Levent Uğurlu
Levent Uğurlu - Levent Uğurlu

Kemal Özkiraz: Alt tarafı anketçiyim, sokakta “helal olsun” diye bağırıyorlar

Antalya eylül ayında çok güzel. Ama eski dostlarla bir başka güzelmiş… Baş göz edip Ankara’dan Antalya’ya gönderdiğimiz Avrasya Araştırma Başkanı Kemal Özkiraz’ı evinde ziyaret ettim. Eşi Özen Özkiraz ve çocuğu İlke Nujin’i de tabii... Malum Özkiraz ailesi tehdit edilince Türkiye ayağa kalktı… Ben de Özkiraz ailesine hem geçmiş olsun dedim hem de Kemal Özkiraz’a olay üzerine birkaç soru sordum. Yer yer kızdık yer yer güldük. İnsani, doğal bir söyleşi oldu kendisiyle… Umarım beğenirsiniz.

Tehdit olayını başından sonuna kadar bir anlatır mısın? Olaylar nasıl gelişti ve bu noktaya geldi?

- En başından anlatacaksam MHP’nin muhalefetten iktidar tarafına geçmesiyle gelişti. Bu gelişmeyle MHP’nin içinde entelektüel, demokrat birikimi olan insanlar zaten MHP’den ayrıldı. Geriye kaba kuvvetle, 80 öncesindeki gibi ‘ben şöyle astım, böyle kestim’ gibi raconlar keserek siyaset yapan tipler kaldı. Olayı en başından anlatacaksam en başı bu...

Peki, MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter ile problem nerede başladı?

- Kendisiyle bir problemim olmadı. Hayatımın hiçbir döneminde yollarımız da kesişmedi. Bundan bir yıl önceydi… Halk TV’de Şirin Payzın’ın programında bana bir soru yöneltildi. ‘Devlet Bahçeli’den sonraki dönemde genel başkanlık için bir isim duydunuz mu’ şeklinde. Ben de dedim ki ‘İzzet Ulvi Yönter isimli bir akademisyenin hazırlanıldığından bahsediliyor ama emin değilim.’  Kendisi o programdan beri beni taciz etmeye başladı.

Kendisi açısından iyi bir durum değil mi bu? Neden düşmanlık beslemeye başladı ki?

- Siyasette böyledir. Birisinin adı bir üst mertebeye hele hele genel başkanlığa geçmeye başladığı zaman parti içindeki klikler onun önünü kesmek için her türlü pisliği yaparlar. 

Bana düşman kazandırdın diye mi başladı ilk tepkisi?

