Ömer Ödemiş
Ömer Ödemiş - AKP’nin İdlib ısrarı

AKP’nin İdlib ısrarı

Suriye ordu birlikleri 29 Aralık tarihinde başladıkları İdlib operasyonunu kesintisiz olarak sürdürüyor. Bu güne kadar ciddi başarı gösteren Suriye ordusu pek çok bölgeyi cihatçı terör örgütlerinden temizleyerek Halep Şam bağlantısını sağlayan M4 karayolunun yanı başında bulunan Serakib kasabasını da kuşatarak önemli bir askeri kazanım elde etti. AKP iktidarı Serakib kasabasının kuşatılmasını önlemek amacıyla alelacele bu bölgeye üç ayrı gözlem noktası kurdu. Ayrıca değişik zamanlarda Suriye ordusu ile çatışmalara girerek, bu ilerlemeyi durdurmaya çalıştı.

Suriye ordusu 2015 yılından bu yana cihatçı terör örgütlerinin kontrolünde bulunan İdlib kentini temizlemek içim çok karar bir tutum takınarak ilerlemeye devam etti. Gelinen noktada Suriye ordu birlikleri ilerlemesini sürdürürken Türkiye’ye ait 5 gözlem noktası da Suriye ordusunun kuşatması altında kaldı.

Suriye ordusu, son iki yıldır değişik zamanlarda İdlib kentini temizlemeye dönük çok sayıda operasyon düzenlemesine rağmen her defasında Türkiye’nin Rusya üzerinde kurduğu baskı neticesinde durmak zorunda kaldı. Her defasında İdlib kentinde bulunan sayıları her geçen gün abartılarak verilen sivil halk öne sürülerek İdlib operasyonu durduruldu.

Suriye devleti, cihatçı terör örgütlerinin işgali altında kalan tek kentini de kurtararak 10 yıla yakın bir zamandır sürdürdüğü mücadeleyi sonlandırıp, ülkenin yeniden inşa ve ekonomik kriz gibi temel sorunlarına yönelme ve normalleşme amacındadır. On yıla yakın süren savaşın yarattığı tahribatları bir an önce gidererek halkın refahını ve huzurunu sağlamaya, harabeye dönen ülkeyi yeniden yaşanabilir hale getirmeye çalışmaktadır.

Bu amaçla cihatçı terör örgütlerinin elinde kalan tek bölge olan İdlib kentini temizlemeli ve yeniden kontrolü altına almalıdır. Bu Suriye halkının gericiliğe ve emperyalizme karşı verdiği mücadeleden zafer ile çıkmasının nişanesi olacaktır. Halkın artık savaş bitti demesinin bir zorunludur. Bu nedenle Suriye devleti İdlib kentinin temizlenmesinde ısrarlı davranmaktadır. Rusya da Suriye’nin bu ısrarını anlamakta ve destek vermektedir. Türkiye’nin bu güne kadar değişik gerekçeler üreterek bu operasyonu sürekli durdurmasından sıkılmış, artık yeter noktasına gelmiş görünmektedir.

Peki, İdlib operasyonunu engellemekte ki Türkiye’nin ısrarı nedendir? Her şeyini, askerlerinin bile yaşamını riske atacak kadar, binlerce askerin yaşamını ortaya koyacak kadar bir ısrar neden göstermektedir?

Suriye’nin kendi topraklarında, kendi egemenlik hakkına tecavüz eden ve on binlerce insanın katleden, İdlib kentinde minyatür bir şeriat devleti oluşturan cihatçı bu terör guruplarının, kentten temizlenmesini neden istememektedir?

Türkiye’de ki iktidar Astan ve Soçi anlaşmalarında Suriye Arap Cumhuriyetinin egemenlik haklarını tanıdığını beyan etmiş, toprak bütünlüğüne dokunmayacağını açıkça ifade etmiştir. Ancak bu kabul etmelere rağmen Suriye’nin egemenlik alanı içinde olan, kendi kentine dönüp başlattığı operasyonu durdurmak için açık tavır koyarak, Suriye ordusunun İdlib kentinden çekilmesini istemektedir. Yani bağımsız bir ülkenin kendine karşı tehdit olarak gördüğü tehditte karşı yaptığı operasyona, o ülkeye asker sokarak müdahil olmaya çalışmanın anlamı nedir.

Cihatçıların işgali altındaki İdlib kentini kendi kenti gibi görerek, içindeki bulunan cihatçı unsurları da kendi unsurlarıymış gibi tavırlar almakta ve sivil göç tehditlini her fırsatta abartarak ortaya koymaktadır. AKP iktidarının asıl amacı orada yaşayan ve sayıları asla 500 binin üzerinde olmayan sivillerin gerçekten oradan çıkmasını istiyorsa geçici kapılar açarak oradan çıkmak isteye sivilleri kendi kontrolündeki bölgelerde geçici olarak tutar ve İdlib kentine dönük Suriye ordusunun operasyonunun kısa sürede bitmesi içinde destek verirdi.

Ama Erdoğan böyle yapmayıp sanki sivilleri korumanın tek yolu cihatçıların o kentteki egemenliğine dokunmamak olarak görmektedir. Bir biçimde cihatçıların orada ki varlığının sürekli olmasını sağlamaya çalışmaktadır.

Ayrıca İdlib bölgesine oluşturulan gözlem noktaları bir anlaşma ile bölgenin çatışmalardan arındırılması amacı ile kurulmuştur. Türkiye’nin kurduğu 11 gözlem noktası hat oluşturacak şekilde cihatçı terör örgütlerinden arındırılacak ve ağır silahlar toplanarak M4-M5 karayollarının açılması sağlanacaktı. Gözlem noktalarının gereklilikleri 2 yıla yakın bir zamandır yerine getirilmediği, cihatçı terör örgütleri tarafından saldırılarda kalkan olarak kullanılmıştır. Ötesi bu noktalardan çatışmasızlık yaratılacağı söylenen güçlerden birine, Suriye ordusuna yer yer ateş açmaktan geri durulmamıştır.

Bir çatışmasızlık anlaşması olan Astana anlaşması çatışmaların yoğunlaşması ile bitmiştir. Bu anlaşma çerçevesinde o bölgede kurulmasına izin verilen gözlem noktalarının da işlevi artık bitmiştir. Taraflardan biri artık onay verdiği ve kendi topraklarında bulunan gözlem noktalarının kaldırılmasını istemektedir. Bu noktadan sonra gözlem noktaları anlaşma üzerine oluşturulmuş işlevsel yerler olmaktan çıkarak, dayatılan yerler haline gelmiştir. Yani işlevi tamamen değişmiştir. Anlaşma dışıdır artık ve boşaltılmalıdır. Bir başka ülkenin toprağında anlaşmasız, işbirliği olmadan zorla girmenin ve kalmanın, oradaki çatışmalara müdahil olmanın haklı hiçbir gerekçesi olamaz. Çok daha ısrarlı dayatılırsa adı başka bir şey olur.

AKP artık Suriye de kaybettiğini kabul etmeli ve yeni hamlelerden ve maceralardan vazgeçmelidir. Suriye halkının Gericiliğe ve Emperyalizme karşı verdiği mücadeleyi kazandığını kabul etmelidir. Aksi halde yeni yeni acılar ve sıkıntılar kaçınılmaz olacaktır.

Toplam 1733 defa okunmuştur.

Ömer Ödemiş diğer yazıları:

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.