Tak Kafana Be Kardeşim!
Önemsememek, günümüzün en bitirici hastalıklarından birisi oldu. Keyfimiz kaçmasın diye önemli ya da önemsiz her şeyi umursamaz bir hal aldık. Çünkü, bizlere son zamanlarda yalnızca mutlu olmamız gerektiği dayatıldı. Ne yaparsak yapalım ne tür bir suç işlersek işleyelim veya hangi günaha girersek girelim yine de takmamamız gerekiyordu. Aldırış etmeden kaldığımız yerden keyif sürmeye devam edecektik. Manasız gülücüklerimizi yüzümüzden eksik etmeyecektik. "Aman boş ver" diyerek her türlü ayıbımızı örtecek, böylelikle sözüm ona güçlü bireyler olma yolunda adım adım ilerleyecektik. Başarısızlıklarımızı sürekli göz ardı edecek, hatalarımızdan zerre ders çıkarmayacaktık. Çünkü, aksi durumda yorulurduk. Mutlu olamazdık…
Evet, mutlu olmak önemliydi; ancak, bir şeyi atladık. Hayatta yeri geldiğinde disiplin, özeleştiri ve daha iyisi için mücadele olmazsa geçirdiğimiz zamanı tasvir eden en doğru kelime değersizlik olur. Yaşamı, sadece eğlence alanı olarak göremeyiz. Dolayısıyla, insanoğlunun var olma amacı mutlu olmak üzerine kurulamaz. Üreten, gelişen ve değişen hayatın olmazsa olmazı zaman zaman acı çekmektir. Bireyleri var eden, ıstıraplarla nasıl mücadele ettiğidir. Kişilerin kendilerini ortaya koyabilmelerinin temelinde yatan, sorunlarla başa çıkabilme kabiliyetidir.
Var olabilmek, ciddiyet ister... Her anı güle oynaya geçirmek hayatın tıkırında olmasından ziyade, günlerin büyük bir boşluğun içerisinde heba olduğunun göstergesidir. Ezelden beridir süregelen dünya düzenine baktığımızda gelişen tüm medeniyetlerin arkasında azmin, disiplinin ve zorlukların olduğunu görürüz. Örneğin, zamanında Finlandiya'da bataklıktaki insanlar o zamanki durumlarını kafaya takmayıp sadece mutlu olmaya odaklansalardı elbette bugünkü Finlandiya olamayacaklardı. Fakat, onlar daha iyi bir gelecek inşa etme kaygısıyla hareket ederek azimleri, hırsları ve kendilerine güvenleri sayesinde bugün dünyadaki en iyi eğitim sistemine sahip oldular.
***
Hayatta, gerçekten değer üretmek için bedel ödememiz gerekiyor. Sıkıntılarımızı atlatabilecek gücü kendimizde buldukça belki de en sahici tatminkârlığa dolayısıyla da mutluluğa ulaşıyoruz. Dertleri yok saymak ya da sorunları görmezden gelmek demek, kendimizi çocukça kandırmaktan başka bir anlam taşımıyor. Basit mutluluk oyunu oynayarak mücadeleden kaçmak, sadece yerimizde saymamıza yol açıyor.
Bu yüzden herkesin birbirine;
“Birazcık da umursa be birader!”
“Hayatı az da olsa ciddiye al be güzelim!”
“Kafana lütfen ama lütfen tak be kardeşim!” demesi gerekiyor.
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.