- Kesinlikle. Benim ismimi söyledi, bana bir dolu düşman kazandırdı mantığı var biraz. Bunu da çevresindeki insanlardan öğrendim zaten ben… Yoksa onunla hiçbir husumetim yoktu benim. Kendisini tanımam etmem. Daha sonra orman yangınları sırasında Şahan Gökbakar’a sardı. Şahan, bu arkadaşa İzzet amca diye hitap etti. Ben de tweet atarken gayriihtiyari İzzet amca diye yazmışım. Onu da sonradan fark ettim. Ancak twitte hakaret yok, hiçbir şey yok… O arada bana Twitter’dan özel mesajlar atmaya başlamış. Ben senin nereden amcan oluyorum yazmış. Sen adam mısın, sana gününü göstereceğim, sana en yakın zamanda bir sürpriz yapacağım gibi bazı mesajlar göndermiş. Senin bu MHP düşmanlığın nedir falan yazmış. Tabii ben bu mesajların hiçbirini görmedim. Bana günde 1500 tane DM gelir. Nereden göreyim… Hepsini açıp okumam mümkün değil. Buna zamanım yok. Ben Yeniçağ gazetesine yüzde yedi seçim barajıyla ilgili değerlendirme yapmıştım. Yüzde yediyi MHP’nin isteyebileceğini, çünkü daraltılmış ya da dar bölge getiriliyorsa AKP’nin muhtemelen ittifakları kaldıracağını, MHP’yi de kendi listesinden yer verebileceğini, MHP’nin AKP’nin yamuk yapma ihtimalini en aza indirmek için yüzde yedi gibi bir sigorta istemiş olabileceğini söyledim. Yorumum sadece bu kadar… Normal bir analiz… Hiçbir hakaret, küçümseme var mı? Yok. Nevzat Ünlütürk isimli MYK üyesi ertesi sabah bu röportajımı almış bana dünya kadar hakaret etmiş. Şimdi benim bir tarzım var. Bunu daha önce YouTube kanalımda da söyledim, Twitter’da da söyledim. Özellikle bir siyasetçi size hakaret ediyorsa onu sadece hukuka vermek yetmez. Siyasetçiler tamamen güçlü insan algısı üzerine oynarlar. Çünkü zayıf insan siyasette yoktur. Bir siyasetçi kendisine küfür edebilecek, aynı tarzda cevap verebilecek birine bulaşmamalıdır. Ona bulaşırsa karizmasını çizdirir. Onun için bir siyasetçi size bir küfür ediyorsa siz üç küfür edin diyorum. Ve ben bunu yapıyorum zaten... Hayatım boyunca da hep yaptım kim olursa olsun. Bir siyasetçi bana hakaret ediyorsa ben ona üç katını söylerim ki bir daha bana hakaret edemesin. Bunu çok kez test ettim. Hep tuttu… Çünkü sen siyasetçi olarak kendine bir kez küfür ettirirsen o büyü bozulur hep küfür ederler. Bu yüzden ben Nevzat Ünlütürk’ün bana hakaret ettiği tweetini alıntıladım. Dedim ki siz beni tanımadan bana hakaret etmişsiniz. Bu çok belli. Çünkü beni tanısaydınız size şu, şu, şu sözleri söyleyeceğimi bilirdiniz diye küfür dolu bir tweet yazdım. Onun bana ettiği küfürlerin aynısını yazdım oraya… Sonra İzzet Ulvi Yönter saydırmaya başladı bana. DM atayım diye bir girdim bunun eski tehdit ve hakaretlerini gördüm. Telefon numaramı istemiş. Ben de o esnada İstanbul’da bir otelin lobisindeydim. Telefonumu verdim. Çünkü belli ki adam dolmuş altı aydır küfrediyor. Ben yeni fark ediyorum ama altı aydır tehdit ve küfür var. Telefonumu verdim ama o kadar hızlı arayacağını tahmin etmedim. Mesaj atar atmaz telefonum çaldı. Aradı, çok ağır küfürler etti. Ben de kendisine gerekeni söyledim telefonu kapattım. Sonra benim telefonum Nevzat Ünlütürk’te olmaması lazım çünkü onla irtibatım yok. Belli ki yan yanalar. Nevzat Ünlütürk aradı beni. Dünya kadar küfür etti. Ona da gerekeni söyledim ama tehdit de var tabii… ‘Senin kanını akıtacağız, boğazını keseceğiz şeklinde! Ben de hadi bakalım dedim, ne yapabileceksiniz deveden büyük fil var. Benim yerim belli, yurdum belli… Ortada yaşayan bir adamım. Sonra bir dakika sonra ben de tweet attım. İzzet Ulvi Yönter tarafından tehdit edildim. Bir buçuk yaşındaki kızıma kadar küfür ediliyor diye… Bu sefer tekrar arayıp senin o bir buçuk yaşındaki kızına şöyle, şöyle, şöyle yapacağım dedi. Şimdi küfür başka tecavüz tehdidi başka… İkisi de kabul edilemez ama birisinde fiili bir olaydan bahsediliyor. 

levent.jpg

MHP’den kurumsal bir girişim oldu mu? Çünkü gerçekten çok iğrenç bir konu bu…

- MHP’den hiçbir dönüş olmadı bana. MHP’li olanlardan arayanlar oldu. Ama MHP’den kurumsal olarak bir dönüş gelmedi. Bekliyorum… İstanbul’dan dönerken bilinmeyen bir numara arayıp direkt evimin adresini söyleyerek ‘senin aileni keseceğiz’ diye tehdit etti. Bir de yaptıklarını yok sayıp sen nasıl İzzet ve Ulvi başkana küfredersin diyorlar! Düşün evimin adresi söylenerek tehdit edildim. Bunun üzerine ben de koruma taleplerimi ilettim. Kendimle ilgili açıkçası bir endişem yok. Ama her baba gibi ailemi korumak zorundayım. Bana ne yapabilirler ki en fazla döverler, öldürürler ama korumak zorunda olduğumuz ailelerimiz var. Onun için koruma talebinde bulunduk. İzzet’e pedofiliden suç duyurusunda bulunduk. Uzaklaştırma kararı aldırmak için harekete geçtik. Hakaret ve tehditten suç duyurusunda bulunduk. Çok açık bunlar. Çünkü bana mesaj olarak atmışlar. Tabii şimdi beyefendi bu işten siyasi olarak zarar gördüğünün farkında olacak ki sağda solda ben demedim, etmedim diyormuş. Bu şekilde arayanlara ben de diyorum ki ‘erkeksen ver lan telefonunu’ dediği adamın halini hatırını sormak için mi aramış? Ama dediğim gibi MHP’den herhangi bir dönüş gelmedi. 

