Akşener’in Başbakan olmak istemesinin perde arkası

Ankara restoranları medya ve siyasetçi buluşmalarına alışıktır. En sağlam kulis bilgileri saatlerce oturulup konuşulan bu masalardan çıkar. Uzun zamandır bir siyasetçiyle oturup bu türden bir sohbet gerçekleştirmemiştim. Bu benim bilinçli bir tercihimdi. Çünkü Türkiye’de samimiyetine inandığım siyasetçi sayısı gün geçtikçe azalmaktadır. Türkiye’de yozlaşan siyasetten bıkan halkın da benim gibi düşündüğüne şüphem yok. İşi politika muhabirliği olan gazeteci arkadaşları ayrı tutmak gerekir tabii. Onlar istisna. Haber kaynakları büyük oranda siyasetçiler olduğu için bu tür kulis sohbetleri politika haberlerini besleyen çok önemli unsurlardır. Bizimkisine bakmayın, bizde serbest atış var… Bir gün siyaset, bir gün rahmetli Ertuğrul Bilda gibi gelmeyen çöp kamyonu, bir gün kör talihi yenemeyen Fenerbahçe’yi yazdığımız için kamuoyunu bilgilendirmek gibi sorumluluk yok. Sorumluluğu olanların önünde saygıyla eğiliyorum. Çünkü gazetecilik onlar sayesinde ayakta duruyor.
***
Her neyse… Niyeti halis, dürüst olanları tenzih ederim tabii ki… İYİ Parti’de hatırı sayılır bir yeri olan, abla dediği Meral Akşener’in yanından ayırmadığı kadim bir dostla oturduk. Yazmayı düşünmüyordum aslında. Kendisiyle iletişimimiz siyasetin ötesinde bir ilişkiye dayandığı için sohbet edip hasret giderecektik sadece. Sonra da olaysız şekilde dağılacaktık.. Ancak şeytan dürttü. “Yazayım mı bunu” dedim “ismimi açıklamadan yazabilirsin” dedi.
***
Konu siyasete gelince “Meral Hanım’ın Başbakan olmak istiyorum” çıkışını sordum. Öyle ya bir lider neden Cumhurbaşkanı adayı olmak istemez ki? Meral Hanım’ın kendisine anlattığına göre aslında istemiyor değilmiş… Meselenin çıkış noktası parti içinde geçmiş dönemde yaşanan bazı problemlerle ilgiliymiş… Cumhurbaşkanı adayı olmak istediğini bir şekilde yansıtırsa parti içindeki bazı isimlerin bize mahkum olacak diye düşüneceğini ve bunu bazı amaçlar için kullanabileceğini söylemiş. Ülkenin geçtiği kritik süreçte bu tür Ali Cengiz oyunlarının enerjisini çaldığını, motivasyonunu fena halde düşürdüğünü belirtmiş… Bunlarla uğraşmak istemediğini ifade etmiş Meral Hanım… Peki, olası bir Ekrem İmamoğlu ya da Mansur Yavaş adaylığı hakkında ne düşünüyor diye sordum. Meral Hanım İmamoğlu’nun aday olması durumunda Büyükşehir’in bir buçuk yıl kadar Cumhur İttifakı’na geçmesini daha tehlikeli görüyor. Zira İstanbul sermayesinin bu belirsizlikten ürkmesi siyasette pek çok dengeyi altüst edeceğine inanıyor. Dolayısıyla İstanbul kadar dengeleri sarsacak bir boyutta olmayacağı için Ankara’nın kısa bir süre feda edilebileceğine inanıyor. Bu noktada Mansur Bey’in adaylığına daha sıcak bakıyor…
***
Siyasette bir kamuoyuna sunulan yüz bir de perde arkasında olan yüz olduğuna şüphe yok. Bu tür sohbetler ise naçizane birtakım bilinmezlikleri de gün yüzüne çıkarıyor şüphesiz. Bakalım süreç ne getirecek… 24 saatte bile pek çok şeyin değişebileceği siyasette kesin yargılarda bulunmak için erken. Ancak benim aldığım bilgiler bu yönde. Bir sonraki yazıda görüşmek ümidiyle…