Seçilmek için Şeyh eli öpen rektörler de yetmedi mi?
Eğitim yönetiminde, özellikle yüksek öğretim kurumlarının ve üniversitenin, eğitim dışı türlü güçlerin (siyasal, dinsel vb.) baskılardan uzak ve bağımsız kalması, eğitim ve öğretim konusunda kendilerine özerklik tanınması anlamına gelir.
Ancak yıllardır üniversitelerin siyasal ve dinsel güçlerin baskısıyla karşı karşıya olduğuna tanık olduk.
Öyle ki, bir kez daha rektör seçilmek için cemaat liderlerinin elini eteğini öpen rektörlerin varlığına tanık olduk.
Siyasi erk bunlardan tatmin olmamış gibi yeni yasa hazırlığında. Yakın zamanda basında yer alan haberlerde, yaklaşan çok sayıdaki rektörlük seçimleri öncesinde, rektör seçimi sisteminde yeni bir düzenlemeye gidileceği ifade edildi.
Cumhuriyet gazetesinin haberine göre, seçimle gelen rektörleri yönlendirmeme korkusunu yaşayan YÖK; Erdoğanın kararname ile atayıp görevden alabileceği müdürler gibi bir yasa değişikliğini planlıyor.
Zaten, hâlihazırdaki rektörlük seçim sisteminin antidemokratik öğeler taşıdığı biliniyor. Zira, sadece Prof, Doç, Yrd. Doçler seçtikleri adaylar arasında çeşitli manipülasyonlarla rektör atanıyor.
Siyasi erk bu anlayışı bile iyi niyetli bulmuyor!
Oysa, yükseköğretim kurumları nasıl bir yönetim; nasıl bir eğitim-araştırma; ve bilgi üretim sürecini gerçekleştireceğine tüm bileşenleriyle (Prof, Doç Dr,Yrd Doç.Dr, Öğrt.Grv. Okutman, Uzman, öğrenci, veli vb.) karar vermelidir.
Sorumluluklarını yerine getirmeyen/ görevini kötüye kullanan yöneticiler hesap vermelidir.
Yine, çeşitli kurullar yöneticilerini denetleme hakkına sahip olmalıdır.
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.