Derbinin finali defolu oldu
Çetin Altan ustanın çok beğendiğim bir deyimi vardı, "Türk'ün Türk'e pohpohlanması"... River Plate- Boca Juniors, Palmeiras-Corinthias, Real Madrid- Barcelona, Manchester United- Manchester City, Arsenal-Chelsea, Celtic- Glasgow Rangers , Roma-Lazio, İnter-Milan, Borussia Dortmund-Schalke, Kızılyıldız-
Dinamo Zagrep, Olympiakos- Panatinaikos gibi bir çırpıda sayabileceğim yüz küsur yıllık dünya derbileri dururken biz Türklerin kendi küçük futbol dünyamızda Galatasaray-Fenerbahçe maçını "dünya derbisi" diye ilan etmemizin başka izah yolu var mıdır?
Uzun yıllardır belki de ilk kez iki tarafta en kötü oldukları dönemde karşı karşıya geldiler.. Düşünün ki, Galatasaray ligde 10 maç sonrası Başakşehir ve Kasımpaşa'nın arkasında 3. sırada, kötü futboluyla göz kamaştırıyor, sakatlıklar takımda büyük sorun, Şampiyonlar Ligi'nE kör topal gidiyor..Rakip Fenerbahçe ise lig tarihinin en şaşırtıcı dönemini geçiriyor, maç başı 0.9 puan ortalamasıyla 15. sırada düşme potasında, teknik direktörsüz, camia çalkantılı ve moralsiz, başkan her maç sonrası soyunma odasına dalacak, seyirciye hesap verecek kadar tecrübesiz...
Böyle bir ortamda, üstelik futbolcuların konsantrasyon olarak zorlanacakları Cuma maçı ve de çocuklarının babalarını uykuyadaldıkları için seyredemeyecekleri saatte...Ancak saydığım tüm olumsuz koşullara karşın sonuçta ligimizin heyecan açısından "bir nolu maçı" genelde kalite seviyesi pek düşük olmayan , futbola ait zaman zaman güzel pasajlar gördüğümüz, bol pozisyonlu , heyecan dozaj yüksek bir 90 dakika şeklinde geçti,bu açıdan her iki taraf oyuncularınıda kutlarım..
Maç önü Galatasaray'ın yumuşak karnı 3 ilk onbir oyuncusunun sakatlığı, genç stopper Ozan'ın sakarlığı ve Eren Derdiyok'un daha ısınmada sakatlanmasıyla santrafor eksikliğiydi.. Kaybedilecek puanlar zaten sallanan camiayı iyice karıştıracak, Fatih Terim'i bile sorgular konuma getirebilecekti..
Buna karşın Fenerbahçe deplasmanda oynuyor, takım zaten çöküşte, hoca gönderilmiş, kaybedilecek bir şey yok, ama biraz hırs vegurur meselesi yapılırsa kazanacak çok şey var.. Özetle maç öncesi Galatasaray rakibine oranla daha stres yüklü olan taraftı, şahsen benim öngörümde, bu koşullarda Fenerbahçe'nin daha avantajlı, kazanmaya daha yakın taraf olduğu şeklindeydi..
Maç başlayıp birkaç dakika geçince Fenerbahçe'nin önde basmayıp oyunu kendi yarı alanında beklediğini gördük, belli ki sahaya veatmosfere alışmak , rakibi tartmak istiyorlardı, bu şartlar altında ilk 45 dakikada top çokca Galatasaraylıların ayağında dolaştı ve Donk'la da bir gol bularak soyunma odasına 1-0 önde gidildi..
İkinci yarıya önce Alper, sonra Soldado değişiklikleriyle start veren Fenerbahçe karşı alana yerleşti ve etkili olmaya başladı,üstelik yanlış uzaklaştırılan bir topu kapan Linnes'in skoru 2-0 ataşıyan golüne rağmen maçı bırakmadı..Önce doğru bir VAR kararıyla kazanılan penaltıyı Valbuena gole çevirip farkı bire indirdi, sonrada yanlış bir taç kararıyla doğan pozisyonda yine Valbuena'nın çabasıyla topla buluşan Jailson'un nefis vuruşuyla 72'de beraberlik yakalandı.. Ve mental açıdan çöken Galatasaray'a karşı ilerleyen dakikalarda galibiyete ulaşacak pozisyonlarda bulundu, ilkinde Eljifin köşeye giden şutunu Muslera harika çıkardı, ikincisinde Skrtel, Muslera'nın boşalttığı kaleye topu sokamayarak saç baş yoldurdu..
Özetle, maçın hakkı belki beraberlikti ,ama galibiyeti kim kaçırdı derseniz yanıtım tartışmasız 2-0 dan maçı çeviren ve son yirmidakikalık performans ve gol pozisyonlarıyla Fenerbahçe derim..Bazı skor yazarlarının ve futbol ülemalarının G.Saray 2-0'dan sonra tarihifark yapabilirdi gibi zırvalıklarına hiç değinmiyorum bile, çünkü teknik açıdan öyle bir görüntü asla oluşmadı..
Gelelim dünya derbimizin finalindeki defoya; Maçın son saniyeleri oynanırken Belhanda hakemin süzmesi gereken bir pozisyonda Soldado'ya faul yaptı, üstelik yerdeki rakibine bastı, sonra 2 futbolcu birbirlerine deyim yerindeyse horozlanırken Fırat Aydınun'un bitiş düdüğü geldi.. Bence bu saniyelerde hakem oyunu durdurmalı Belhanda'ya sarı göstermeli veya iki oyuncuyuda uyarmalı idi, eğer bunu yapsaydı Jailson gidip Belhanda ya tokat atmaz , olayların fişeklenmesine çomak sokmazdı..Takip eden saniyelerde tüm Galatasaray yedek kulübesi sahaya daldı ve başta Jailson olmak üzere rakip oyunculara saldırdı, bu saldırıda yardımcı hoca Hasan Şaş adeta komutan gibiydi, bu vesileyle kendisine sormak isterim.."Hasan kardeş, kırdığın ceviz bini aştı, tanrı aşkına söylermisin, sen teknik adammısın, yoksa kabadayımı?".
Gerçi hocası Terim de pek farklı değildi, bana göre sters yüklü maçın üstesinden gelebilen genelde başarılı yöneten Fırat Aydınus'a olaylar olurken yaptığı jestler ortamı daha da gerdi... Sonuç olarak 4-5 dakika süren arbededen Ndiaye, Soldado ve Jailson'a kırmızı, olayların başlamasına neden olan Belhanda'ya sarı çıktı,
burada da hakemi eleştireceğim ama art niyetli hocaların ve futbolcuların bolca olduğu bir ortamda hakeme yüklenmek pek doğru değil.. Fakat şunu söyleyebilirim, görüntüler ve hakem raporundan sonra Galatasaray cephesine ağır cezalar gelecektir..
Bir dünya derbisi daha sona erdi, defolu, arbedeli, aksiyon dolu finalle perde şimdilik indi, darısı bir sonrakine...
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.