Böyle Gelmiş, Böyle Gider
Diğerlerinin bir sürü şikâyeti varken, kendisinin kocaman hayalleri vardı. Diğerleri sürekli olumsuzluklara odaklanmışken, kendisi yalnızca işindeydi. Birçok arkadaşı eleştirirken, kendisi sadece çalışmıştı. Sesi çok çıkanlara inat, o, boşluğun sesi olmamakta kararlıydı.
Tarlasını tam da istediği gibi yapmalıydı… Onun tarlasında yetişen buğdaylar kadar hiçbir buğday sarı olmamalıydı. Mısırlarına öyle güzel bakacaktı ki, en lezzetli mısırlara sahip olacaktı. Arpasına gösterdiği o mükemmel özenin karşılığını verimlilikle alacaktı. Tutkusu vardı bir kere… Ne istediğinin de farkındaydı… Gelip geçici heveslerle işi olmazdı. Şımarıklığa da tahammülü yoktu.
Gerçeklikten de uzaklaşmamıştı. Sadece salt hayalleriyle yola çıkmamış, okumuş, araştırmış, bilinçli bir şekilde işine baş koymuştu. Ne de olsa sadece romantizmle de başarıya ulaşılamazdı. Öğrenmek ve bilmek, şarttı. Kitap karıştırmadan, merak duymadan hedefe ulaşılamazdı.
Onun bu azmi ve kararlılığı, diğer birçok başarısız çiftçi tarafından elbette gülünç bulunuyordu. Onlara sorsan bu çaba boşunaydı. Bunun yağmuru, fırtınası, dolusu vardı. Değmezdi… Ne bu kadar emek etmeye ne de bu denli zahmet çekmeye değmezdi. Nasıl olsa ne kadar uğraşırsan uğraş yine de olmayacaktı… Onların da öğrendiği buydu… “Böyle gelmiş, böyle gider” sloganıyla ömürlerini geçiriyorlardı. Kim bilir, belki de bunun arkasına sığınmak herkesin işine gelmişti.
O da bunun farkında olacak ki, meydan okumayı seçmişti. Kişinin kendi devrimini gerçekleştirmesi kadar değerli başka da hiçbir şey olmazdı. Onun da inandığı buydu. Başarısızlığa inanmak, rutine ayak uydurmak kolaydı. Esas mesele, tüm bunlara karşı koyabilecek cesarette olmaktı. İnsanın başaracağına inanması, yaşaması demekti. Elbette, insanoğlu başarısız da olabilirdi bu uğurda. Büyük hayal kırıklıkları da yaşanabilirdi. Ama zaten mesele bu değildi. Mesele, nihayette kocaman hayal kırıklıklarının yaşanabileceğini bilerek yine de bu riski alabilecek kadar yürekli olabilmekteydi.
İşte bu yüreklilikle, tohumlarını büyük bir heyecanla ekecekti. Hepsiyle ayrı ayrı ilgilenecek, yorgunluğu iliklerine kadar hissedecekti. Böyle gelmiş olabilirdi… Ancak, bu sefer böyle gitmeyecekti. Bu da onun kendi devrimi olacaktı.
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.