Levent Uğurlu
Levent Uğurlu - Levent Uğurlu

Bir Mustafa Sarıgül siyaseti: “Politainment”

Bir Mustafa Sarıgül siyaseti: “Politainment”

Ete, tüpe, taksiye vuran Türkiye Gelişim Partisi Genel Başkanı Mustafa Sarıgül; Sözcü’den Ruhat Mengi’ye verdiği röportajında “Toplum artık farklı noktalarda. Eğlenceli filmlerin ciddi konuların mesajlarının verilmesi bana özgü bir halka ulaşma yöntemi oldu” demişti.

Peki, siyasal iletişimde bu bakış açısının temelleri nereye dayanmaktadır? İsterseniz biraz buna kafa yorulalım.

Magazinleşen Dünya

Magazin kavramı birçok kaynakta “infoteintment” yani “eğlendirici bilgi” olarak tanımlanmaktadır. Bu eğlendirici bilgi aslında siyasal, sosyal ve ekonomik konuların ilgi çekici hale büründürülüp eğlence formatına sokularak izlerkitleye sunulması esasını dayanmaktadır. Böylelikle medyanın ana kaygısı olan reyting yani izlenilirlik durumu, toplumun bütün kesimlerine hitap edecek düzeye getirilmekte, medyanın görünürlüğünü de artırmaktadır. Bu durum elbette medya organizasyonlarının izlenmesine ya da okunmasına yol açtığı gibi reklam, ilan gibi ekonomik getirilerin de artmasına zemin hazırlamaktadır.

Politainment nedir?

Politainment, Alman siyaset bilimci Dörner tarafından kavramsallaştırılmıştır. Siyaset, medya ve eğlence ilişkisini açıklayan politainment kavramı, tıpkı “infoteintment” kavramının etimolojik çıkış noktası gibi, politika (politics) ve eğlence (entertainment) kavramlarının birleşmesi ile oluşturulmuştur.

Siyasal İletişim Olarak Politainment Kavramı

Hitler tecrübesi, demokrasilerin yeniden inşası açısından dünya siyasetine yeni bir bakış açısı getirdi. Nazizm ve faşizmin kendine alan bularak insanlığı tehdit edecek noktaya ulaşması, milyonlarca insanın canıyla bedel ödemesi olarak sonuçlanmıştır. İkinci Dünya Savaşı sonunda Hitler’in yenilgiye uğratılmasıyla, demokratik sistemlerin inşasında bir dönüm noktası yaşandı diyebiliriz. Hitler gibi diktatörlerin siyasal toplulukları arkasından sürüklemesi, Köker’in ifadesiyle, kitleleri “şüpheli” topluluklar haline getirmiş, “kamuoyu” kavramı yeniden tanımlanmıştır. Bu tanımlama süreci bilimsel bir süreç olmakla birlikte, siyasal iletişimin bilimsel bir disiplin olarak anlam bulmasına denk gelmektedir. İşte siyasal iletişim de politika bilimi ve iletişim bilimi arasında bir köprü kurarak akademik bir alan haline gelmiştir (Köker, 2016).

Küreselleşmeyle birlikte rekabet olgusunun artması, imaj ve marka yönetimini de ciddi bir rekabetin içine sokmuştur. Dolayısıyla reklam, ticaret ve medya gösterileri şirketlerin promosyonunda birleşme eğilimi içerisine girmiş, küresel pazardaki ürün gösterisinin temelini oluşturmuştur (Kellner, 2013). 1950’lerden sonra bu siyasal yönelim, ekonomik faktörlerin etkisiyle “pazar” kavramının içinde kendisine yer bulmaya başladı. Dolayısıyla, politik iletişim yöntemleri, pazarlama yöntem ve stratejilerine temas etmiş oldu. Siyasal kampanyalarda kullanılan metotlar, pazarlamanın uzmanlık alanına girdi. Siyasetçiler, bir ürün sunumu gibi seçmene pazarlanmaya başlamış, reklam ve halkla ilişkiler disiplinlerinin de sürece dâhil edilmesiyle siyasetçilerin seçmenle olan iletişimleri farklı bir boyut kazandı. Tüm bu süreç küresel pazardaki ürün gösterisinin bir izdüşümü oldu. Ünlü insanlar da medya kültürlerinin sembolleriyle gösteri sahnesinin bir figürü haline geldi. Politikacı, bir futbolcu, şarkıcı gibi “star” haline gelerek “müşterilerine” iyi görünmeye ve doğru anlaşılmaya çalışmaktadır. Kellner’ın ifadesiyle eğlence kavramı ise her dönem gösterinin çok önemli bir parçasıdır. Gösterinin politaintment kavramıyla ilişkisi de bu noktada başlamaktadır. Ekonomi, politika, toplum ve gündelik hayatın etki alanına giren eğlence, yeni kültür normları üreterek gösterinin ciddi bir parçası haline gelmiş, medyayı da bu bağlamda etkilemiştir (Kellner, s.25-26, 2013).

