işçi sınıfına karşı faşizan bir komplo olduğuna dair bir başka uyarıdır. İşçilerin siyasi olarak uyarılması ve kanlı, aşırı sağcı bir darbe tehlikesine karşı örgütlenmeleri aciliyet taşıyor.
Darbe ve diktatörlük planlarına karşı muhalefeti seferber etme görevi, darbe planına suç ortaklığı yapan devlet yetkililerine veya düzen partilerine bırakılamaz.
Macron, 21 Nisan mektubunun yayımlanmasından bu yana, darbe tehdidine karşı sağır edici bir sessizlik sürdürüyor. Hükümet, ilk mektubun emekli subaylar tarafından yayımlandığına dikkat çekerek onu önemsiz göstermeye çalıştı; hem de “emekli” subayların aktif görevdeki meslektaşlarıyla bağlantılarını sürdürdükleri ve bu tür durumlarda siyasi açıklamalar yapmak için kullandıkları bilinen bir gerçek olmasına rağmen. O zamandan beri hükümet, 21 Nisan tarihli mektubu imzalayanlar arasında en az 18 muvazzaf askerin bulduğunu kabul etmek zorunda kaldı.
Boyun Eğmeyen Fransa lideri Jean-Luc Mélenchon ise mektubun orduda çok az destek gördüğünü iddia etmiş ve hükümetin darbe tehdidiyle mücadele edeceği yanılsamalarını teşvik etmeye çalışarak mektubu soruşturması için Macron’a başvurmuştu.
Muvazzaf askerlerin son mektubu, bu tür argümanların yanlış olduğunu gösteriyor ve 21 Nisan mektubunun askeri kadrolar içinde önemli bir desteğe sahip olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Görünen o ki hükümetin önceki mektuba verdiği zayıf tepki, aşırı sağcıları darbe planlarını hızlandırmaya teşvik ediyor.
Bu eğilim dün de devam etti. Savunma Bakanı Florence Parly, Creil’deki bir Fransız hava üssüne yaptığı ziyaret sırasında son mektuba kısaca değinerek “Bu yazı, ulusumuzu bölmek amacıyla aşırı sağın üslubunu ve referanslarını kullanıyor,” dedi.
Mélenchon, 9 Mayıs mektubunu, orduyu “böldüğü” ve yazarları anonim kaldığı için “korkaklar” diye eleştirdi. Mektuba, ordunun dünya çapında savaşma kabiliyetini zayıflattığı gerekçesiyle milliyetçi gerekçelerle itiraz eden Mélenchon, “ordunun gücü, bütünlüğünden gelir. Bütünlüğünü koruması için, yalnızca saflarındaki siyasi anlaşmazlıkları değil, aynı zamanda askerleri halka karşı dönmeye davet eden bölücü görüşleri de yasaklamalıyız.”
Bu tür yorumlar, özellikle pandeminin ortasında, Macron ve Mélenchon’un bir darbeden çok işçi sınıfının muhalefetinden korktuğunu ve halka karşı güvenlik güçlerine bel bağladıklarını çok iyi bilen darbecileri cesaretlendiriyor.
Macron, devletin polis güçlerini sistematik biçimde kuvvetlendirdi. Kasım 2018’de çevik kuvvet polisini “sarı yelekliler”e saldırmaya teşvik etmek için için Nazi işbirlikçisi diktatör Philippe Pétain’i yücelttikten sonra, Mart 2019’da Paris’teki polislik faaliyetleri için orduyu görevlendirdi. Üstelik bu birliklere ateş açma yetkisi verildi. Macron şimdi de polisin filme alınmasını yasaklayan bir “küresel güvenlik” yasasını geçiriyor.
Hem 21 Nisan hem de 9 Mayıs mektupları, “İslamileşme”yi topa tutmalarında, Macron’un gerici “bölücülük karşıtı” yasasını tekrarlıyor. Bu yasa, Fransa’nın kitlesel bir ayrılıkçı İslami hareket tarafından tehdit edildiği yalanına dayanıyor.
Fransa’da ve Avrupa genelinde askeri-otoriter yönetim tehlikesi hızla artıyor. Kritik görev, işçi sınıfını siyasi olarak uyarmak ve harekete geçirmektir. Bunun için, Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin Fransa şubesi olan Sosyalist Eşitlik Partisi’ni (Parti de l’égalité socialiste) ve onun Avrupa ve dünya genelindeki kardeş partilerini inşa etmek gerekiyor.
Will Morrow, Alex Lantier
Kaynak: Dünya Sosyalist Web Sitesi
"Fransız muvazzaf askerler darbe tehdidinde bulunan bir mektup yayınladı" haberi, 13 Mayıs 2021 tarihinde yazılmıştır. 13 Mayıs 2021 tarihinde de güncellenmiştir. Dünya kategorisi altında bulunan Fransız muvazzaf askerler darbe tehdidinde bulunan bir mektup yayınladı haberi 2021 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Fransız muvazzaf askerler darbe tehdidinde bulunan bir mektup yayınladı 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. Dünya konusunda 05 Aralık 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.