Ulusal maçlar sonrası
Tüm Dünya Futbol Liglerine hazırlık maçları nedeniyle verilen ara yarın sona eriyor ve "lokal" çekişmeler kaldığı yerden başlıyor...
77 gün sonra Rusyada başlayacak olan Dünya Kupası için ülkelerin ulusal takımları bir hafta içinde 2 maç oynayarak
kadrolarını, kapasitelerini , teknik, fizik, taktik seviyelerini sınadılar, böyle bir süreçi haziranın birinci haftasında da
yaşayacaklar ve ardından Rusya nın yolunu tutacaklar..
Dünya Kupasına katılma hakkı elde eden ülkelerin hazırlık maçlarında enteresan sonuçlar ön plana çıktı.Bunların başında İspanyanın Arjantin i 6-1 yenmesi, kupanın favorilerinden olan Almanya ve Brezilya karşılaşmasını "sambacıların" deplasmanda "panzerleri" tek golle mağlup etmesi geliyor.
Kupaya katılamayacak olan Hollandanınson Avrupa Şampiyonu Portekizi dış sahada 3-0 la alt etmeside bir
başka çarpıcı sonuç idi..
Türkiye ye gelecek olursak; Dünya Kupası elemelerini "çift teknik direktörle " grupta sadece Finlandiya ve Kosova yı geçerek 4.lükle kapatan ülkemiz federasyonu işine son verilen Fatih Terime 3.5 milyon Euro "hakediş" verilme(me)si için mahkemelerde uğraşırken, yoluna Mircae Lucescu ile devam etme kararı aldı..
Ben bu kararın arkasında olduğumu ABCde okumuş olduğunuz "Hoşgeldin Lucescu"
başlıklı yazımda kaleme almıştım...
Ancak Mircae Hoca, son 4 maçlığına kendisine devredilen kadroyla bunun üstesinden gelemedi ve hemen "necip" medyamızda tartışmalar başladı, "gönderilsin" !! Çünkü onlara göre, yaşı 72 ydi, hedefi kalmamıştı,aldığı para filan derken, 78 yaşındaki "duayen" gazeteci Hıncal Uluç her zamanki gibi öne fırlayı, Lucescu nun 14 yıl önce ülkeyi terk ederken söylediği bir cümleyi çarpıtarak konuyu kendisine sınırlarımız içinde çalışma izni verilmemesi gerektiği
boyutuna taşıyordu...
Uluça göre cümle şöyle idi: " Türkiye tıpkı Çavusescu nun Romanyası na benziyor"....Hayır, bu doğru değildi, Lucescu Beşiktaşta son senesinde 11 puan önde kapadığı ligin ikinci yarısında yaşadığı haksızlıklarla kaybedilen şampiyonluğun acısıyla şöyle bir söz sarfetti giderayak: " Türkiyede ki futbol ortamı tıpkı bir zamanlar Cavusescu nun Romanya sına benziyor"...İki cümle arasında dağlar kadar anlam ve teşbih farkı vardı, ama herhalde Hıncal Beyin amacı farklıydı, aradan 15 seneye yakın süre geçmiş, hala bu iftiradan vazgeçmediğini yazılarında ve TV programlarında görüyoruz...
Aslında konumuz bu değildi, ama yeri geldi , büyük bir yalanı, düzeltmek istedim, ayrıca ülkemizde misafir konumundaki savunmasızbir kişinin Hıncal Uluç "trajına" kurban edilmesini içime sindiremiyordum...
Neyse, yazımın amacına dönecek olursak, federasyon Ulusal Takımı 2020 Avrupa Şampiyonasına Lucescu nun hazırlaması yolunda bir karar aldı, zaten kontratı birçoğunun tahmini gibi 4 maçlık değil, 2 yıllıktı...
Bu noktada TFF yetkililerine bir tavsiyem, bence hoca ile karşılıklı oturun ve hemen sözleşmeyi 2022 Dünya Kupasını da içine alacak şekilde uzatın, nedenini alt satırlarda bulacaksınız..
Ve Lucescu, kolları sıvadı yanına yardımcısı , tercüman olmadan anlaşabileceği, ülke futbolunu bilen, sağlam bir karaktere sahip Tayfur Havutçuyu alarak öncelikle Süper Lig maçlarını izlemeye başladı, hani sahaya 1-2 yerli oyuncuyla çıkılan, bir alt ligde bile parmakla sayılan Türk lerin forma şansı bulabildiği maçları..U 21, 19 Elit Ligleri , yurt dışı havuzu derken 24-26 kişilik bir kadro oluşturulup Irlanda Cumhuriyeti ve Karadağ ile hazırlık maçları
oynandı...
Takıma Volkan Babacan, Gökhan Gönül, Ömer Toprak, Mehmet Topal, Selçuk İnan gibi eski tecrübelilerin yanına İstanbul Spordan kaleci Okan Kocuk ve Mehmet Zeki Çelik, Ömer Bayram (Akhisar), Abdülkadir Ömür ve Yusuf Yazıcı (Trabzon), Emre Akbaba (Alanya) gibi yeni gençleri takviye etti..Önceden aday kadroda bulunan, yaş
ortalaması 22-24 aralığında olan Kaan Ayhan, Çağlar Söyüncü, Serdar Aziz, Okay Yokuşlu, Cengiz Ünder, Enes Ünal, Emre Mor gibilere bir jenerasyon yukarıda olan Oğuzhan Özyakup, Cenk Tosun, Serdar Gürler,
Hakan Çalhanoğlu, Serkan Kırıntılı gibi isimleride ekleyerek bana göre eldeki olanaklara göre iyi "harmanlanmış" bir ekip yarattı..
Bu dizayna medyamız, hatta federasyonumuz "yeniden yapılanma"
dediler, bakın sayın baylar, bu terimden uzak durun..Çünkü, bizdeki
gibi her 2-3 yılda bir yapılan kadro değişikliğine yeniden yapılanma
denmez, yeniden yapılanma Almanya nın 2002 Dünya Kupasından sonra
yaptığı, 8-10 yıl süren , takip eden yıllarda meyvesi alınan "emek
sürecine" denilir..Teknik direktör Joachim Löw ile 14 yıllık kontrat
ileri görüşlülüğüne denir, Belçika nın 2000 lerde başlattığı,
şimdilerde UEFA sıralamasının tepelerinde olmasına, Hollanda nın
birkaç senedir içinde bulunduğu, 2020 lerde kesinlikle sonuçlarını
alacağı zorlu yıllara yeniden yapılanma denir..Şimdi anlatabildimmi,
Lucescu ile minimum 2022 yi de kapsayacak şekilde sözleşme yapılması
gerekir tezimi?
Peki , ben bunların ülkemde hayata geçebileceğine inanıyormuyum,
yanıtım kesinlikle NAYIR!
Neden??
Çünkü 1- Uzun yıllardır bekleyen Spor ve Kulüpler Yasası çıkmadan,
2- Federasyon başkanlarını seçen genel kurul yapısı değişmeden,
3- Siyasetçiler ellerini rantı yüksek olan futboldan çekmeden,
4- 35 binlik 28 stad yapılacağına semt sahalarına
ağırlık verilmeden ,
5- Mikro ve Makro planlamanın ne anlama geldiğini bilmeden,
Ve, satırlarıma sığdıramayacağım yüzlerce nedenden ötürü bize
yapılanma, mapılanma lüksdür ve hayaldir, umarım önümüzdeki asır
yanılırım..
Yarın annemizin ligi başlıyor, kutlu olsun!
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.