Sosyal Medya ve Politainment

İnternetle beraber hayatımızda yer eden en önemli yeniliklerden biri de sosyal platformlardır. Twitter, facebook, instagram, youtube, tiktok gibi mecralar, iletişim olgusuna yeni bir soluk getirmiştir. Sosyal ağlar, siyasetçiler açısından olmazsa olmaz araçlar haline gelmiştir. Sosyal medyanın da geleneksel medya kadar önemli bir mecra haline geldiğini, hatta geleneksel medyanın önüne geçmeye başladığını iddia edebiliriz. Sosyal medyanın kitlesel öneminin artmasıyla siyasetçiler de söylem ve eylemlerini dijitalleştirmeye başlamıştır. Siyasi aktörlerin daha çok kitleye ulaşma çabası, onları dijital dünyayı daha aktif ve verimli kullanmaya yöneltmiştir.

İletişim teknolojilerinin gelişmesi sonucu oluşan yeni medya düzeni, aynı zamanda yeni bir medya dili de oluşturmuştur. Bu medya dili dijitaldir. Siyasal iletişim açısından da geleneksel kitle iletişim araçlarında yer bulamayan ya da ambargoya maruz kalan siyasal aktörlere alternatif sunmaktadır (Şeşen, 2020).

Sosyal medya kullanıcılarının siyasal iletilere verdikleri tepkiler siyasi iletişim için ölçülebilir bir göstergedir. Verilen tepkilere göre yeni siyasal iletişim stratejileri geliştirmek daha da kolaylaşır. Bu anlamda sosyal medyanın siyasal iletişim alanındaki yeri oldukça önemlidir. Bu nedenle sosyal medya ağları olan Facebook ve Twitter gibi paylaşım alanları gün geçtikçe siyasi aktör ve partilerin dikkatini çekmiştir. Bu sürecin ardından siyasi parti ve aktörler sosyal medya ağlarını da kendi amaçları açısından kullanmaya yönelmişlerdir. Siyasi partiler sosyal medyada kendilerine ait sayfalar açarak video, fotoğraf ve görüşlerini paylaşmakta ve seçmenleriyle bu ortamda konuşup, tartışmaktadır (Devran, 2011, s.12). Dolayısıyla 20.yüzyılda geleneksel medya anlamında yerleşen pratikler, etkisini sosyal medyada da devam ettirmiştir diyebiliriz. Bu pratiklerden biri de politainment kavramıdır. Türkçede “eğlenceli siyaset” olarak adlandırılan bu kavramın, geleneksel medyada olduğu gibi sosyal medyada da etkisini sürdürdüğünü söyleyebiliriz.

***

Kellner’ın ifade ettiği gibi, yeni medya gerçeği ile tanışan yaşadığımız dönem tahminen gösterinin ilk basamağında olduğumuzu göstermektedir. Bu basamak; eğlenceye, politikaya ve hayatın birçok alanına hükmetmektedir. Yeni medya, yeni gösteri formları ortaya çıkarmış, Tiktok gibi platformlar da bu formların yansıması olmuştur. Siyasal iletişim kavramı olan polientment açısından bakıldığında, gösterinin bu basamağı, en ciddi ülke sorunlarına ne kadar çözüm getirecektir bilinmez. Türkiye Değişim Partisi Lideri Mustafa Sarıgül ise bu basamağın farkına varmış ancak meselelere böyle bir yöntemle dikkat çekmenin etkili olup olmayacağı muallaktadır. Dolayısıyla eğlence ile sistematize edilmiş politik bir gösterinin, ister geleneksel medyada ister sosyal medyada olsun dikkat çekebilmektedir. Siyasal iletişimin sunumuna katı sağlayabilmekte, politikacıyı diğerlerinden farklı hale getirebilmektedir. Ancak bu fark toplumsal sorunlara ne derece ışık tutabilmekte ve toplumda karşılık bulabilmekte tartışmalı bir konudur. Eleştirel perspektifin Dörner’dan ayrılan yanı budur.

***

Bir sonraki yazıda görüşmek ümidiyle…

 

KAYNAKÇA

Elif Şeşen, Dijital Demokrasi ve Mizah: Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde Adayların Twitter Paylaşımlarında Mizah Kullanımı, ed. Duygu Ünalan, Şeyhmuz Doğan (Ankara: Eğitim Yayınevi, 2020), 11-40

Kellner, D., & Paşalı, Z. (2010). Medya gösterisi. Açılım Kitap.

Devran, Y. (2011). Seçim kampanyalarında geleneksel medya, internet ve sosyal medyanın kullanımı (Vol. 14). Hiperlink eğit. ilet. yay. san. tic. ve ltd. sti..

Toplam 3190 defa okunmuştur.

Levent Uğurlu diğer yazıları:

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.