Muhalefet partilerinin aradığını biliyorum. 

- Evet. CHP çok ilgilendi. Hukuki olarak da destek olmak istediklerini söylediler ama öyle bir ihtiyacımız yoktu. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla Sayın Engin Özkoç harekete geçti. Süleyman Soylu’ya  acil koruma talebimizi ilettiler. 

Sonuç çıktı mı?

- Ne gezer. İki hafta geçti. Evimizin adresi verilerek bile tehdit edildik. Adresimiz onların elinde bekliyoruz. 

kemal2-001.png

Kızının ismi İlke Nujin. Anlamı ne?

- İlke’yi zaten biliyorsun. Nujin de yeni hayat anlamına geliyor.

Kürtçe isim bu.

- Malum eşim Kürt. 

Bir Türkçe bir Kürtçe isim koymuşsunuz. Güzel olmuş.

- Evet. Güzel bir isim oldu bence. 

Antalya’da günler nasıl geçiyor?

- Antalya’da gün geçirmek kolay açıkçası. İnsan çok kısılmıyor. Antalya’ya erken emekli olup geldim. Siyaseti öyle bir noktaya getirdiler ki ben araştırmacıyım çok önemli bir adam değilim bence. Bir anda araştırma işini de kriminalleştirdiler. Çünkü hükümetin istemediği herhangi bir şeyi söylemek artık suç. Araştırmacılar sık sık hükümetin eksiklerini gösterdikleri için sorunlu bir alan oldu. Neyi bekliyorlar bilmiyorum. Rahatlayacaklarsa biz AKP’yi yüzde 60, MHP’yi yüzde 39 da yazarız ama böyle bitmez seçim. MHP rahatlayacaksa ben bunu yazarım ama böyle sonuçlanmaz seçim. Bizi çok olayların içine çektiler durup dururken… Erken emekli olup çocuk büyütelim derken bir anda bizi kriminal tipler yapıp siyasetin tam merkezine bıraktılar. Bir tarafından bu durum benim planlarımı bozdu. Bir taraftan da ülke böyleyken erken emeklilik gerçekten saçma bir kararmış. 

Abi ama Antalya’da epey popülersin, sabahtan beri herkes selam veriyor. 

- Bazen arkamdan helal olsun diye bağırıyorlar. Böyle bir şey olabilir mi? Alt tarafı bir anketçiyim ben. Normalde bir anketçiyi sokakta gördüler mi helal olsun dememeleri lazım. Normal şartlarda araştırmacılar bu kadar siyasetin içinde olmamaları gerekiyor. Ama Türkiye’yi bu hale getirdiler. Herhalde Türkiye’nin neresine gidersen gideyim bu emeklilik hayatını kolay kolay yaşayamayacağım.

Antalya güzel bir şehir. Acaba buraya mı yerleşsem? 

- Gel gel iyi olur. Şu an Antalya’da şehrin içinde oturuyoruz şurada 100 metre ötesi orman. Herhangi bir caddenin 100 metre ötesi orman olabiliyor. Güzel olduğu kadar çelişkili bir kent. Ekim ya da kasım aylarında Muratpaşa Belediyesi plajlarımızla ilgili çalışmamız var derken Alanya Belediyesi karla mücadele tweetleri atabiliyor. 

Eşin seviyor mu Antalya’yı? 

- Zaten buraya yerleşmek biraz da onun tercihi. Sevmez olur mu? İlk başta çok şikayetçiydim ben buraya yerleşmekten… Ankara aşığı bir adamım. Ama o burada yaşamak, çocuğu burada büyütmek istedi istedi. Biz de buraya geldik. Zaten en memnun olanı eşimdi. O da Antalya aşığıdır. Beni de alıştırdı. Burada çok mutluyum. 

Ankara’ya dönme planın var mı?

- O planı yapacak olan Kemal bu Kemal değil öbür Kemal… (Kılıçdaroğlu’nu kastediyor ve röportaj kahkahalarla sona eriyor.)

 

Toplam 4761 defa okunmuştur.

Levent Uğurlu diğer yazıları:

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.